HADİS/SÜNNET OLMADAN KURAN ANLAŞILABİLİR Mİ? -4-

6.Sünnetin çeşitleri ve sünnet vahiy ilişkisi;

Bunlar ise: Kavli (sözlü), fiilî (uygulamalı) ve takriri sünnetlerdir.

Kavli Sünnet: Hz. Peygamber'in herhangi bir konu hakkındaki "sözlü" beyanıdır. Sünnetin bu çeşidine de aynı zamanda "hadisi şerifler” diye de adlandırılmıştır. Mesela Cuma ve bayram hutbeleri de kavli sünnettir.

Fiili Sünnet: Hz. Peygamber Efendimiz sav. in tüm dini uygulamalar ile ilgili olarak, sahabenin nakletmiş olduğu haberlerdir. Meselâ; beş vakit namazı kılması, haccı eda etmesi, O'nun ev içindeki hayatından yemek yemesine içmesine, giyinmesine, bineğe binmesine, gülmesine, ağlamasına kadar Efendimiz (sav.)'den sadır olan hareketlere fiilî sünnet denir.

Takriri Sünnet: Peygamberimizin huzurunda başkaları tarafından söylenen sözleri, işlenen işleri veya kendisine ulaşan haberleri sükût ile karşılayıp, yasaklamayarak hoş karşıladığı hallerdir.

Mesela; Rufâa bin Rafi' ez-Zürkâ'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir gün Resülüllah (s.a.s) ile beraber namaz kılıyorduk. Resülüllah kafasını rekâttan (rükûdan) kaldırdığı zaman "Semiallahu limen hamideh” dedi. Bir adam da "Rabbena ve leke'l hamdu hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi cezîlen” dedi. Resülüllah namazı bitirince: "Az önce mırıldanan kimdi?” dedi. Adam da: Benim ya Resülüllah! Dedi. Bunun üzerine Resülüllah (s.a.s.) şöyle dedi: "Muhakkak (otuzdan fazla) melek gördüm (senin söylediğin o sözün sevabını) yazmak için yarışıyorlardı.” Müstedrek, I, 348.

Yine bu konuda Eza n' ın meşru kılınması hakkındaki uygulama da takriri sünnete örnek olarak verilebilir. Sünnet, Kur'an'da var olan hükümlere paralel hükümler getirebilir. Kur'an'da olan hükümleri açıklar. Kur'an'da olmayan hükümler koyabilir. Faraza sünnetin vahiy olmadığını kabul etsek ve kuranda da o konu ile alakalı bir ayet yoksa kendisinin ümmi bir peygamber olmasına rağmen hiçbir bilgisi olmadığı konuları neye göre açıklayacak?

7. VAHİY ÇEŞİTLİ ŞEKİLLERDE PEYGAMBER SAV. E GELMİŞTİR.

Bunlardan birisi de Cebrail (as)'ın insan şeklinde gelmesidir.

A-Cebrail as, Hz. Peygamber'in de aralarında bulunduğu bir sahabe' topluluğuna insan suretinde gelmiş, iman, İslâm nedir, ihsan ve kıyamet alâmetleri gibi bazı soruları Allah Resulüne sorarak cevaplarını almıştır. İşte Cebrail (a.s.)'in bizzat soru sorarak ve cevaplarını tasdik ederek telkin ettiği bu hadise "Cibril hadisi" adı verilmiştir. Müslim, İman: 1.

8. KUR'AN-SÜNNET İLİŞKİSİ;

Hz. Peygamber (sas)'ın bizzat Kur'an'ı açıklamakla görevlendirilmiş olması, O'nun tefsirine ayrı bir önem katmış ve daha da anlamlı hale getirmiştir. Onun için Burada birkaç ayet sunalım;

"Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” Enbiya, 21/107.

"Ey peygamber seni bir şahit, bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” Fetih, 48/8.

Bu ayetlerde, Peygamber (sas)'in gönderiliş gayesi ve vazifeleri zikredilirken;

Bu Kur'an öyle bir kitaptır ki, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa ve Allah'ın yoluna çıkarman için onu sana indirdik. İbrahim, 14,1. ayeti ile de bu vazifelerini kendisine indirilen kitap ile yapacağı belirtilmişti.

"Ey Peygamber sana indirilenleri tebliğ et.” Maide, 5/67. Ayeti ile Peygamber (sas) kendisine nazil olan ayetleri tebliğ ile görevlendirilirken, "İnsanlara kendilerine indirileni açıklaman için sana bu zikri indirdik.” Nahl, 16/44.

"Biz, her peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galiptir, hükmünde hikmet sahibidir.” İbrahim, 14/4.

"(Ey Resulüm!) Biz, sana bu kitabı (Kur'an'ı) sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklaman için ve iman edecek topluma bir hidayet, bir rahmet olsun diye indirdik.” Nahl, 14/64. âyetleri ile de tebliğ edeceği ayetleri açıklaması istenmişti. O bir taraftan nazil olan vahiyleri kendi hayatında uygularken diğer taraftan da: "Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız siz de öyle kılınız” Buharî, Ezan: 18. "Hac menâsikinizi benden alınız.” Nesâî, Menâsik: 220; Hanbel, Ahmed, Müsned, III/318,366. şeklinde buyurarak, âyetleri hem sözlü hem de fiilî olarak açıklıyordu.

