Anketler Neler Söylüyor?

Sık sık anketler yapılıyor. Aslında anketler, bir çeşit ışıktır, yolu aydınlatır, yol gösterir, yanlışlardan uzak durmayı öğretir. Her ne kadar yapılan anketler, seçimlerdeki oylar kadar kesin ve net olmasa da, yine de bir şeyler anlatır. Çünkü anketler de seçim gibi, halkın görüşlerinin yansımasıdır. Anketler, bir başka açıdan istişare özelliğine sahiptir. Hani muhalefetin, “hükümet mutabakat sağlamıyor, kendi kafasından iş yapıyor” diyor ya, anketler, buna da cevap niteliğindedir.   
Ak parti yaptırdığı ankette; "AK Parti terör sorununu çözebilir mi?" sorusuna verilen yüzde 69.5 cevabı, parti yönetimini memnun etti; sürece devam edilmesi gerektiği vurgulandı.


          O ankette diğer partilerin tabanlarından da sürece destek verildiği görüldü. Ankete göre CHP'ye oy verenlerin yüzde 40'ı, MHP'ye oy verenlerin ise yüzde 25'i destekliyor.
AK PARTİ'ye, "İmralı süreci”ne ilişkin her ilde bir destek söz konusu. Çözüm umudu var. Bu iş çözülürse herkes kazanır. Süreç herkesin menfaatine. Başbakan; “İktidarımın gideceğini de bilsem sorunu çözmeye çalışacağım. Bu sorunla ilgili elimden geleni yapacağım" diyor!
CHP, yaptırdığı bir ankete göre, “Erdoğan'ın neden çok sevildiği” ortaya çıktı!


Seçmen grubu içinde önemli yeri olan ev kadın larının yüzde 47'si AK Parti'ye oy veriyor. CHP, kadınların AK Parti'ye niye oy verdiği, CHP'ye ise neden oy vermediğini araştırıyor. AK Parti'ye oy veren seçmenin "ideolojik tercih" nedeniyle hareket etmediği, "lideri (Recep Tayyip Erdoğan) kendisine yakın bulduğu için oy verdiği" saptaması yapan CHP, Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçmendeki "algısını" masaya yatırdı. CHP, Erdoğan'ın "niye aşırı benimsendiğini", Kılıçdaroğlu'nun ise "niye önyargılı biçimde ötekileştirildiğini" araştırıyor.


CHP, "focus" çalışma olarak nitelendirdiği "seçmenle sohbet toplantıları" ile kadın seçmene "liderde ne aradığını" soracak. CHP'nin önemli saptamalarından birisi de; "genç oylar”la ilgili oldu. CHP tarafından "özgürlükçü olması gereken kesim" olarak nitelendirilen "genç oyların", MHP tabanına kayması CHP'yi şaşırtan sonuçlardan birisi oldu. CHP, genç kesime ulaşacak iletişim stratejisi belirleyecek.
"Kararsız seçmen” sayısının yüzde 25'e ulaştığını belirleyen Genel Merkez, "bu kitle içindeki hangi grupta oyunu en çabuk ve nasıl artırabileceği" üzerinde fikir yürütüyor. Halkla İlişkiler Birimi'nin yanı sıra Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'nın da kararsız seçmenlerle ilgili alan çalışması devam ediyor.


Genel Merkez'in seçimlerde "özel strateji" belirleyeceği diğer hedef kitlesi de; “Kürt seçmenler” olacak. "Kürt seçmenlerin genel ve yerel beklentileri" başlıklar halinde belirleniyor. Yüzde 20'ler bandındaki CHP, yeni hedefini yüzde 35 bandına "oturma" şeklinde belirlendi. Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlık koltuğuna oturduğunda yüzde 40 oy hedefi belirlenmişti. Genel Merkez, bunun oy hedefini "indirmek" şeklinde algılanmaması gerektiğini vurgularken, yüzde 20'lerdeki "kemik oylar”ı "yüzde 35 bandına" çıkarma şeklinde algılanmasını istedi. CHP, yüzde 10'a denk gelen bu artışın "en çabuk ve nasıl gerçekleştirileceği" üzerinde çalışıyor. CHP, yerel seçimlerin 9 ay öncesinden, belirlenecek reklam ajansı ile çalışacak.


Baktığımız zaman, İmralı süreciyle ilgili olarak atılan somut adımlar sonuç vereceğe benziyor. Bunun için BDP; “İmralı'ya kimin gideceğine hükümet değil biz karar veririz” diyerek, olumlu havayı bozmaya çalışıyor! Esasında terör örgütü ele başısı ile ülkenin istihbarat teşkilatının görüşmesi daha doğru ve normaldir. Bu, teröre teslim olmak değil, terörü çözmek ve bitirmektir.


Diyelim ki MHP ve onun paralelindekilerin dediği gibi, “hiçbir şekilde terör örgütü ile görüşülmez, sertliğe sertlikle karşılık verilir” şeklinde düşünüldü! Bu iş nereye kadar gidecek? Bu akan kan nasıl duracak? Polisiye tedbirlerle, silahla durmuyor! Durmadığı da açıkça bellidir. İmralı ile görüşmek demek; terörist başının isteğine boyun eğmek de değildir. Eğer öyle olursa, terör durmuş olmaz ki!


Yazarın Diğer Yazıları