Enerji Güvenliği ve “Türkiye Yüzyılı”

2022 yılının ilk çeyreğinde başlayan ve halen yüksek güvenlik riskleri ile uluslararası politikanın gündemini meşgul etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşının diğer pek çok meydan okumasının yanında en çok enerji krizlerini ortaya çıkardığı ifade edilebilir. Pandemi dönemlerini müteakip gelişen tedarik sorunlarına bir de Rusya'nın enerji arzında savaşın etkisiyle ortaya çıkan arz kısıtlaması veya kesilmesi gibi sorunlar da eklenince, enerji güvenliği, küresel politikanın en önemli gündem maddesi haline gelmiştir denebilir.

Ukrayna savaşı öncesinde devletler kritik bir yaklaşım olarak enerji politikalarını bugün olduğundan daha az önemde görürken, savaşla birlikte devletlerin ve hükümetlerin masalarında en önemli siyaset belirleme alanlarının başında enerji güvenliğinin geldiği belirtilebilir. Bugün pek çok devletin söz konusu meydan okumaya verdikleri yanıt katı enerji siyasetleri olarak cereyan ederken, Avrupa Birliği de bu süreçten en çok etkilenen taraf olduğu için, enerji güvenliği paradigmalarını ciddi manada sorgulamaya başlamıştır.

AB, bir yandan Rusya'da enerji arzına yeni alternatifler ararken, alternatif tedarikçi ülkelerle masaya oturması, AB'nin küresel siyasi vizyonu, jeopolitik ve jeostratejik perspektifini gözden geçirmesine yol açmıştır denebilir. Her halükârda AB'nin Ukrayna savaşına hazırlıklı olduğunu söylemek oldukça zor. Kış yaklaşırken (Kasım, 2022) kamuoyuna enerji güvenliği konusunda net mesajlar verememesi ise AB hükümetlerinin meşruluğunun sorgulanmasına yol açacak gibi görünüyor. Kaldı ki pek çok ülkede yaşanmış/yaşanmakta olan hükümetler karşıtı gösteriler ve aşırı sağcı siyasetlerin neşvünema bulması duruma örnek olarak erilebilir.

Türkiye ise Ukrayna savaşında takındığı tavır ve etkin arabulucu-müzakereci yeteneği ile bir taraftan enerji politikalarını konsolide ederken, halkına enerji tedariğinde her hangi bir sorunun olmadığı mesajlarını vermesi de hükümetin 2023 seçimleri yaklaşırken elini güçlendiren çok önemli bir unsur olmuştur. Rusya-AB arasında köprülerin atıldığı bir zamanda tarafların aralarındaki diplomatik temasların sağlanmasında arabulucu misyonu izleyen Türkiye, sürecin her aşamasında çok önemli başarılara imza atmış görünüyor. Tahıl Koridoru Anlaşması, Türkiye'nin doğalgazda bir üs konumuna yükseltilmesi projesi, konunun en önemli örnekleri arasında. Bu durum, bir anlamda gerçekten yaklaşan dönemin "Türkiye Yüzyılı” olduğunu da kanıtlar nitelikte bulunuyor.

Geçtiğimiz haftalarda kamuoyuyla paylaşılan Türkiye Yüzyılı projesi, eğitimden sağlığa, diplomasiden kültüre kadar çok önemli alanlarda Türkiye'nin gelecek vizyonunu ve stratejik planını ortaya koyması yönünden çok değerli. Türkiye'nin Akdeniz ve Karadeniz'deki enerji sondaj çalışmalarından sevindirici haberlerin gelmesini bir de Ukrayna savaşı gelişmeleriyle enerji köprüsü olma misyonu eklenince, gelecekte Türkiye'nin uluslararası politikada sahip olacağı önem daha da artış kaydediyor. Silah sanayiinden tutun da eğitimden sağlığa çığır açan projelerin hayata geçirilmesi, dünya yüzyılının ‘Türkiye nehri'nden akacağı izlenimi doğuruyor. Bu durumda kazanın Türkiye ve Türk milletinin olacağı kesin görünüyor.


Yazarın Diğer Yazıları