DEĞER Mİ?

İnsan niçin vardır? İnsanın var olmasının anlamı nedir? Bu dünya niçin yaratıldı? Allah, insanlara hangi görevleri verdi? İnsan, başıboş mudur? Şöyle deme hakkına sahip miyiz; “benim özgürlüğüm var, kimse bana karışamaz, istediğimi yaparım, istediğimi yıkar ve yakarım, vücut benim vücudum, düşünce benim düşüncem, devletmiş, hükümetmiş, polismiş, itaatmış, emirlere uymakmış! Bunlar, modası geçmiş şeyler! Emirlere uymak korkakların işi!…”
Bugünün muhalefeti, yarının iktidar adayıdır. Bugün hükümete, başbakanın; anasına, eşine, sülalesine küfredenler, yarın kendi istedikleri parti veya siyasi görüş iktidar olduğu zaman, kendilerine de aynı tarzda, aynı üslupta küfredildileceğini bilmeleri gerekir. O zaman ne yapacaklar? Bir şeye karşı olmak, zıt fikir ve düşüncelere karşı; darbe yapmak, yangın çıkarmak, devlet malına zarar vermek, çevreyi kirletmek… olmamalıdır!
Bugün kaldırım taşlarını söküp polise, emniyet görevlilerine atan, polis araçlarını tahrip eden, bankaları, dükkanları, belediye otobüslerini yakan… gruplar, yarın kendi düşünceleri istikametindeki siyasi anlayış hükümet olduğunda nasıl davranacaklar?


Gerginliğin, gerginliği doğuracağını bilmiyorlar mı? Kanın, kanla temizlenmeyeceği düşüncesinden mahrumlar mı? Hükümetin zihniyetini beğenmeyebilirsiniz. Ama yaptığı icraatlara bakmak icap etmez mi? Objektif, yansız, tarafsız ve insani nazarla bakan her insanın; bu hükümetin yaptığı icraatları beğenmemesi mümkün değil. Ne başbakan, ne Cumhurbaşkanı, ne hükümet üyeleri ile bendenizin akrabalık ve yakınlığım yok. Muhalefet partileri ile de düşmanlığım söz konusu değil. Fakat ortada bir gerçek var. Bu gerçeği görmek, doğruya, “doğru” diyebilmek, yanlış yapıldığı zaman da, etrafa zarar vermeden, yakıp yıkmadan, ortamı terörize etmeden, “yanlış” deme alışkanlığını edinmemiz o kadar zor mu? Demokrasi; başkalarının görüşüne, düşüncesine ve inancına tahammül etmektir.


Eylem yapan, terörizme zemin hazırlayanların hakkı var da, diğerlerinin hakkı yok mu? Hak aramak; küfretmek, hakaret etmek, saldırmak, ortamı kaosa sürüklemek mi? İnsanın görevi; bulunduğu ortamı geliştirmek, onarmak, yenilemek, yardım etmek, yanında yer almak, iyiye karşı alkış tutmak, hizmet edenlere teşekkür etmektir. Allah’a şükretmeyen, kula teşekkür etmez!  


Dünya; insanlar içindir. Hayvanların; dünyayı imar etmek, medeniyet kurmak, verilen hizmete teşekkür etmek, inanmak, ibadet etmek, ahlaki davranış sergilemek, tarih yazmak, devlet kurmak, devlet yönetmek… görevleri yoktur. Böyle bir düşünce sergileyemezler.
Zaten; düşünmek, fikir üretmek, çevresiyle iyi geçinmek, komşusuna, ülkesindeki yaşayanlara karşı sorumluluk içinde olmak, yalnız insanın görevidir.
İnsan; sadece Allah’a ibadet etmek için yaratılmıştır. Yöneticilerin, hukuki hizmetlerinin yanında olmak, toplumun menfaatine uygun yapılan hizmetleri takdir etmek, dini, milli, tarihi ve kültürel değerlere saygın bir tutum içinde bulunmak; “ben insanım, bu yurdun bir ferdiyim” diyen herkesin görevidir.
Kimse bu yurda uzaydan gelmedi. Kimsenin üstünlüğü yoktur. Herkes, yasalar karşısında eşittir. Şimdi ne oldu? Eylem yapıyorum diyerek; “teröre prim verenler” teker teker hesap verecek! Eyleme katılan bazılarının sözleri gerçekten insanı şaşkınlığa uğratacak cinsten! Şöyle diyorlardı; “Erdoğan’ın sonu da Menderes gibi olacak, ben Tayyib’in memuru değilim, sizi korkaklar, korkakların sonu geldi…”


Diyelim ki, “Tayyib’in memuru değilsin” pekiyi o gitse, bir başkası veya senin arzu ettiğin bir insan hükümet olsa, onun memuru olmayacak mısın? Her devlet memuru, aynı zamanda, iş başında bulunan hükümetin emir ve direktiflerini yapmaya mecburdur. Kaldı ki emir ve direktifler, yasalara uygun şekilde işlemektedir. Devlet memurlarının; eyleme katılma, eylem yapma, işi yavaşlatma, yasalara uymama hakkı yoktur. Aslında hiçbir insanın yasalara aykırı hareket etme lüksü bulunmaz. Eğer insanlar, sorumsuzca, aklına geldiği gibi yasa tanımadan, rastgele hareket ederlerse, o vakit terör  meydana gelir. Yasa dışı hareketi önlemek de, haklı olarak emniyet güçlerinin görevidir.
Değer mi? Tatlı aşınızı zehir etmek! Değer mi? Huzurlu, güvenli, mutlu bir ortamda yaşarken; kapkaranlık bir ortam meydana getirmek! Bakınız, eylemcilere, eylemcilere destek verenlere, ortalığı yangın yerine çevirenlere baskınlar yapılıyor, gözaltına alınıyorlar! Gerekli görülürse, mahkûm olacaklar!


Yazarın Diğer Yazıları