ZEHİRLİ MANTAR: LEMAN DERGİSİ
LEMAN DERGİSİNE
Omurgasız şımarıklar
KANAYAN YARAMIZ KERBELA VE AŞÛRE GÜNÜ
Dolar uluslararası ödemeler sisteminde güvenilmez bir para birimi haline gelmiştir
Konya’nın Dün Kimyon, Bugün Lavanta Kokan Tarım Hikâyesi
UNUT
Postmodern Dönemin Müslümanlara Sunduğu Fırsatlar
Dijital Çıplaklık
12 günlük savaş kime ne öğretti?
BASIN DİLİ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
Çarşamba günü İstanbul/ Silivri ilçesinde deprem meydana geldi. Çok şükür ki can kaybı yok, yaralanmalar dışında. Geçmiş olsun İstanbul, geçmiş olsun Türkiye.
Deprem bir gerçek. Kaçış mümkün değil. Ama depreme karşı hazırlıklı olmak, binalarımızı dayanaklı yapmak elimizde olan bir husus.
Bundan birkaç sene önce on bir ilimizi vuran depremi hatırladım. Binlerce vatandaşımızı kaybettik, bir o kadar bina yıkıldı, her yer harabeye döndü. Allah, kimseye böyle bir afet vermesin. Rabbim, felaketlerle imtihan etmesin.
Deprem bir kader mi? Kader. Ama tedbir almak da akıllıktır. Şöyle buyurur sevgili peygamberimiz:
"Tedbir gibi akıllılık yoktur”. "Tedbir, takdiri bozar” denir. Pekiyi bizler gerekli tedbirleri alıyor muyuz her hususta? Yoksa felaket gelince. "Ne yapalım kaderimiz” mi diyoruz?
İstanbul ile ilgili yetkililer durmadan ikaz ediyor, devamlı hatırlatmalar yapıyor. Hatta depreme dayanıklı bina yapma konusunda bu ilimiz öncelikli dendi. Deniyor da, şehremini adı verilen kişiler neden gerekli çalışmayı yapmıyor? Bulundukları şehrin ihtiyaçlarına gereken önemi niçin vermiyor? Hangi şehirde olursa olsun, yetki makamında olanların öncelikle yapması gereken hususlardandır sorumlulukları altındaki yerlere hizmet götürmek. Makam sahipleri, kılı kırk yararcasına, hak yemeden, adaletten ayrılmadan işlerini en güzel şekilde yapması gerekir.
Her insan görevini tam ve mükemmel yaptığı vakit, herkesten dua alır. Gönle girmenin yolu, adaletten, hakka riayetten, devlet malını çarçur etmeden doğru çalışmaktan geçer. İnsan, eliboş, layüs'el değildir. Yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz.
Çok Günahı Var!
Garip gurabanın bizde ahı var,
Hali sormayanın çok günahı var,
İçinde bir boşluk her gün vahı var,
Candan sarmayanın çok günahı var!
Allah'ı anlatıp şuur vermedik
İçtenlikle sevip gönle girmedik
Mana kapısından bakıp görmedik
Öze varmayanın çok günahı var!
Her zaman nefret ettik hep dışladık,
Hiç örnek olmadık sıkça taşladık,
Her an iteledik ve de fişledik,
Gönle girmeyenin çok günahı var!
Kalbe sevgileri aktıramadık,
Kur'an'a saygıyla baktıramadık,
Barış ışığını yaktıramadık,
Şuur vermeyenin çok günahı var!
Samimi olmadık riyaya koştuk,
Kur'an'ı bıraktık batılla coştuk,
Dünya yalanına şaştıkça şaştık,
Hakka ermeyenin çok günahı var!
Deprem!
Bir akşamüstüydü bina titredi,
Her şeyler yıkıldı fena titredi,
Dağ taş yer kükredi sema titredi,
Bin bir dertle gelen bir afet deprem!
Depremde insanı korkular sardı,
Moraller bozuldu umut karardı,
Ölümü hisseden Hakka yakardı,
Canımızı alan felaket deprem!
Kimi evden çıktı yollara aktı,
Kimi gözü yaşlı hüzün bıraktı,
Kimi hükme razı, boynunu yıktı,
Korkuları salan bir afet deprem!
Her an uykudayız yani rüyada,
Garantimiz var mı fani dünyada?
Hep aldanıyoruz malu hülyada,
Kederlerle kalan felaket deprem!
Allah yanımızda gündüz ve gece,
Varlığını hissettirir hece hece,
Kader bu, çözülmeyen bir bilmece,
Yaşayanı bulan bir afet deprem!
LEMAN DERGİSİNE
AH SAMİMİYET!
HICRETİ ANLAYABİLMEK
ATEŞ KES MUAMMASI!
BU KAVGA NEREYE KADAR?
40 YIL, 40 DAVA
BU SAVAŞ, SADECE İRAN VE İSRAİL SAVAŞI MI?
YAŞLANIYOR MUYUZ? YOKSA ZAMAN MI BİTİYOR?
KENDİMİZ OLALIM!
KAFALARDAKİ PUTLAR!