Bu Yıl Ramazan izden Memnun Kalmadı

Ramazan; “Rahmet, Merhamet, Kurtuluş ayı” dedik.  “Allahım; Recep ve Şabanı mübarek kıl, bizi Ramazana kavuştur” duasını yaptık! Kadir gecesinin bin aydan yani 80 yıllık bir ömre denk geldiğini, “Kim inanarak, sevabını Allah’tan umarak orucu ikame ederse, geçmiş günahları bağışlanır” “Kim, inanarak ve sevabını Allah’tan umarak kadir gecesini ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır”… resulullah sözlerini biliyoruz! Biliyoruz da, kitaplarda kalıyor! Satırlardan, sadırlara inmiyor!
Bunları sadece biliyoruz! Uygulama mı dediniz? İşte orada yokuz! Bizim işimiz, konuşmak, ahkam kesmek, fetva vermek, edebiyat yapmak…eylem nerede? Amel dediğimiz ve islam’ın; imanla birlikte saydığı, amelsiz imanın fayda vermediğini defalarca vurguladığı halde yapmadığımız, sözümüzle özümüzün çeliştiği bir durum içindeyiz!
Hani; “Ancak Müslümanlar kardeşti?” hani, “emri bi’l ma’ruf, nehyi a’ni’l münker” yani, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak Müslümanların en temel ilkesiydi? Nereye gitti sevgili peygamberimizin; “bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle giderin. Buna gücünüz yetmezse dilinizle giderin. Buna da gücünüz yetmezse kalben giderin. Kalp ile gidermek, imanın en zayıf halkasıdır.” Hadisi?
Memleketimizdeki Suriyeliler, Iraklılar sağda solda dileniyor, hatta daha başka yanlış işler yapıyorlar! Barınma sorunları, huzur sorunları, güven sorunları var! Bu ifadeleri söylerken, Türkiye Hükümeti tedbir almıyor, iskan sağlamıyor, güvenlerini temin etmiyor… demiyorum. Aslında demeye hakkım da yok, yetkim de. Her imkanları karşılanıyor ancak; ne de olsa mülteci! Ne de olsa yurtlarından, vatanlarından ayrı düşürülmüşler! Böyle bir durum bizim başımıza gelse ne yaparız?
İsrail devleti; Gazze’ye bomba yağdırıyor! Hastaneleri yakıp yıkıyor! Binlerce masumu öldürdü, öldürmeye de devam ediyor! Müslümanlar oruç tutuyor, zekat veriyor, sadakalarla, iftar sofralarıyla… ramazanı ihya ediyorlar öyle mi? Akşamları teravihler kıldık, hatimler yaptık, hatta hatim yarışlarına girdik değil mi? Her yıl Umre şov yapmıyor muyuz? “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” diyen yüce peygamberimizi; sevdiğimizi söylemiyor muyuz?
Hani Gazze’ye desteğimiz? Nerede İsrail’in yaptıkları zulmü burunlarından getirme faaliyetlerimiz? İsrail mallarına boykot uyguluyor muyuz? Onların ürettikleri; sigaraları, dondurmaları, çikolataları, meşrubatları, temizlik malzemelerini kullanıyor muyuz? Kullanmıyor muyuz?
Halbuki Ramazan; kalben, bedenen, ruhen, beyin olarak, vicdan yönünden, düşünce bakımından… temizlenme ayı değil mi? Ne kadar temizleniyoruz? Veya temizlendik? Acaba, “kahrolsun İsrail, ver bir coca cola” mı diyoruz? “Ne yapalım, bizim kendi yerli malımız yok. Olsa alırız” yanlışlığında mıyız?
Allah aşkına böyle Oruç mu olur? Ramazan mı olur? Böyle Kadir gecesi ihya edilir mi? Bu kadar hamakat içinde, bu kadar aymaz tutumlarla, okuduğumuz Kur’an bizden şikayetçi olmaz mı dersiniz?
Değerli dostlar! Kur’anı anlamadan, İslâm’ı anlayamayız! İslam’ı anlamadan da kurtuluşumuz mümkün değildir! Kur’an; baştan sona şuurlanma, adam olma, dik durma, kararlı tutum sergileme, zalime sessiz kalmamayı… en önemli görevlerden sayar. Onun için; “düşünmez misiniz?” diyerek bizi düşünmeye davet eder.


Yazarın Diğer Yazıları