Zor Dostum Zor

Eskilerde bir şarkı sözüydü zor dostum zor ama çağımızda yaşamımızın her zerresinde var ve bir tür yaşam biçimi oldu, doğrusu zor şartlar altında yaşamaya çalışıyoruz, bu zorluğu hükümet icraatlarına filan bağlamanın anlamı da yok, nereden bakarsak bakalım hayatımızı bilerek ve isteyerek kendimiz zorlaştırıyoruz. Aslında neler olduğunun da farkında değiliz bazen derin uykuda bazense sözde uyanığız.  
Zengin kim, fakir kim, orta hallisi var mı hiç ama hiç belli değil, bu karmaşık duygular içinde hayat şartları ile yaşam tarzımız arasında bir çelişki olduğunu bu nedenle de kafamızın sağlık içinde çalıştığını düşünemiyorum.                           
Nasıl oluyor, ne oluyor çok da anlamadım ama ülkemizde adeta üç sınıf var zenginler fakirler ve bir zamanlar rahmetli Özal_ın tabiriyle orta direk dediği orta halliler ve bu durum nedense değişmiyor. Görünen o ki zenginler her geçen gün daha zengin, fakirler zaten fakir dün neyse bu günde aynı ancak orta halli dediğimiz halkımızın durumu ikisine de benzemiyor, yazık ki iki durum arasında bocalıyor.
Orta sınıfın bu bocalaması yaşamını da olumsuz etkiliyor, kazancı sabit olamıyor tarzını neye göre düzenleyeceğini, neye göre yaşayacağını hiçbir zaman sabitleyemiyor, günlük gelirinde derince değişiklik yaşıyor, sabit geliri olmayan orta hallileri ülkenin adeta fakiri gibi yaşıyor çünkü dün alabildiğini bugün alamıyor. İşte bütün sıkıntıda burada başlıyor, orta vatandaşın maddi manevi sıkıntısı büyük oluyor.
Devletin, dolayısıyla hükümetin ekonomisi kâğıt üzerinde sorunsuz görünse de, açıklamalara göre kişi başına düşen milli gelir yeterli olsa da gerçek yaşamda genel ekonomi dağılımındaki yeterlilik genişçe bir kesimin günlük yaşamında görülmüyor. Hükümetler ülke ekonomisi iyi düze çıktık, ülkemiz 9. 8 büyüdük, milli gelir arttı, kişi başı milli gelir bin yüz dolardan bin iki yüzün üzerine çıktı diyorsa ve buna rağmen hala da belli bir kesimin ekonomiden ciddi bir şikâyeti varsa işte burada durmak lazım. Bilinmeli ki milli gelirden düşen pay cebimizde asla görünmez genel hizmetlerle bize ulaşır.                 
Hükümetin tüm açıklamalarına rağmen büyük ve belli bir kesimin hala şikâyeti varsa ve fakir hala fakir, zengin daha da zenginliyor (orta hallinin hali perişan) sözü hala geçerliyse burada hükümetlerin ekonomisinin bozuk olduğu şikâyetine sığınmaktansa bir yerlerde hata aramak gerekiyor, mesela hatayı, yanlışlığı kendimizde arasak ortaya ne çıkar.                             
Belli bir hastalığımız vardır, aslında imkânlar müsait olmamasına rağmen lüks yaşamak veya lüks yaşar gibi yapmak, şu çok net bilinmeli ki iyi yaşamaya, çağın her türlü nimetlerinden herkesin faydalanmasına asla karşı değilim yani bir şeylerin düşmanı değilim ancak ayağımız yorgandan dışarıda kalıyor çünkü ayağımızı yorganımıza göre uzatmıyoruz. Tabi ki belli ve büyükçe bir kesimden bahsediyorum, diğer geri kalan iki kesimin birinde zaten yorganda yok diğerinde ise yorgan o kadar geniş ki içinde kayboluyorlar.
Her şeye rağmen çelişkiler içinde yaşıyoruz, inanmak mümkün değil ama maalesef gerçek bu bana hiç kimse kızıp darılmasın, bir işiniz düşse ihtiyaç içinde gördüklerini kahvelerden okey oyunlarının başından kaldıramıyorsun. İşim kötü, emekli maaşım yetmiyor durumum kritik diyenlerin elinden 7 TL değerindeki sigara düşmüyor, ekonomik durumu kıyasıya eleştirenler işler durma noktasında diyenlerin her sene model için araba değiştirdiklerini görüyoruz, elbet değiştireceksin en doğal hakkın ama ağlamayacaksın.       
Daha uzatırsak pek çok çelişkiyi yazabilirim, çelişkili ama zorluk içinde yaşayan bir kesimin bunları reddetmesi mümkün değil. Yukarıda yazdıklarım dışında evlerimizde 3 televizyon, 2 Buzdolabı, aile başı yediden yetmişe ellerimizde cep telefonlarıyla yaşamanın büyük zevkini de zorluğunu da yaşıyoruz elbette çağın ve teknolojinin her türlü imkânlarından faydalanmak en doğal hakkımız. Ama bazı şeylere erken ve zamansız ulaşmanın, eşit yaşamaya çalışmanın sıkıntısını çekiyoruz sağlıklı ve hoşça kalın.  


Yazarın Diğer Yazıları