AYNI ŞEVK VE HEYECANLA; “VİRA BİSMİLLAH!”

TYB Konya Şubesi; Konya Büyükşehir, Selçuklu, Meram ve Karatay Belediyelerinin katkılarıyla 2020 yılı Kültürel etkinlik programını başlattı. Her yıl birbirinden güzel konular ve değerli, ilim, fikir ve kültür adamlarının teşrifleriyle gönül dünyamıza ışık saçan mana atmosferine bu yıl daha zengin bir programla devam edilecek. Programı elime alıp incelediğim zaman gerçekten 2020 yılının, diğerlerine göre daha dolu olduğunu gördüm. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Kendi çapımda diyorum ki; "iyi ki varsın TYB”.

  1. program, TYB onursal başkanı, Genel Başkan ve genel merkezden gelen diğer misafirlerimizin katılımıyla "vira Bismillah” diyerek başladı.

TYB Konya Şubesi Başkanı Ahmet Köseoğlu'nun, şu sözü manidardı; "20 yıldır belirlediğimiz takvime uyarak, mütevazı ama anlamlı yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. TYB şaşadan debdebeden uzak ama Türkiye'nin düşünce ve edebiyat tarihine not düşmek için 42 yıldır yol alıyor. Söz uçar, deniyor ama aslında söz bir tohumdur, yeşeriyor, filiz veriyor”.

 

TYB Genel Başkanı Kazım Arıcan'da selamlama konuşmasına, Konya Şubesi'nin yeni yönetimini kutlayarak başladıktan sonra prensiplerini şu cümlelerle ortaya koydu; "Mutlaka şube açalım diye bir çabamız yok. Şehrin kültür sanat hayatına katkı yapacak bir ekip varsa bu şekilde şube açmaya karar veriyoruz”.

 

TYB Cumartesi kültürel etkinliğinin ana konusu; "Fotoğrafın bütününe bakabilmek”. Yakın tarihimizle ilgili fikir jimnastiği yapıldı. TYB Şeref Başkanı Mehmet Doğan; "Milli Mücadele döneminin, doğrularından ziyade yanlışıyla gündemimizde yer alıyor. Konuyla ilgili çok kalabalık literatür bulunmaktadır. Yazılan yüzlerce kitap var ama gerçeği anlatmıyor. Aynı masallar hikayeler anlatılıp duruyor.

Devrin doğru anlaşılabilmesi için Cumhuriyet öncesinin de iyi bilinmesi gerekir. Kronoloji okunduğu zaman, bize efsane olarak anlatılan birçok konunun özellikleri ortadan kalkıyor. Mesela meşhur efsane nedir? ‘Mustafa Kemal Paşa İstanbul'dan yola çıktı, İngilizler peşine düştü, gemi arızalıydı, pusulası yoktu' gibi şeyler… Falih Rıfkı, Mustafa Kemal'in muharriridir. O böyle anlatır da hikayenin böyle olmadığına dair o kadar çok bilgi malumat var ki, bunların hiçbiri kaale alınmıyor, adeta saklanıyor.

Mustafa Kemal Paşa'nın Cumhuriyeti ilan edip bir takım inkılapları da tamamladıktan sonra, bilhassa ittihatçıların kendisiyle rekabet edebilecek potansiyele sahip olduğunu düşünerek bir tasfiye hareketi yaptı. İzmir suikastı buna bir örnektir. Evet, böyle bir suikast olmadı ama tertip olduğu anlaşılıyor. Bütün ittihatçıların önemli isimleri; Dr. Nazım, Maliye Nazırı Cevat gibileri İstiklal mahkemeleri gibi kararlarla ortadan kaldırdı.

Musul İngilizlere Lozan'dan önce verildi. Lozan'da İngilizler plebisit yapalım diyerek klasik bir müzakere taktiği uyguladı; Kerkük'ü Musul'u orada vermiş gibi olduk. Ama daha önce verilmişti aslında. Lozan'dan sonra da Mustafa Kemal'in temizlik hareketleri oldu.

Mustafa Kemal 1927 yılında CHP'nin Genel Kurulunda meşhur Nutuk'u okudu. Bu okuma 5-6 gün sürdü. O metin aslında bir taraftan da kendi müdafaası ve kendi tarihini yazmasıdır. Nutuk'a göre Samsun'a kendi iradesiyle çıkmış gibi görünüyor. Fakat yolculuğun öncesindeki safhalara bakınca farklı şeyler olduğu anlaşılıyor.

Osmanlı merkezi Mondros'tan sonra, ‘nasıl sonuç alıcı bir faaliyet içinde olabiliriz, ne yapalım da kötü durumdan kurtulalım' düşüncesinde bir takım şeyler yapıyordu. Genç ve muktedir bazı kumandanları Anadolu'ya göndermek de bunlardandır. Anadolu'ya ilk olarak gönderilenlerden biri Tuğgeneral Ali Fuat Cebesoy, diğeri Kazım Karabekir, bir başkası da bir dönem Konya'da da bulunan Mersinli Cemal Paşa'dır. Mustafa Kemal belki de en sonra gönderilendir. Mustafa Kemal bu iş için özellikle seçilen birisidir. Vahdettin'in de bu yönde iddiaları var, ‘Ben genç ve işe yarar kumandanlarımı hep Anadolu'ya gönderdim' diyor. Mustafa Kemal'in özel olarak gönderildiğine dair bilgi ve belgeler de var.

İngiltere bir paylaşım planı uyguluyordu. Fransa ve İtalya'da yanındaydı. Önce yanında olan Rusya ise Osmanlı topraklarından en büyük payı alacak olmasına rağmen bunların yanından çekildi. Devrim yapan Bolşevikler İngiltere merkezli bu anlaşmaları ‘İslam Aleminin Emekçilerine' başlıklı bir beyanname yayınlayıp ifşa ederken bu anlaşmayı tanımadıklarını da bildirdiler.

Yaklaşık 200 yıldır Dünyanın asıl aktörü İngiltere'dir. İngilizler Dünyanın en büyük sömürge gücüydü. 18. Yüzyılda Hindistan'ı, Afrika'yı sömürgeleştirip kontrol altına alarak Dünya'nın hükümran gücü oldu. Oyun kurucu İngiltere'ydi. 1820'li yıllarda Rusya'nın güçlenmesi karşısında, sıcak denizlere doğru genişlemesini durdurmak için Osmanlı'yı ayakta tutma politikası takip ettiler. Ancak Sultan Abdülhamit'in takip ettiği siyaset, Osmanlı'nın canlanma tazelenme, dünyada etkili olma dönemiydi. İngilizler de bu defa Osmanlı'yı önlemek için 1890'lı yılların sonunda strateji değişikliğine gidip, Rusya'yı da işin içine alan Osmanlı topraklarını paylaşma planını ortaya koydu. Gaye Osmanlı Devletini paylaşıp İslam dünyasının merkezini çökertmekti. Savaş sonrasının tanzimini de savaştan önce yapmışlardı.”

Konu önemli ve herkesin mutlaka bilmesi gerekir. Bu yüzden yarın da devam edeceğiz.


Yazarın Diğer Yazıları