Abdullah Gül’den, Erdoğan’a Övgü

Çok uğraştılar, çok çaba sarf ettiler! Zaten şeytan öyle yapmıyor mu? Gerçekten samimi, kararlı, azimli, sabırlı, kahraman, Allah’tan başka kimseden korkmayan…insanlara tebelleş oluyor! Tebelleş oluyor da, yaptığına da bin pişman oluyor! Peygamberlere böyle yapmadı mı? Dünya kurulduğundan beri inananlar üzerine baskı kurmuyorlar mı? Kurmadılar mı? “ya bizim dediğimizi yaparsınız, ya da sizi hapsederiz, sürgüne göndeririz veya öldürürüz! Bizim dediğimiz gibi inanacaksınız, bizim dediğimiz gibi giyinecek, bizim dediğimiz gibi yiyeceksiniz! Hatta biz içki içiyorsak, siz de içeceksiniz…” diye tehditler savurmadılar mı?
 Dostların arasını açmak için çeşitli mahfillerden akıl alıp, değişik Bizans oyunları oynamadılar mı? Hala da bu tür şer senaryolarına devam etmiyorlar mı? Yıllarca “Türkiye’yi biz yönetmeliyiz, dindar, inançlı kesime bu ülkeyi bırakmayız ve bırakmayın” diyerek kendi aralartında, “silah kimdeyse güç ondadır” anlayışıyla hareket etmediler mi? Kendileri halktan biri olduğu halde halka itibar etmediler! Halkın tercihlerini bir kalemde sildiler! Şeytanın ortaklarına göre; “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” dur! Bu zihniyetle ülkeyi talana çevirdiler! Tağut saltanatlarını, Nemrutça düzenlerini, Firavunca fikirlerini halka; zorbalıkla, darbeler yaparak, okudukları Kur’anlarına müdahale ederek, kıldıkları namazlarına yasaklar koyarak, hanımlarının başlarını açarak, sakallı olanların sakallarını keserek, ezanı Türkçeleştirip, ne olduğu belli olmayan bir garabet meydana getirmediler mi? Merhum Necmeddin Erbakan’ı Başbakanlıktan, ayak oyunlarıyla, yalan ve iftiralarla alaşağı etmediler mi? Çeşitli zamanlarda kurduğu partileri saçma sapan bahanelerle kapatmadılar mı? ülkeye çağ atlatan bir Başbakan ile iki bakanı idam etmediler mi? Neydi bunların suçu; “ülkede refahı yaymak, adil bir sistem kurmak, kula kul değil Allah’a kul olmayı sağlamak, Faiz denen zulüm mekanizmasına son vermek, hukuksuzluklara dur demek, halka kan kusturanların önüne geçmek, zalimin zalimliğine engel olmak, Hak düzen, hakça düzeni ikame etmek, böyle bir tavır içinde olan; Turgut Özal’ı öldürdüler! Adnan Kahveci’ye suikast tertip ettiler! Muhsin Yazıcıoğlu’nu helikopter kazasıyla yok ettiler!
Durmadılar; AK PARTİ  kurulduğundan beri, “nasıl kapatabiliriz? Nasıl bir oyun oynayalım ki, bir daha böyle partiler kurulmasın; fikriyle- eğer buna fikir denirse- hukukçu sıfatıyla ortaya çıkan bazı tipler, düzmece iddianemeler hazırlayıp, AK PARTİ’yi de, aynen MNP, MSP, RP, FP’ye yaptıklarını yapmak istiyorlardı! Meydan meydan dolaşıp, mitingler yapıp, ellerine de Türk bayrağını alarak; “Dağ başını duman almış, Türkiye laiktir laik kalacaktır, bu ülkeyi size teslim etmeyeceğiz, Cumhuriyete biz sahip çıkacağız!” Naraları atmadılar mı?
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmemesi için 367 saçmalığını ortaya atmadılar mı?.....ama tutmadı, tutmuyor ve tutmayacak! Artık o köprülerin altından çok sular aktı! Hani bir söz var ya; “it ürür, kervan yürür!” evet, kervan yürümekte, “durmak yok yola devam denmektedir. Halkımız bundan sonra yetkiyi, idareyi, devlet yönetimini; tamamen kendisi olan, kendisi gibi düşünen, kendisi gibi inanan, kendisi gibi yiyip, içen ve kendisi gibi kahırlar çekenlere vermekte ve devam ettirmektedir!
 Fitnecilere cevabı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kayseri OSB yönetimi tarafından verilen teşekkür yemeğinde bir kez daha vermiş ve şöyle demiştir;    
 “Büyük bir gururla ve şerefle Cumhurbaşkanlığı görevini çok değerli bir arkadaşıma devrettim. Tayyip Bey ile 40 yıllar arkadaşlığımızın, hizmetimizin çok güzel, çok az örneklerinden birini burada da gördünüz. İnanıyorum ki kendisi Türkiye Cumhuriyeti’nin şanını şerefini ve itibarını daha da ileriye taşıyacaktır. Nasıl bir gelişmiş demokratik hukuk devletinde devir teslim törenleri yapılırsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de aynı kategoriye koyduk ve aynı şekilde yaptık. İnanıyorum ki Türkiye çok daha ileri gidecek ve Türk halkı çok daha mutlu olacaktır. Önümüzde yapılacak çok iş var. Türkiye muhakkak ki çok ilerledi. Ama unutmayalım ki Türkiye hala orta gelirli bir ülke. Türkiye’nin gelişmiş, geliri yüksek ülkeler arasına girmesi gerekiyor. Eminim ki hükümetimiz, çok değerli bir Başbakanımız var. Ahmet Bey’in çok isabetli açıklamaları var. Bilinçli olursak Türkiye’yi yüksek gelirli ülkeler arasına koyabiliriz. Güvenilir bir ülke olması, gelişmiş ülkelerin birinci vasfı.


Yazarın Diğer Yazıları