Aynı Şehrin İnsanları

Devasa bir ülke! Hergün kalkınmakta olan, hergün ihracatı katlayan, dünyaya, “ben de buradayım, benim olduğum yerde hak hukuk yedirtmem, insan hakkı ihlal ettirtmem…” diyen, “Osmanlının mirası”na sonsuza kadar sahip çıkan, milli ve manevi değerlere önem veren, tarih kokan ülke!   Kapı karşı komşu, aynı sokakta oturan, aynı mahallenin, aynı semtin, aynı çarşının esnafı, aynı il’in, aynı ilçe’nin, aynı köy’ün, aynı mezranın insanları…   
Bulundukları yerde bir şey mi yapılacak, bir ihtiyaç mı var; el ele vererek imece usulüyle, birbirine darılmadan, birbirini üzmeden, kendi paraları ve kendi vergileriyle yaptırılan kamu malını zarara uğratmadan, “eylem” adı verilen hiçbir olumsuzluğa girmeden anlaşarak meseleyi çözüyorlar!
Ülkeyi yönetecek olanları, zamanı gelince sandığa giderek, istedikleri siyasi partiye oy vermek suretiyle seçip, iş başına getiriyorlar! Seçtiklerini yalnız bırakmıyor ve “benim de, bizim de sorumluluğumuz var, biz de bu şehrin, bu ülkenin insanıyız, yöneticilerimize yardımcı ve destek olalım, onların işlerini kolaylaştıralım, bulunduğumuz şehrin güzelliğini bozmayalım…” diyorlar!
Aynı şehrin insanları; sabahları işe giderken güler yüzle birbirlerine selam verip, “hayırlı sabahlar, hayırlı işler, Allah işinizi gücünüzü rast getirsin, sağlıkta daim eylesin” sözleriyle gönül alıyor!


Aynı şehrin insanlarının bulunduğu yerde; muhtaç, fakir, yoksul, işsiz, eli boş kimse bulunmuyor! Herkes, birbirinden haberdar! Kimin bir ihtiyacı varsa hemen yanında yer alıp, ihtiyacını gideriyorlar!
Aynı şehrin insanlarında, bayramlar bir başka güzel! Milli ve dini anlayışlar anlamını buluyor! Kimse, kimsenin, giyiminden, kuşamından, inancından, tuttuğu takımdan, benimsediği siyasi görüşten, düşüncesinden… rahatsız değil!
Aynı şehrin insanları bayramlarda; önce dini bir emir olan bayram namazını mahalle camiinde kılarak, mahallenin en yaşlı insanının elini öpmek için evine gider, onun hayır duasını alır!  Yüce Allah’ın; “ben hastalanmıştım, beni ziyaret etmedin, ben acıkmıştım bana yiyecek vermedin, ben susamıştım bana su vermedin….” Hadisi kutsisine uyarak,  hangi evde hasta varsa ziyaret edip, hem Allah’ın rızasını, hem de insanların gönlünü almış olurlar!
Hacca gidecek, askere gönderilecek, düğün, dernek yapacak, bir yuva kuracak… olanların yanında yer alır, cenaze olduğu zaman hiç vakit kaybetmezler aynı şehrin insanları! Her mutlu günün, her kederli anın, her paylaşılması gereken olayın yanında bu insanları bir yumruk gibi yan yana, birlikte görürsünüz!
Aynı şehrin insanlarında; kavga, kırgınlık, kızgınlık, küslük, sürtüşme, terör, isyan, küfür, kötü söz… göremezsiniz! Kötü sözün sahibine ait olduğunu bilirler. Ola ki bir yanlışlık yaptı yöneticiler; hemen bir araya gelip, yöneticilerle görüşmek, yanlışı gidermek için ziyaretler yapıp, meseleyi en tatlı, en iyi ve en çözüme yönelik olarak çözmeye çalışırlar!


Aynı şehrin insanlarında, etrafı yakıp yıkmak, ortalığı kirletmek, kamu malına zarar vermek, devlet malını tahrip etmek… gibi bir yanlış yoktur! Vergilerini tam ve eksiksiz verirler, yanlarında çalıştırdıkları elemanların ücretlerini geçinebilecekleri oranda, alınlarının teri kurumadan öderler! Esnafları, kaldırım önüne mal koyarak, yayaların haklarını ihlal etmezler.
Trafikte kurallarının -en büyük kul hakkı olduğunun- bilincindedirler. Satarken, alırken kimseyi aldatma durumunda kalmazlar. Mallarını satarken yemin etmezler. Yaşlıya hürmet, küçüklere sevgi zirvededir aynı şehrin insanlarında!
Aynı şehrin insanları; bulundukları mahallenin, sokağın, caddenin, temiz tutulmasında, onarılmasında, korunmasında, gençlere örnek olurlar! Yeşile önem verir, “kıyamet de kopsa, elinizde bir fidan varsa dikiniz” peygamberi sözüne uygun davranarak bulundukları yerleri yeşile büründürürler! Ormana, parka önem verirler.


Aynı şehrin insanları; engellilere acınacak gözle bakmaz, bir gün kendilerinin de aynı akıbetle karşılaşacaklarını bilirler! Hiçbir canlıya zarar vermezler. “siz yerdekilere acıyın ki göktekiler de size acısın”, “merhamet etmeyene merhamet edilmez” ilkelerine sadık kalırlar.
Hepimiz böyle bir şehirde yaşamak istemez miyiz? Hiçbirimiz; “bunların olması mümkün değil” diyebilir mi? Hangi birimiz, “yok kardeşim, bunlar ütopik bir durum!” sözünü edebilir mi? Haydi böyle bir şehirde yaşamak için el birliğine!


Yazarın Diğer Yazıları