7 Haziran’da Nasıl Bir Tablo Çıkacak?

Türkiye, yılların tortusunu üzerinden atıyor! Şöyle bir hatırlayın dünü; her on yılda bir asker darbe yapar, demokrasi rafa kaldırılırdı! Her şey alt üst olur, insanlar endişeli bir bekleyişe girerlerdi; “acaba yarın ne olacak?” diye! Seçimlerde en fazla oyu alan partiler değil, vesayetin istediği partiler hükümet olurdu! Eğer vesayetin istediği partiler içinde bazı bakanlar, rutinin dışına çıkarsa kulağı çekilir, hizaya getirilirdi!
Bir zamanlar bir sağlık bakanı vardı. Hastanelerdeki olumsuzlukları tebdili kıyafetle denetler ve yanlış yapanların canına okurdu! Bir gün, iki gün….derken bir yerlerden kulağına gelen sesle(!) bakanlıktan alındı!
Vesayet sisteminde; “kalkınan Türkiye(!), büyüyen Türkiye(!)…” sözleri, eğer; İsrail’i, batı’yı memnun edecekse, batı’nın menfaatine ise ne ala! Değilse mümkün değil onay verilmezdi! Pekiyi Batının arzusu istikametindeki kalkınan Türkiye nasıl olacaktı? IMF’ye bağımlı, faizleri tavan yapmış, enflasyon almış başını gitmiş, halk fakirlikle, faiz kıskacıyla perişan olmuş, üretmeyen, devamlı dışarıya bağımlı, kendi göbeğini kesemeyen, el pençe divan duran, köle zihniyetli bir devlet(!) yani muz cumhuriyeti!
Hep buna alışmışlardı, hep böyle olsun istediler yıllarca! Devleti, üç- beş ensesi kalın, göbeği şiş, bir eli yağda bir eli balda…. olanlar yönetiyor, diğerleri piyondu!
Halkın değer yargılarıyla alay ediliyor, inançlı insanlar; okullarından, çalıştıkları yerlerden atılıyor, eğer eşinin başı kapalıysa; “ya eşinin başını açacaksın, ya istifa edeceksin, ya da eşini boşayacaksın…” şeklinde akıllara ziyan teklifler öneriliyordu! Hiç birisine yanaşmayanlar; atılıyor, filiz akçeye muhtaç hale getiriliyordu! Hatta hapislerde çürümesine sebep olunuyordu! O dönemde bir milletvekili hatırlarım, söyledikleri, vesayetin hoşuna gitmediği için hapse atılmış ve hapiste aklını yitirmişti!
Başı örtülüler; hizmetçi olarak lanse ediliyordu! Sinemalarda, tiyatrolarda, toplantılarda dini değerler alay ediliyor, kutsallarımıza hakaretler yağdırılıyordu! Kur’an öğrenmek, camiye hocaya gitmek…adeta büyük suçtu!
Öyle bir akıl tutulması vardı ki; üniversitelerde okuyan başı kapalı kızlarımız, ikna odalarına sokuluyor, -orada ne yapıyorlar, nasıl bir tehditte bulunuyorlarsa – kızlar gözyaşları içinde başını açmak zorunda kalıyorlardı!
Halkın seçtiği bir belediye başkanı, şiir okudu diye hapis cezası aldı! Okuduğu şiir de, okullarda ders kitaplarında bulunan ve yasal bir şiirdi. O zaman büyük gazetelerden birisi; “artık muhtar bile olamaz” manşeti atmıştı!
Vesayet sisteminin aklında; “bu ülkeyi dindar olanlar yönetmeyecek, dindarlara yaşama hakkı yok, Müslümanlar zengin olmamalı, onlar holding kurmamalı, vesayete kafa tutamamalı, ağa babalarımız ne derse doğru, ” Gibi çılgınca, insanlık dışı bir ütopya vardı!
Halk, bu tür antidemokratik, insanlık dışı uygulamalardan bıktı usandı. Zaman oldu, devran döndü! “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” denir ya, aynen öyle hesap döndü!
Ne zaman 2002 geldi, ne zaman AK PARTİ iktidar oldu, bütün oyunlar bozuldu! Halk rahat bir     
 nefes aldı! Yani halkın iktidarı iş başına geldi!  
Ülkenin her yerinde; şantiyeler kuruluyor, YHT, metro, yerli uçaklar, yerli tanklar, yerli İHA’lar, otoban yollar, sağlıkta reform, tarımda çiftçilere doğrudan gelir desteği, inanç özgürlüğü-ki anayasanın içinde yer alan hüküm- engellilere pozitif ayırım, demokratik açılım, barış süreci, yıllarca başımızı ağrıtan terör belasından kurtuluş…. Daha sayamayacağım kadar çok, reform hareketleriyle halka tam alnlamıyla hürriyet ortamı sağlandı!
İktidara geldiğinden beri; sivil anayasa yapılması için çaba sarf etmesine rağmen, vesayet kalıntısı partilerin engellemesiyle bir türlü yapılamayan yeni ve sivil anayasa 7 Haziran’dan sonra yapılacak.
Böylesine çalışkan, böylesine halkı ve ülkeyi düşünen bir partiyi halk, bırakır mı? Böyle bir özgürlük ortamı bırakılır da koalisyonlara mahkum edilir mi? Muhalefet partilerinin uçuk kaçık vaadlerine halk prim verir mi?


Yazarın Diğer Yazıları