Siyaset Nereye

Konuşmayı ve tartışmayı çok sevdiğim ama yazarak bu konuda fikir beyan etmekten hiç hoşlanmadığım bir konu şu siyaset ama şöyle bir denemeliyim ve kendimi alıştırmalıyım diyorum. Ancak nereden nasıl başlamalıyım, içinden nasıl çıkarım diye düşünüyorum zira iç politikayı mı yazmalıyım, devletin dış politikasını mı yoksa genellememi yapmalıyım veya hangisinden başlayıp neresinden tutmalıyım.
Şöyle bir genelleme yapacak olursak karşımıza ilk çıkan bitip tükenmeyen ve son aylarda gelen şehit haberleri ile terörün tırmandığını, CHP milletvekili olayıyla da terör belasının nerelere kadar ulaştığını ve azdıkça azdığını görüyoruz bu durumda tek sorulan soru terör nereye kadar oluyor. Ancak hükümetin önlemleri ve güvenlik güçlerimizin canı pahasına uğraşısına rağmen bu sorunun cevabı şimdilik yok görünüyor.
Terör almış başını gidiyor, yıllardır olduğu gibi aylardır da üst üste gelen şehit haberlerini halkımız büyük bir üzüntü, gözyaşları hatta büyük bir sabırla izliyor, takip ediyor ve terör yol keserek bir milletvekilini kaçırma cesaretini gösterecek boyuta ulaşıyor bu durumda kimi kınıyorlarsa anlamıyorum partiler kınama mesajları yayınlıyorlar.
Bir parti terörün son zamanlarda bir ilçede adeta savaşını, verilen şehitlerimizi ve Tunceli kırsalında kaçırılan milletvekili ile ulaştığı noktayı ve gelişmeleri konuşmak için meclisin toplanmasını istiyor. Ama bu konuda her partiden ayrı bir ses çıkıyor ancak siyasi partiler bu olayla meclis iradesinin hedef alındığı noktasında tek ses olabiliyor ki gerçekten böyle kritik bir günde partilerin bir konu üzerinde bile anlaşabilmeleri doğrusu halkımızı mutlu ediyor.
Ülkemiz ne zaman düzlüğe çıkıyorum dese veya öyle görünse önüne mutlaka engel değil engeller çıkarılıyor, şu hale bakın terörün neyi amaçladığı ne yapmak istediği kime neden hizmet ettiğini anlayabilmek gerçekten zor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi komşu Suriye tabiri caizse başımızın derdi oldu, şimdi terörden sonra ülkemizin gündem konusu Suriye yatıyor, kalkıyoruz ülkenin konusu Suriye ve sınırımıza yığılan, polisimizi vuran, bayrağı indiren sığınmacılar, yahu bize ne Suriye den diyemiyoruz çünkü bu ülkenin bir yerinde takılı kaldık.
Ülkemizin diğer sözde dost ve müttefik ülkesine önce Amerika ya bakıyorsun, yüzümüze gülerken işine gelmezse müttefik olmaktan çıkıyor, esasında ülkeler arasında dostlukların hepsi menfaate dayanıyor. Menfaatine dokunulan ülkeler ise hemen adeta düşman oluyor yani bir gerçek var ki, kendine göre hattini bilmeden ülkemize kafa tutan Irak başta olmak üzere İran_ın son tutumuna bakacak olursak bu ülkelerin ayaklarına basılmış gibi hırçınlık sergiliyorlar.            
İç ve dış siyasette ve dünya genelinde bir huzursuzluk var, ülkeler arası diyaloglar verimli olamıyor, her ülke adeta ayakta kalabilme mücadelesi veriyor, Ortadoğu ülkeleri kaynıyor sadece Suriye değil Ortadoğu ülkelerinin çoğunluğunda uzunca süredir adeta bir iç savaş yaşanıyor tabi ki olaylar kendi içinde kalmıyor yaşananlardan dünya siyasetinin bütünü etkileniyor.
Yaşananlardan her ülke olduğu gibi bizde son derece etkileniyoruz, ülkemizde gerçekten siyaset huzursuz, siyasetin huzursuzluğu elbette ekonomiyi ve sosyal hayatımızı etkiliyor hükümetin beyaz açıklamalarına rağmen bazen siyah açıklamalar bakıyorsunuz yokluğun yoksulluğun arttığını söylüyor. Ülkemizin komşu ülkelerle olan ilişkilerindeki gelişmeler iş adamlarını da rahatsız ediyor ve iş adamları -büyük devlet olmanın gereği yapılsın ama siyasetin faturası ticarete çıkmasın- diyorlar.
Gelişmeler büyük boyutlarda aktif, kararlı siyaset üretilmesini gerektiriyor, dört tarafımız kaynıyor, hükümetimiz yanlışlar var dense de elinden gelenin fazlasını kararlı bir şekilde yapmaya çalışıyor. Çok ciddi gelişmelere ciddi politikalar üretilirken bazen bakıyorsunuz sağlık bakanlığının suçlu olan su mu, yoksa damacanamı belli olmayan politikası gündem oluşturuyor şaşırıyorsunuz sağlıklı ve hoşça kalın.  


Yazarın Diğer Yazıları