Aklın Yolu Birdir

 “Cemaat- hükümet tartışması” çıktığı ilk gündenberi, ülke diken üstünde! Piyasalarda bir tedirginlik var! Bir günde ülkeden 100 milyar dolar buharlaştı! İlk önce adı, “dershane” olarak yansıtıldı! Veya öyle gösterildi! Ama aradan çok bir zaman geçmedi, baktık ki, mesele ne dershane meselesi, ne de cemaatla hükümet tartışması!
Elbette görünen bir “yolsuzluk operasyonu” vardı! Konu yargıya taşındı. Bakan çocukları hapse gönderildi, bakanlar da görevden alındı! Allah Allah bir de bakıyoruz ki; “daha bitmedi, yeni başladı. Bizim amacımız Başbakan! Onun kellesini almadıkça içimiz rahat etmeyecek!” demeye başladılar! Muhalefet kesiminden, bu hükümetin yaptığı icraatlardan rahatsız olan, memnun olmayanlar, terörün bitmesini arzu etmeyenler, kandan beslenenler, demokratik açılımı istemeyen; vesayet rejimiyle gemisini yüzdürmeye çalışan, darbelerden medet umanlar…fırsatı değerlendirmek için devreye girdiler!
Aslında ülkemizin meselesi olan; “dershaneler” başka bir boyut kazandı! Yabancı ülkeler, bu konuya müdahil oldu! Bir zaman Türk askerinin başına çuval geçiren komutan, hükümeti yıkabilmek için milyarlarca dolar finans ayırmış! Her kesime de haber salmış; “Erdoğan’ı bitirelim! Bu hususta elinizde ne kadar argüman varsa kullanın! Yeter ki; istikrarı sağlanan Türkiye sallansın!...” diye.         
Evet aklın yolu birdir. Herkes, her aklı eren, ülkesinin geleceğini düşünen, Türkiye’nin kalkınmasından haz alan, bu uğurda elini değil, gövdesini taşın altına sokan, “bu, tek başına bir dershane meselesi değil, oyun içinde oyun var” diye düşünen, “hükümet gidecekse sandıkta gitsin. Ben bu konuda ülkeme zarar gelmesini istemiyorum. Ülkemin zarar etmesi demek, benim, senin, onun ve hepimizin zarar etmesi, yarınlarımızın ipotek altına alınması demektir!” şeklinde kafa yoran insanların yanında yer almak zorundayız.
Kötü niyetli, öküzün altında buzağı aramaktan zevk alanlar var ülkede ve dünyada! Olacaktır da… böyle insanların olduğunu bile bile kendi kalemize gol atmanın izahı mümkün mü? Diyelim ki cemaat içinde ajan var! bu ajanı saf dışı etmek elimizde veya elinizde değil mi? yine farz edelim ki hükümet hata yaptı dershane konusunda- hata yok da öyle farz edelim- televizyonlara çıkıp beddua etmek midir aslı? Yoksa, “kol kırılır yen içinde kalır” diyerek, oturup mutabakata varmak mıdır? Aile içinde bir çocuk veya çocuklar yaramazlık yapsa, çok büyük hata ve suç işleseler, el aleme ilan edip, dünyayı ayağa mı kaldırırız? Yoksa; “gel bakayım oğlum/ kızım ne yapıyorsun? Aklının tabanı ne? Böyle yaparsan ailemize zarar verirsin…” demek mi doğru olan?
Yine, başlangıçta cemaat hata yaptıysa, cemaat liderinin, durumu sakinleştirmesi, yangına körükle gitmemesi, ateşe benzin dökmemesi gerekmez miydi? Gerekmez mi? veya cemaat içine kötü niyetliler çöreklendiyse, onların hakkından gelinemez miydi? Gelinemez mi?
“Bu, bir istiklal savaşı” diyen Başbakana katılmamak mümkün değil. Aynen bendeniz de diyorum ki; Türkiye’den başka Türkiye yok. Aklımızı başımıza alalım. Eğer muhalefet partileri; “tamam, hükümet yolsuzluktan suçüstü yakalandı! Şimdi sıra Bilal’de” demek yerine; “sevgili milletim, Türkiye üzerine oyun oynanmak isteniyor. Bu oyunu birlikte bozalım, ülkemizin elden gitmesine izin vermeyelim, el el omuz omuza, kardeşçe vatanımızı koruyalım…” deselerdi inanın milletin kalbinde daha çok sevgi oluştururlardı! Elbette kimse; “yolsuzluk olabilir, ne yapalım” demiyor, demez de! Zaten hükümet gerekeni yaptı. Diğeri yargının işidir. Önemli olan belden aşağı vurarak, antidemokratik usullerle, dış güçlerin pohpohlamasına gelerek yurdumuzu karanlığa gömmeye kimin hakkı var? Buna kim izin verir?
Yapılan son anketler; AK PARTİ’nin oylarından herhangi bir düşüş görünmemektedir! Bu, şu anlama gelir; “biz bu filmi daha önceleri çok seyrettik! Artık maymun gözünü açtı! Sandıkla gelen, sandıkla gider, yerel seçimlerde AK PARTİ’nin oy oranının daha da yükseleceği görünmektedir, görünen köy kılavuz istemez. Bizi bu hususta kimse bundan sonra kandıramaz!”


Yazarın Diğer Yazıları