Cumhurun Bayramı

Dün Cumhurun bayramını kutladık! Evet, bundan tam 90 yıl önce Cumhuriyet kuruldu! Cumhur, halk! Yani; sen, ben, o, hepimiz… bu bayram da hepimizin, yani halkın bayramı!


Cumhuriyet; halkın idaresi demek. Halkın; yönetimde söz sahibi olması, “bu işte ben de varım” demesi. Yönetenlerini seçmesi, seçtiklerini denetlemesi, hesap sorması, milletin parasını, halkın alınterini çarçur ettirmemesi, yolsuzluklara, yanlışlıklara, ayak oyunlarına izin vermemesi demektir Cumhuriyet!
Madem Cumhuriyet, halkın idaresi, madem cumhuriyet, cumhurun yönetimi, o zaman, bir kısım kesimin; “cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz, Cumhuriyeti biz koruyoruz…” demesinin anlamı yoktur. “cumhuriyet elden gidiyor” diyebilmek için, halkın yok olması, halkın ortadan kaldırılması lazım(!).
Kavramlarla ülke yönetilemez. Dayatmalarla asla! Cumhuriyetlerde tabulara yer yoktur. Cumhuriyet anlayışında; tek tipleştirme, tek adam anlayışı, “ben yaptım oldu” zihniyeti, “ben ne dersem o olur düşüncesi… barınamaz! Cumhuriyetle, darbeyi bir araya getiremezsiniz.
Hem halk sizi seçecek, hem de halka ihanet edeceksiniz! Hem seçimlerde halkın ayağına gidip; “bana oy verin, size refah, mutluluk, huzur… getireceğim” diye bol keseden atacaksınız! Seçildikten sonra, anasından emdiği sütü burnundan getireceksiniz!


“Bundan sonra acımak yok, tepelemek var, ezmek var, halkı hiçe saymak var…”, “sağdan bir kişi, soldan bir kişi asacaksın”, “bu kadına haddini bildirin”, “camileri ahır, samanlık, silah deposu yapın”, “fatih camiine bomba koyun”… böyle bir anlayışın cumhuriyet idaresinde, cumhuriyet yönetiminde yeri olabilir mi?
Cumhuriyet'in kuruluşunun 90. Yıl dönümünde bugün, ülkemizin geldiği nokta son derece umut verici, son derece sevindirici! İşbaşında tam anlamıyla halka saygıda kusur etmeyen, halkın verdiği oyları heba etmeyen, onun teveccühünü boşa çıkarmayan bir iktidar var!
Cumhuriyet'in onuncu yılında, marş olarak söylenen, “On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan/demirağlarla ördük anayurdu dört baştan…” sözleri, bugüne kadar neden uygulanmadı? Neden bu iktidara gelinceye kadar DDY, atıl halde bırakıldı? Neden karayollarına el atılmadı? Niçin Karadeniz sahil yolu, AK PARTİ hükümetine gelinceye kadar bitirilmedi? Niçin hava alanlarına el uzatılmadı? Neden bugün olduğu gibi her il'e hava alanı yapılmadı? Madem halkın idaresi Cumhuriyet, neden terörü bitirmedi, AK PARTİ'den önceki iktidarlar? Neden insanları; Türk, Kürt, Çerkes, Abaza, Laz… diye sınıflara ayırdınız şimdiye kadar? Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya neden AK PARTİ iktidara gelinceye kadar kimse yatırımı düşünmedi? “ne ABD, ne Rusya, tam bağımsız Türkiye” sloganları attınız şimdiye kadar, neden IMF'ile anlaşmayı bitirmediniz? Neden İsrail ile dirsek temasına girmekten geri durmadınız? Neden devletin parasını yani halkın verdiği vergileri; “devletin malı deniz, yemeyen domuz” hamakatı içinde çarçur ettiniz?


 AK PARTİ, IMF ile hem anlaşmayı sonlandırdı, hem de ona borç verir hale geldi! Bugün Avrupa, ABD… borç ve ekonomik kriz içinde bocalarkan, Türkiye'de herhangi bir sıkıntı yok! Bu nasıl oluyor? Nasıl yapılabiliyor bunlar? Bu konuyla ilgili olarak, bir süre önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir Arap muhabir söyleşi yapmıştı. Arap muhabir soruyor; “sayın Başbakan, siz Türkiye'yi, geri kalmışlıktan, parasızlıktan, enflasyonla başı dertte iken… bu hale nasıl getirdiniz?” Başbakanın cevabı gayet açık ve net; “hortumları keserek, yemeden, yedirmeden!”
Cumhuriyet; rüşvetin alınmadığı, hortumcuların cirit atmadığı, darbeye geçit vermeyen, terörün esamisinin okunmadığı, herkesin birbiriyle kucaklaştığı, her; ırktan, her dinden, her milliyetten, her düşünceden insanların yan yana bulunduğu sistemin adıdır!
Cumhuriyet; Meclis'inde; başı açığın da, başı kapalının da, inananın da, inanmayanın da yer aldığı geniş yelpazeli bir huzur mekanıdır!


Yazarın Diğer Yazıları