 
                                    Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
 
                                    Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
 
                                    BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
 
                                    Değişen Gerçeklik Algoritması
 
                                    SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
 
                                    Münafıklık kötü müdür?
 
                                    KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
 
                                    Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
 
                                    İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
 
                                    KALİTE
 
                                    Dinin Geleceği
 
                                    TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
 
                                    Bambaşka bir Konya geliyor
 
                                    Bırakmanın İnceliği
 
                                    Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
 
                                    Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
 
                                    Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
 
                                    Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
 
                                    TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
 
                                    Efsanelerin Yemişi
 
                                    Rakamlarla Otomobil Piyasası
Eğitimde müfredat değişikliğine gidildi ve Yeni Maarif Modeli (YMM) uygulamaya kondu.
Her ne kadar "yerli” zannedilen Sabancıların bile "bir sene daha geciktiremez misiniz?” çabasına rağmen… Bir sene sonra ne olacaktı ki?
YMM, milletimizin beklentilerini tam karşılamasa da hatta milletimizin "bazılarının” hiçbir beklentisini karşılamasa da hatta milletimizden "öteki bazıları” da müfredatın tam karşısında dursa da yeni müfredat yola revan oldu.
"Bazılarının” kısmına açıklık getirmek istiyorum.
Kılını zerre kadar kıpırdatmadan her şeyi devletten bekleyen bu zatı muhteremler, yüzlerce yıldır sürülen tarlanın yirmi yılda yerli ve milli olabileceğini zannedenlerden oluşuyor.
Okullarda Osmanlı usulü eğitime geçilsin gibi aceleci beklentileri var.
Bunlar, kötü gidişattan da şikâyet ediyor ve aynı zamanda kötü gidişatın bir parçası olmaktan da geri durmuyorlar.
Evde çocuklarına sözleri geçmezken devletin sihirli bir dokunuşla dindar nesil yetiştirmesini bekliyorlar. Ve dindar nesil projesini duyunca kırmızı görmüş boğa gibi kuduranlarla seçimlerde iş birliği yaparak…
Uzaktan bakınca da beklentileri makul görünüyor.
Milletimizin "öteki” karşıda duran kısmı da evlere şenlik…
Onlar; "Yesinler, içsinler, gezsinler devlet de her şeyi yapsın modundalar.
Onların her istediği olsun; heykeller yapılsın, onuncu yıl marşları söylensin, rahibe kıyafeti kara önlükler giyilsin, andımız okutulsun, belediyeler şehirlilerin rızkını hortumlasın, sokağa çıkılsın, eylemler yapılsın; İngilizler onlara destek versin ama İngilizleri de ülkeden kovmuş da olalım zamanında, Yunanlılar gibi yaşansın ama Yunanlıları da denize dökmüş olalım zamanında falan filan.”
Bu kadar "kısa” girizgahtan sonra asıl konumuza dönelim…
Müfredat değişikliği oldu demiştik bu değişiklikle her şey yerli yerine oturmuş değil.
Peki, ne yapılması gerekiyor bu durumda?
Her şeyden önce veliler çocuklarını yarış atı gibi görmekten vazgeçip çocuklarına akademik başarının yanında değerler eğitimi de vermeli.
Değerli olmayan nesil ne kadar başarılı olursa olsun kimseye faydası olmaz.
"Yüzde birlik dilime diren robot mu istiyoruz yoksa normal bir fakülte kazanan bilinçli, ferasetli, değerli bir evlat mı istiyoruz?” buna karar vermemiz gerekiyor.
"Yüzde birlik dilime giren değerli evlat istiyoruz.” dediğinizi duyar gibiyim.
Bunu başarabiliyorsanız ne mutlu!
Öğretmenler, sınıfta velilerin istekleri doğrultusunda kaynak kitaplarla, deneme sınavlarıyla ilgilenirken çocuklara yüklenmesi gereken asıl misyonu ıskalayabiliyorlar.
Değerli, terbiyeli, gelmişini, geçmişini bilen, geleceğe umutla bakan, sosyal medya algılarına kapılmayan, sosyal medyadan mümkün mertebe uzaklaştırılan nesiller yetiştirmesini bekliyoruz öğretmenlerimizden.
Okullarımız da o yönde öğrencilerimize programlar düzenlesin, çocukları daha çok sosyal aktivitelere yönlendirsin istiyoruz.
Yoksa Allah muhafaza, kafası zehir gibi bilgilerle dolu zehirli bir gelecek bizi bekliyor.
Kafasıyla beraber kalbi de çalışan nesiller daha önemli değil mi?
Münafıklık kötü müdür?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
İletişim stratejisi
Ülkenin bağımsızlığını idrak edemeyenler
Hem şeftali hem motor üretmek (Teknofest günlüğü)
Haklıymış gibi tartışmaya çekenler
Görgüsüzlüğün göstergeleri
Laik hutbe verelim
Bağırarak suç bastırmak