İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Lütuf ve İmtihan Vesilesi İrade
Cevat Hoca Yine Yaptı Yapacağını
İlk Kelimemiz Son Sözümüzdür Türkçe
Kripto varlık yasası dijital tosuncukların hareket alanını daraltı
TRUMP-ŞARA GÖRÜŞMESİ VE DELİ SORULAR.
Mülakat sistemi değişiyor mu?
İLÂH, RAB, İBADET VE DİN KAVRAMLARI
Mücadelesizlik ve Umursamazlık Varsa
Konyaspor’da Değişen Yok
DÜNYAYI YÖNETEN KÜRESEL ÇETELER
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
SANDWİCH -EKMEK ARASI
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Sık sık aklıma gelir. Zaman zaman dostlarla muhabbetimizde söylerim. Şiirlerimde de konu edindiğim olur. Evet deli sorular geliyor aklıma. Bu sorular bendenizi gerçekten rahatsız ediyor. Bazen cevap bulamıyorum. Cevapsız olduklarından değil, söylenmesi sakıncalı olduğundan, "Sakın ha, bir daha böyle şeyler duymak istemiyoruz…” kabilinden saçma tepkilere maruz olacağım, hakarete ve suçlamayla başbaşa kalacağım için. Hatta o kadar ki seni dinsizlikle, Türk olmamakla, vatan hainliği ile bile yaftalayanlar olur.
Sahi neden sorulardan kaçarız ki? İnsanlar hür düşünceye sahip değil mi? Düşüncelere, hayallere pranga vurulabilir mi? Bunlar neyin etkisi biliyor musunuz? "El ne der? Ben düşüncemi söylersem nasıl bir tepki koyarlar?...çarpıklığı.
Toplumda; "El ne der?” tanrısına inanmışlık var! Bu da bir çeşit şirk değil mi? Her gün beş vakit kırk sefer; "Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz” diye Fatiha suresinde okuyoruz. İyi, okuyoruz da o, namaz bitince bitiyor. Namaz dışında eski tas eski hamam, alışkanlıklar devam ediyor.
Akla takılan deli sorulardan bir tanesi tarih ile ilgili. Tarihimizi ne kadar biliyoruz? Acaba doğru mu biliyoruz? Tarihte sapmalar, çarpıtmalar var mı? Bazı tarihi şahsiyetleri kim veya kimler küçültüyor veya kimler köpürtüp büyültüyor? Okullarda okuduğumuz tarih ile gerçek tarih arasında tezatlar görüyor ve duyuyorum. Mesela okullarda; "Kutü'l Amare Zaferi” okutulmadı, tarihler bunu yazmadı, neden? Bizim öğrencilik yıllarımızda Emin Oktay'ın yazdığı tarihi okuduk. Halbuki o şöyle diyor:
"Ben tarihçi değilim, bana zorla yazdırıldı”.
Bazıları, tarihi Cumhuriyetle başlatır. Osmanlı'yı, Selçukluyu nazarı itibara almaz. Aslında Cumhuriyet Osmanlının devamı değil mi? Cumhuriyete sahip çıktığımız kadar Osmanlıya ve Selçukluya da sahip çıkmamız icap etmez mi?
Hiç unutmam şu sözleri; "Cumhuriyeti ikame etmek için Osmanlıyı kötülemek zorundaydık” Osmanlıyı kötülemek, atanı inkâr anlamı taşımaz mı? Geçmişi inkâr etmek Cumhuriyete ne kazandırır? Ve ne kazandırdı? Osmanlıyı inkâr etmezsek, Cumhuriyet ayakta kalamaz mı?
O zaman akla başka bir deli soru geliyor: Öyleyse Cumhuriyeti, Osmanlıyı yıkanlar kurdu! Biliyorum ki, "olur mu öyle şey?” diyeceksiniz. O halde nedir bu Osmanlı, Selçuklu düşmanlığı? Neden atalarımın yaptığı eserlere, yazdığı kitaplara, kurduğu silah fabrikaları ve uçak fabrikalarına kindarlık? Nuri Killigil ve Nuri Demirağ bir örnek. Neden ülkeye hizmeti şiar edinenler öldürüldü? Niçin ülkemin ayağındaki prangaları çıkarmak için durmadan çaba sarf edenler ölüm listesine kondu veya konuyor?
Ne hakla "Terörsüz Türkiye” mücadelesinde hala ortalığı karıştırmak, hala terör seviciliği yapmak neyin nesi? Niçin, "Müslümanım” diyenlere, Müslümanca davranış sergileyenlere ötekileştirme muamelesi yapılıyor? Evet İş başındaki Hükümetimiz yapmıyor ama toplum için bazıları; Kur'an sözünden, İslam lafından, adeta kırmızı görmüş boğalar gibi kaçıyor!
Madem, "Müslümanız” diyoruz neden sözlerimiz, davranışlarımız, hal ve hareketlerimiz Müslümanca değil? Çarşıda, pazarda, sanayide, ticarette, okulda, işyerinde, aile ortamında Kur'an'ın, peygamberin dediklerini yerine getirmiyoruz?
Daha buna benzer sayısız deli soru geliyor aklıma. İnşallah başka bir yazımda bunları da ele alırız. Son olarak
"ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN EVRENSEL MESAJLARI” isimli kitabımdan Şems'in on öğüdü ile yazımı noktalamak istiyorum:
Ölülerinizi, aynı sonun sizin de başınıza geleceğini bile bile, ibret almadan gömüyorsunuz.
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM
SAMİMİYET
ŞİİR AŞKINA
RUBAİ ÇALIŞMALARIM
MEVLANA’NIN TEFEKKÜR ANLAYIŞI VE BİZLER!
HAYATA KAZIM ÖZTÜRK’ÜN RUBAİLERİ MERCEĞİNDEN BAKMAK
SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
HECE ŞİİRLERİ VE RUBAİLERİM
DİLÂRÂ OLABİLMEK