DEPREM BU SEFER İZMİR’İ VURDU!

Ege'nin incisi İzmir'imiz, 6.6 şiddetinde depremle felaket yaşadı. Bu yıl ne kadar da felaketle karşılaştık! Diyebilirim ki 2020 Türkiye'ye uğur getirmedi. Depremde yıkılan evlerle birlikte bizim de yüreğimiz yandı.

Felaketin nereden, nasıl, ne şekilde geleceğiz belli olur. "Görünen köy kılavuz istemez, Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir” denir. Adeta; "ben geliyorum, bak sağımdan solumdan dökülmeler oluyor, çatlaklar belirdi, bir an önce tedbir alınsın…” diye lisanı hal ile ses verir her şey.

Felaketin; rengi, ırkı, cinsiyeti, vatanı, dini, milliyeti, sosyal statüsü olmaz. Felaketlerde siyaset de yapılmaz. Bu tür durumlarda insanlık devreye girer, merhamet zirveye çıkar. Kimse gözyaşlarını istismar etme hakkına sahip değildir.

Manzara gerçekten ürkütücü ve yürek yakıcı. Kurtarma ekipleri can siperane çalışma sergiliyor; "Bir canı kurtarabilir miyiz? Enkazdan vatandaşlarımızın burnu kanamadan sağ salim çıkarabilir miyiz?” diye mücadele veriyorlar. Ölenlere Allah'tan rahmet, sağ olarak kurtarılıp hayata dönenlere de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim kimselere böyle felaketler vermesin.

Şu konular üzerinde kafa yormamız, aklımızı terletmemiz gerekir;

Nedense deprem olunca çok konuşuluyor, ahkamlar kesiliyor ama zaman geçince her şey unutuluyor, eski tas, eski hamam oluyor. "Neden oldu? Niçin oldu? Kimler neler yaptı? Eğer çürük raporu verildiyse niçin o evlerde oturulmasına izin verildi? Kolon kesme meselesi olmuşsa belediyeler buna neden göz yumdu? Deprem öldürmez, ihmal öldürür.

Belediyelerin bu deprem felaketinde sorumluluğu ve vebali var. İmar ve iskan ruhsatı verirken iyi incelenip, taviz vermeden; paraya maddiyata canları değişmeden sert tedbirler alınmalı, denetimlerde aksama yapılmamalıdır.

  1. Dönüşümün önemi bir kere daha ortaya çıkıyor. Depreme dayanıksız, yıkılmaya meyilli ne kadar bina varsa yıkılıp, yerine daha sağlam, daha yaşanabilir, daha müreffeh binaların yapılması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kentsel dönüşüm yaparken; yeşile, ormana kıyılmamalı, binaların her yeri sağlıklı ve mükemmel olmalıdır. Bazı TOKİ binalarının binaları sağlam olmasına karşılık giderleri çok kötü yapılmakta, aradan bir iki yıl geçmeden problem çıkmaktadır.

 

Vicdanlar Dondu!


Sen donmadın yiğidim, tüm canlar dondu,

İz'anımız ruhumuz, her yanlar dondu,

Hep üşürken soğukta, vicdanlar dondu,

Yüreğimiz daraldı, imanlar dondu!

 

 

 

 

 

 

Soğuktan ölen varmış, asla duymadık,

Her an üç maymunları, kurduk oynadık,

Garibanlar aç kaldı, bizse doymadık,

Merhametsiz çoğaldı, cananlar dondu!

 

Sevgileri unuttuk, saygılar rafta,

Merhamet mi dediniz, durur agrafta,

"Gözyaşını silelim”, sözleri lafta,

Namazlar safta kaldı, insanlar dondu!

 

Ayakları üşümüş, gözler morarmış,

Tüm bakışları düşmüş, yüzü sararmış,

Eller uzatılmıyor, kalpler kararmış,

İnsanlık lafa daldı, lisanlar dondu!

 

 

 

 

Takdir-i İlahi!

 

Haktan gelen her şey, ilahi takdir,

Kadere boynumuz, incedir bizim,

İnsan karışamaz, her cana haktır,

Kadere boynumuz, incedir bizim!

 

Akıl iflas eder, dimağlar durur,

Kimini öldürür, kim sağlar durur,

Bazısın güldürür, kim ağlar durur,

Kadere boynumuz, incedir bizim!

 

Rabbe sitemim yok, asla edemem,

Verdiklerine hiç, bir şey diyemem,

Kaderin sırrıdır, bunu bilemem,

Kadere boynumuz, incedir bizim!

 

Hayat okulu bu, Rabbim eğitir,

Zaman eleğinden, eler öğütür,

Ya küçükken alır, ya da büyütür,

Kadere boynumuz, incedir bizim!

Yazarın Diğer Yazıları