Bu Millet, Ne 15 Temmuzlar Yaşadı

 

Geçen sene 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemi gavura muhtaç hale getirmek, ayağına pranga takmak, köle yapmak isteyenler, bu şerefli, vatansever milletin kahramanca direnişiyle karşılaştı! Böyle hesap etmemişlerdi. Öyle plan yapmışlar, öyle ayak oyunları ve senaryo hazırlamışlar ki, şeytanı bile şaşkına çevirirdi!

Düşünebiliyor musunuz; milletin malını millete karşı silah olarak kullanmak, kendi evladına kurşun atmak, 240 şehit, bir çok gaziye sebebiyet vermek! Milletin sinir sistemini bozmak, insanları işinden, eşinden, aşından etmek…bu, nasıl bir akıl tutulmasıdır ya Rabbi!

Fazla değil, kısa bir tefekkürle, azıcık bir düşünmeyle meseleyi çözmek mümkün; neden "Haçlılar Türkiye'ye cephe alıyor?” İşte bizi ilgilendiren ve hepimizin durup kafa yormamıza sebep olan soru bu. Mesele sadece AK PARTİ değil. Bu hususu sık sık gündeme getiriyor ve köşemde yazıyor, arkadaş toplantılarında, söyleşi ve konferanslarımda dile getiriyorum. 

Problem yalnızca Tayyip Erdoğan da değil. Erdoğan adını kullanarak, onu, engel olarak gördüğünü söyleyip, Türkiye'yi ele geçirmek. Yani ölümü göstererek sıtmaya razı etmek gibi bir şey!

"Adalet yürüyüşü” nün altında da Türkiye'yi dize getirme politikası yatmaktadır. Terör grupları, Erdoğan'ı ve AK PARTİ' yi ele geçiremeyince ve içindeki hainler burada eşinemeyince CHP'ye sızdılar! 

Bundan birkaç sene önceyi hatırlayın; prof.lar, yazarlar, aydınlar(!), meydanlara inip; "Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar” marşını söylemedi mi? "Türkiye laiktir laik kalacaktır” demediler mi? Atatürk'e şikayette bulunmadılar mı? üniversitede okuyan mütedeyyin, başı kapalı kızları ikna odalarına alarak, mahalle baskısıyla başlarını açtırmadılar mı? Milli ve manevi değerlere sahip akademisyenlere hınç politikası geliştirmediler mi? 

 AK PARTİ'ye kapatma davası açılmadı mı? Gezi parkı eylemini, "ağaç katliamı” diye gösterip, DHKP-C, PKK ve TEFÖ kol kola girerek Anayasal düzeni yıkma, hükümeti devirme durumunda kalmadılar mı? Ülkeye yapılan hizmetleri sabote etmediler mi? Etmiyorlar mı? 

ASELSAN'da, TÜBİTAK'da… milli ve yerli proje üretenlere suikastlar tertip edilmedi mi? Ülkenin kalkınması için çalışanlar, faili meçhul adı altında öldürülmedi mi? Eşref Bitlis, Necip Hablemitoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu, Gaffar Okkan, Recep Yazıcıoğlu, Adnan kahveci, hatta Turgut Özal'ın ve diğerlerinin ölümlerini normal ölüm sayabilir misiniz?      

Her zaman öyle olmadı mı? Hak davayı savunanlara karşı top yekûn satılmış kafalar mankurt zihniyetler devreye girmişler. Ama unuttukları bir şey vardı; Allah'ın planı! 

"Onlar, Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değildirler.”

"Onlara, "yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, "Biz, ancak ıslah edicileriz” derler.”

"Allah, onların hilelerini bozar.” Her zaman bozmuş ve durmadan bozacaktır.   

Bu işin böyle gitmeyeceğini artık bilmek zorunda hainler. Allah, yeryüzünün yönetimini inananlara erecektir. Bu, ilahi bir yasadır. Bu yasayı değiştirmek, kimsenin haddi değildir. 

Tekrar 15 Temmuz'lar yaşamak istemiyorsak, el ele vererek bu cennet vatanın kalkınmasına katkı vermek zorundayız. Buna mecburuz ve mahkumuz. Bu yönüyle "zararın neresinden dönülürse kârdır” diyerek ülkenin yanında yer alanları selamlıyor, şükranlarımı sunuyorum.   

  

 

Miyar

 

Minareler, İslam'ın şiarı,

Ezanlar yükselir şerefesinden.

Namaz müminin miyarı,

Hu hu'lar seslenir penceresinden!

İman; insanlık ayarı,

Haysiyet kokar her hecesinden!

 

Kazım Öztürk

 

 

Âsım'ın Nesli

 

Dimdik ayakta, Âkif'in düşündüğü "Âsım'ın nesli",

Ezelden, ebede susmayacak Hakkın ilahi sesi!

"Anadolu mektebi" gençlere şuur veriyor,

Her bir gencimiz bizlere gurur veriyor!

"Âsım'ın nesli" bir sembol, dünden yarına,

Adım adım, dalga dalga yayılıyor her yana!

 

Kazım Öztürk

 

Yıkılmayız Biz!

 

Buram buram; 

Tarih kokan illerimiz var!

Nakış nakış, desen desen

Kilim dokuyan ellerimiz var!

Kökü mazide olan atiyiz,

Ne yaman erlerimiz var!

Köpürüp coşan ırmaklarımız,

Hudutlarda gaza bayraklarımız,

Tespih çeken parmaklarımız,

Allah diyen dudaklarımız var!

Yıkılmadık, yıkılmayız; 

Güçlü imanımız,

Bitmeyen sabrımız,

Şehit olma adaklarımız var!

 

Kazım Öztürk            


Yazarın Diğer Yazıları