Çözüm Mü? Çözülme Mi?

Başladığı ilk günden beri çözüm sürecine olumlu bakanlar da var, olumsuz bakanlar da… kimine göre bu; “çözülmedir”, kimine göre, “çözümdür”.
Mesele, kelimenin yorumunda yatar. Herkes kendine göre bir şeyler mırıldanıyor. Bu ülkede yaşayan herkes; “yıllarca terörden başı ağrımış, gözyaşı dökmüş, her gün genç fidanların albayrağa sarılı taputları geldikçe kahrolmadık mı? Hatta muhalefet bile, “bitsin artık bu terör” demiyor muydu? Dahası, her gittikleri yerde; “AK PARTİ  zamanında terör zirve yaptı, bunu biz bitireceğiz” diyerek kamuoyu oluşturmaya kalkmadılar mı?” diyor. Bu ifadeleri her yerde dillendiriyor MHP ve CHP!


Şimdi hükümet, “çözüm süreci başladı, herkes elini taşın altına soksun” deyince de, “olmaz böyle şey, bu, çözüm değil, çözülme” diyerek mızıkçılık yapıyorlar! İzmir mitinginde; çözüme taraftar olan herkese hakaretler savuruyorlar! Halkı sokağa dökmeye çalışıyorlar! Bu bir çelişki olmuyor mu? Halka gerçekleri anlatan “Âkil İnsanlar”, kışkırtma sonucunda konuşmaları sabote ediliyor, hakaretlerle karşılaşıyorlar! O kadar ki; ne kadar yalan, ne kadar iftira, ne kadar düzmece oyun ve senaryo varsa ortaya dökmeye gayret ediyorlar! Daha da ileri giderek, meseleyi dini boyuta getirip; “Müslüman olan böyle şey yapmaz” deyip, kendilerini ele verip rezil oluyorlar! Ortak paylaşım sitelerinde güya fikirlerini paylaşarak; “hem kel hem fodul” misali tezata düşüyorlar!      


Başbakanın, “baldıran zehiri” dediği zehiri, vatansever, bayrak sever, milli ve manevi değerlere saygılı herkesin içmesi gerekmez mi? Hep birlikte bu güzellikler karşısında; “ben de varım, biz de varız…” dememiz icabetmez mi? varsa bir yanlış, oturup, el ele verip düzeltmek en güzel yol ve yöntem değil mi?
   Bölgede 'melle' olarak adlandırılan emekli imam Salih Çakay, hem Kürtçe hem Türkçe olarak şunları söylüyor;


“Kürt halkı geçmiş yıllarda hep yanlış tanıtıldı. Kürtlerin Ermeni olduğunu savunanlar oldu. Kürtleri öldürmek isteyenler çıktı.”
“Edirne, Tekirdağ veya İstanbul'da yaşayan insanları Doğu ve Güneydoğu'ya davet ediyorum. Bu vatandaşlarımız buralara gelsinler ki, Kürtlerin nasıl yanlış tanıtıldığını görsünler. Çözüm sürecine destek vermeyenleri ikna etmeye çalıştığını dile getiren emekli imam, barışa destek vermeyenin ya çocuğu yoktur ya da merhametten yoksundur”, ifadelerini kullanıyor.


"BARIŞI DAĞDAKİ KEKLİK DE İSTİYOR"
Salih Çakay diyor ki; "Barışı kim istiyor? Barışı bitki istiyor, dağdaki keklik istiyor, doğa istiyor. Yani kısacası hayvan da, bitki de insan da barışı istiyor. 30 yıldır devam eden sıkıntı, Yüce Allah'ın bir kaderidir bu, belki de bir baharın başlangıcı olacak. Kürt ve Türklerin İslam kardeşliği içerisinde olduğunu ve bu kağıt üzerinde olan bir kardeşlik değildir. Kimse Türk ve Kürtlerin barışına engel olmasın. Vatanımız birdir, kimse bölücülük istemiyor. Kürtler, Yüce Allah'ın tüm insanlara verdiği doğal hakları istiyor." Doğu ve Güney Doğu Anadolu’ya yatırım yapmak isteyenlerin sayısı artıyor! Köylerinden, terör yüzünden göç edenler, geriye dönüyor! Eskiden dağlarda, ovalarda, piknik yapılacak yerlerde kurşun vızıltısı, bomba gürültüsü, çatışma sesleri gelirken, şimdi; huzur, barış, kardeşlik rüzgârları esiyor!


 Kadınlar, “İnşallah bu süreç sabote edilmez, barış kalıcı olur” diyerek dua ediyorlar! Bu duygulara kim bîgâne kalabilir? Kim böylesine gönülden gelen seslere aldırmazlık edebilir? Kim aymaz olabilir?


Yarın Allah’ın huzuruna çıktığımız zaman, teröre kurban gidenler; “elinize bir fırsat geçmişti, onu niçin değerlendirmediniz? Niçin ülkede binlerce canın hayatlarının baharında toprağa düşmesine göz yumdunuz? Allahım biz bu insanlardan şikayetçiyiz”dediklerinde ne cevap vereceğiz?


Yazarın Diğer Yazıları