" O ümmilere, içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderdi.” Cuma, 62/2, "Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara ayetlerini okusun kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları kötülüklerden arındırsın.” Bakara, 2/129. ayetlerinde ifade edildiği gibi Allah (cc) Peygamber (sas)'e hem "kitabı vermiş hem de onun yanında bir de "Hikmet'i vermişti. Buradaki hikmetin; verilen kitabın açıklaması ve tefsiri diyebileceğimiz "Sünnet” olduğunu söyleyebiliriz. Peygamber (sas) de: "ben bir muallim olarak gönderildim” buyurarak bu durumu ifade etmiştir

Kur'an-ı Kerimde ne zaman Allah'a itaat zikredildiyse, tek bir ayette bile ihmal edilmeksizin, Peygamber'e itaati dikkati çekmektedir. Bütün Kitap boyunca Allah'a itaatin zikredilip de beraberinde Resule itaate atıfta bulunmayan hiç bir ayet yoktur.3

3 Bkz. Al-i İmran 3/32; Al-i İmran 3/132; Nisa 4/13; Nisa 4/59; Nisa 4/64; Nisa 4/69; Mâide 5/92; Enfal 8/1; Enfal 8/20; Enfal 8/46; Tevbe 9/71; Nur 24/52; Nur 24/54; Fetih 48/17; Hucurat 49/14; Muhammed 47/33; Mücadele 58/13; Teğabün 64/12.

Mesela peygamberiz sav. 120000 kişiye hitap ettiği Veda hutbesinde tüm Müslümanlara Allah Resul'ünün verdiği en güzel evrensel mesajı niteliğindedir. Bu mesajda geçen bir cümle bütün konuyu da özetler niteliktedir; "Size iki şey bırakıyorum, Kur'an ve benim sünnetim. Bu ikisine sımsıkı sarılırsanız asla yoldan sapmazsınız.”

Görüldüğü gibi Kur'an ve Sünnet, daimi olarak birbirini destekleyen iki kaynak olmuştur. Allah Resulü bir şey hakkında her ne buyurmuşsa o şeyin aslı Kur'an'da vardır. Zerkeşî, el-Burhan fi Ulümi'l-Kur'an, II, s. 129.

  1. mana bakımından Kuran'a çıkar. Dolayısıyla sünnet: Kitab'ın ya mücmelini tafsil ya müşkül olanının açıklanması ya da muhtasar olanının izahıdır İmam Şâfiî, Kur'an'la sünnetin birbiriyle olan alakasını Rasûlüllah'a itaatin farz olduğuna bağlamış, bundan dolayı Peygamberin sünnetiyle açıkladığı hükümleri de Kur'an'ın beyanı olarak ifade etmektedir. Şafii, Risale, s. 53-54. Böyle olunca sünnetin açıklık getirmiş olduğu şey Muradi ilahinin bizzat kendisidir. Şâtıbî, el-Muvafakat, IV, s. 314.
  2. beri izah ettiğimiz şeyler aslında Kur'an'ın da ifade ettiği şu hususu teyit etmektedir: "İnsanlara indirileni açıklayasın diye sana Kitab'ı indirdik” Nahl, 16/44. Zira Allah'ın kitabından öğle namazının dört rekât olduğunu ve kıraat esnasında açıktan okunmaması gerektiğini öğrenemeyiz. Buradan anlaşılıyor ki Allah'ın Kitabı bunları müphem bırakmış ve sünnet de böyle durumları açıklamıştır. Şâtıbî, el-Muvâfakât, IV, s. 343.

Kur'an'ın maksadına uygun bir şekilde anlaşılması, sünnetin beyanıyla mümkün olmaktadır. Zira sünnet de beraberinde farklı hükümleri barındırmaktadır. Onun için sünnetin ortadan kalkması demek ondan boşalacak yerin sünnetin tam zıddı olan bidatle doldurulması demektir.

Ayet; Hayır! Hayır! Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarında baş gösteren anlaşmazlıklarda Resulüm seni hakem yapmadıkça, sonra da verdiğin hükümlere, içlerinde hiçbir sıkıntı ve itiraz duymadan tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça gerçek mümin olamazlar. (Nisa 4/65)

Yüce Allah bu ayette peygamberimize itaatte sımsıkı sarılmamızı emretmektedir.
Kim Resul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik! Nisa 4/80) bu ayette de resulüne itaatin Allah'a itaat olacağını bildirmektedir.

Ayrıca Bkz. 2/129; 2/151; 16/72; 41/6; 25/20; 12/109. Nahl, 16/89.ayetleriyle; Peygamberimizin, farzları ve mücmelleri açıklaması yanında; gerektiği yerde de onun içtihadıyla açıklaması kastedilmiştir.


Yazarın Diğer Yazıları