DOLAR
41,39
EURO
48,63
STERLİN
56,33
GRAM
4.946,91
ÇEYREK
8.121,92
YARIM ALTIN
16.236,53
CUMHURİYET ALTINI
32.315,57

Piyasalarda öngörülebilir fiyat kavramını allak bullak ettiler


Tüketicileri en tedirgin eden sorunlardan birisi piyasa mekanizmasının tahmin edilebilirliğini bozan kestirilebilir fiyat kavramının yok olmasıdır. Ne yazık ki virüs salgını, depremler ve tabi afetlerin neden olduğu yüksek enflasyon maruziyeti sadece piyasalardaki fiyat istikrarını yok etmekle kalmadı öngörülebilirlik kavramının tüm parametrelerini de allak bullak etti. Maalesef bu sorunlar nedeniyle; otomobil servislerinden gayrimenkul kiralamalarına, otellerden restoranlara, gıda ürünlerinden temizlik ürünlerine, kafelerden eğlence merkezlerine; alıcıyla satıcının karşı karşıya geldiği her alanda herkesin kafasına göre takıldığı fahiş fiyatlama davranışları tüm fütursuzluğuyla devam ediyor. Fiyatlardaki mevcut istikrarsızlık ortamını besleyen asıl sorun ise alıcılar tarafındaki gelir dengesin yıllara sâri olarak kapatılması mümkün görünmeyen bir şekilde bozulmuş olmasıdır.

Bu duruma bir örnek verecek olursak; aynı hizmeti alan, aylık geliri 16 bin lira olan birisinin yüksek fiyatlar karşısında gösterdiği tepkiyle aylık geliri 100 bin lira olan birinin gösterdiği tepki aynı değildir. Bu durumu kullanıp mevcut kriz ortamını avantaja çevirmek isteyen satıcılarda; en yüksek fiyatı ödeyebilme kapasitesine sahip olan tüketicilerle, en düşük fiyatı ödeme gücüne sahip olan tüketiciler arasında hangi fiyatı tutturabilirlerse onu dillendirmektedir. Biz iktisatçıların giydirilmiş enflasyon olarak da tanımladığı, satıcılar tarafından dayatılan bu durum özellikle dar gelirli kesimleri adeta canından bezdirmektedir. Sanırım bu meseleyi birkaç örnek üzerinden açıklamak daha yerinde olacaktır. Örnek-1 Araç markası aynı değiştirilecek parçalar aynı, parçanın markaları aynı olduğu halde aracın resmi servisindeki bakım ücretiyle dışarıdaki özel servisteki bakım ücreti arasında yaklaşık olarak 6 kat fark var. Maalesef özel servisler arasındaki farkların da aşağı kalır tarafı yok. Örnek-2:Gramajı aynı markası aynı olan bir diş macununun; yaygın 3 marketteki en düşük fiyatla en yüksek fiyat arasında ise yaklaşık olarak1,5 kat fark var. Görüldüğü üzere bu örnekler tüm sektörlerde çoğaltılabilir.

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere; ticari ahlak düşüklüğünün enflasyondan daha hızlı yükselmesinin sebebi piyasalardaki fiyat kavramımın satıcılar tarafından öldürülmesidir. Bu durumda elbette ki devlet üzerine düşenleri yapmak zorunda ama bu mesele tek başına devlete havale edilemeyecek kadar da önemlidir. Tüketiciler olarak aldığımız her ürünün her hizmetin fiyatlarını sorgulayarak fahiş fiyatlara tepki gösterip; satıcılara müşterilerin kral olduğunu yeniden hatırlatmak zorundayız. Özetleyecek olursak özellikle pandemi süreciyle başlayan deprem ve tabi afetlerle devam eden süreçlerde; ticari ahlakta oluşan yıkımlar, tabi afetler nedeniyle oluşan fiziki ve maddi yıkımlardan daha büyük oldu. Artık her şeyi devletten bekleme hazırcılığını terk edip fahiş fiyatlara bireysel tepkilerimizi göstermekten geri durmayalım. Devlet elinden geleni yapmaya çalışıyor sıra tüketicilerde…

Yazarın Diğer Yazıları