‘Arap Baharı’ Dediler

Arap Baharı 17 Aralık 2010 Tunus'ta bir gencin kendini yakmasının ardından tüm Tunus halkının giriştiği eylemle beraber Arap dünyasına gelen bunalım dönemidir. Yapılan protesto sonucu birçok Arap ülkesi, Tunus'tan etkilenip özgürlük için savaşmıştır. Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Ürdün, Yemen gibi ülkeler Arap baharından etkilenen ülkelerdir.

Bilindiği üzere Arap halkı çok büyük petrol rafinelerini elinde barındırdığı için zenginlik içinde yaşamaktır. Peki ya sizce bütün Arap milletleri zengin mi? Tabi ki hayır, bir kısmı yani büyük ticaret aileleri veya soylu aileler zenginlik içinde yaşarken diğer kesim açlıkla karşı karşıyadır. Çoğunun giyecek kıyafeti bile yokken zengin Araplar en lüks şekilde hayatlarına devam etmektedirler. Arap baharı olayının sebepleri arasında; siyasi yozlaşma, ifade kısıtlaması, gıda enflasyonu, usulsüzlükler, gelir dağılımındaki adaletsizlik, diktatörlük ve kötü hayat şartları mevcut.

Petrol, hazır bir nimet olduğu için, Araplar çalışmıyor, üretmiyor, ter dökmüyor. "İslam” gibi bir inancı da, miras yedi misali ayaklarında bulmuşlar. Kur'anın; "düşünmez misiniz?”, "akıl etmez misiniz?” ilkelerine itibar etmiyorlar. Yine kitabımızın; "Müslümanlar ancak kardeştir” anlayışını nazarı itibara almıyorlar.

"İslam ülkesi” söylemi sadece etikette kalıyor. O zaman; "niçin yapmadığınızı söylersiniz?” uyarısına mutahap oluyorlar. Bu gün Suudi Arabistan'daki "vahhabi” düşüncesi, İngilizler tarafından ortaya atılmış, İslam'da olmayan uygulamadır.

Kur'an düşüncesi, Kur'an tefekkürü bir kenara atılırsa, adı ne olursa olsun o milletin başından felaket eksik olmaz. Dünyaya baktığımız zaman, Müslüman olmayan ülkeler, Müslüman ülkelere nizamat getirmeye çalışıyorlar. Aslında bu, Hıristiyanlığı dünyaya hakim kılmaktan başka bir şey değildir. Bunun da altını kazıdığınız vakit ortaya; "Emperyalizm” çıkmaktadır.

İslam ülkelerinin halkı Müslüman, ama yönetimlerini emperyalist ülkeler, kendi kafalarına uygun idarecilerden seçmektedir. Sonunda da halkı ve diğer İslam ülkeleri sıkıntı çekmekte ve ateş bacayı sarmaktadır.

"Karanlığa sövme de, bir mum da sen yak” denilen güzel bir söz var. Evet, "Arap baharı” adı verilen ve bütün dünyayı, daha doğrusu Müslümanları, köle, satılmış, mankurt hale getirme çalışmalarına karşı biz Müslümanlar ne yapıyoruz? İslam'ın ihyası adına, ilayı kelimetullah için hangi çabamız var? Hala resulullahın sünnetini, hayat tarzını ve İslamî hassasiyetini kavrayamadık, kavramamak için elimizden gelen her türlü gayreti gösteriyoruz! Adımız Müslüman, nüfus cüzdanımızda; "Müslüman” yazmaktan başka bir özelliğimiz yok! İslam'ı sadece; Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekat vermek… olarak görüyoruz. Gerçi, bunları da tam yapmıyoruz! Mesela zekatlarımızı tam veriyor muyuz? Haccın özüne iniyor muyuz? Namazın; "namaz kötülükten alıkor” anlayışına sahip miyiz? İslam deyince; aklımıza hemen birden fazla evlilik geliyor. Şehvet, kadın, mide, apış arası ve nefsani duygular geliyor! Kadına cinsiyet olarak bakıyoruz, ünsiyet olarak değil!

Ah Müslümanlar!

İslam ülkeleri kaynıyor kazan gibi!
Tüm Müslümanlar dağınık hazan gibi!
Batıyor, çöküyor, kayboluyor, eriyor,
Batıl bataklıkta ölü sazan gibi!

Gel çağrıları para etmiyor!
"Birlik ol” sözleri yetmiyor,
"Müslüman”ım demekle bitmiyor,
Nüfus cüzdanında, "Müslüman'ım” yazan gibi!

Hani nerde; "kardeşlik” ruhu?
Ensar anlayışı, muhacir duygu?
Kuran; "ilgisiz olun” mu diyor?
Allah kuralını bozan gibi!

Beyinler satılık, ruhlar iflas!
Duygular kadük, fikirlerde yas!
Bu dünya böyle gitmez,
Şeytanın yolunu çizen gibi!

Tükürün!

Tükürün, zalime işmar eden yüzlere!
Tükürün; Müslümana yan bakan gözlere!
Tükürün; İslam'a tuzak kuranlara!
Tükürün; Allah'a karşı duranlara!
Tükürün; aymazlıkta olanlara!
Tükürün; şirretlikten zevk alanlara! ....

Yazarın Diğer Yazıları