DENGEYİ BOZDUK!

Eskilerin; "anasırı erbaba" dedikleri bir husus vardı. Ne demek "anasırı erbaba?" Dört unsur: Toprak, hava, su, güneş. Bu dört unsur olmadan hayat olmaz.

Şimdi bakıyorum da; topraksız çilek, topraksız domates, topraksız salatalık... hiç tat alabiliyor musunuz?

Çocukluğumda yediğim; domateslerin, salatalıkların, çileklerin... tadı nerede?

Hatta o kadar işi azıttılar ki; Karpuzu kabağa aşılıyorlar, karpuz mu yiyorsunuz, kabak mı belli değil!

Tabii bu arada hastalıklar da arttı. Aldığımız meyve ve sebzelerde hormondan geçilmiyor.

Hayatın mı tadı kaçtı? Yoksa insanın mı? Dünyanın mı çivisi çıktı? Yoksa insan mı şirazeden çıktı?

İlahi sisteme kafa mı tutuyoruz? Allah'ın yarattıklarına meydan mı okuyoruz? Allah'ı saf dışı etmeye mi kalkıyoruz? Yoksa; "İnsan her şey, o olmadan olmaz, insan: "çok güçlü" mü demek istiyoruz?

Eğer; "insan çok güçlü, onun hiç bir şeye ihtiyacı yok..."diyorsanız, haydi ölümü durdursanıza, güneşe meydan okusanıza, mevsimleri değiştirsenize, küçücük, bir avuç kadar olan beynin düşünme sistemine dur deseniz ya...

Bitmedi, hani diyorsunuz: "Allah'ın bu dünyada işi yok, o, ahiret işine baksın!" o zaman şunu da yapsanız ya; Yağmurları, karı, doluyu... tüm doğa olaylarını durduruverin. Depremler olmasın mesela. Geceyi, gündüze, gündüzü, geceye katıverin.

İnsan, her şeyin hakkından gelir mi diyorsunuz? Haydi rüyayı çözümleyin, içimizdeki ilhama son verin, kışın kupkuru olan, adeta bir odun parçasına dönen, bahar gelince dirilen, yapraklanıp çiçeğe duran ve yaz mevsiminde çeşit çeşit meyve veren ağaçların bu ilahi güzelliğine bir şey yapın! O meyveler ki; cana can katıyor, kimi ekşi, kimi tatlı… kimi yeşil, kimi sarı, kimi ufak kimi iri…

Arının bal yapmasına aklınızla bir çare bulun. Binlerce, milyonlarca çiçekten aldığı güzellikleri altıgen peteğe, insanlara şifa veren, gıda sunan, çeşitli kıvamdaki bala bir çözüm getirin. Arının bu sistematiğini z kuşağı çözemez.

Kana o kırmızılığı veren, olmazsa olmaz hayati öneme sahip bu sıvıya alternatif bir sıvı bulabilir misiniz? "ben aklımla çözebilirim” mi diyorsunuz? Bir damla su (Sperm) iken; et, tırnak, kemik, gören göz, işiten kulak, düşünen beyin, yürüyen ayak, tutan el, koklayan burun, icatlar yapan, teknoloji harikaları meydana getiren makinalar, araçlar ortaya çıkaran, bunları planlamayı, sistematiğe bağlamayı yapma gücünü insan nereden alıyor?

Evet insan eşrefi mahlukattır. Bu şerefini; Allah'ı tanıdığı, ilahi sistemler içinde hareket ettiği, Allah'a ve Rahmanî durumlara kafa tutmadığı, daha doğrusu tutamadığı, tutmak istemediği durumlarda şereflidir.

"Nefsini bilen rabbini bilir” dediğimiz duygu işte bu.

 

"İlim ilim bilmektir,

İlim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsen,

Bu nice okumaktır,

Çün okudun bilmezsin,

Ha bir kuru emektir” diyen Yunus'un bu sözlerine kulak verelim. Bilelim ki Allah istemeden hiçbir şey olmaz. Kıpırdayan yaprakta, hayat veren toprakta Allah'ın izin ve iradesi var. O, her şeyimizi organize eder, ayarlar, sistemleştirir. Allah'sız hayat yoktur. "Allah'ı devre dışı bırakalım demek” mümkün değildir. Bunu diyen, kendini devre dışı bırakır.

 

 

Kitaba Baksın!

 

Ezelden beridir sesleniyor hep,

Okunan kitaplar his veriyor hep,

İlimden irfandan besleniyor hep,

Bulmak isteyenler kitaba baksın!

 

Zulmü bitirmenin miyarıdır o,

Sevgi bahçesinin diyarıdır o,

Alemde barışın ayarıdır o,

Almak isteyenler kitaba baksın!

 

Karanlık geceyi aydınlatan nur,

Tefekkür bir şeref bitmeyen onur,

Cehaleti boğmak bilgiyle olur,

Bilmek isteyenler kitaba baksın!

 

Rabbimin Kur'an'da verdiği haber,

"Oku” emriyle yükseldi peygamber,

Akıllar terleten en büyük rehber,

Olmak isteyenler kitaba baksın! (06 OCAK 2024)

 


Yazarın Diğer Yazıları