Dindar Gençlik Ve Başörtüsü

Ne sıkıntılar çekildi! Ne badirelerden geçildi! Adeta ülkeyi; “inananlara ölüm kampı” haline getirmişlerdi! Üniversite kampüslerinde başörtülü avı yapıldı! “ikna odaları” ihdas edildi! TBMM’ye başörtüsüyle giren, milletin seçtiği vekile, “burası devlete kafa tutulacak yer değil, bu kadına haddini bildirin…” diyen bir Başbakan gelip geçti bu ülkeden!
Oğlu, kardeşi, eşi, akrabası asker olan insanlar, “yemin merasim”lerinde, gelenler arasında başıörtülü, sakallı olanlar varsa onlara; “başörtünü ya çeneden bağlayacaksın, ya da içeri giremezsin, sakalı olanları içeri almayız!” diyerek, bu ülkenin evladına, askerlik yapan çocuğu olana reva görülen haksızlıklar vardı!
Öyle bir karanlık dönemden, böylesine, özgürlüklerin yaşandığı, huzurun kol gezdiği, kardeşlik rüzgârlarının estiği…YENİ TÜRKİYE, 2023 TÜRKİYE’si çıktı!        
O dönemde; “inanç özgürlüğü ne zaman gelecek? Başıörtülülere yapılan bu muameleler ne vakit son bulacak?” diyen sayısız insanımız vardı! Vardı var olmasına da, daha zemin çamurdu! Daha çok iş vardı yapılacak. “çözüm süreci” devreye girmeliydi. Nitekim, o zamanın Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Baldıran zehiri de olsa içeceğiz” diyerek, çözüm sürecini başlattı! Hamdolsun epey de mesafe alındı bu konuda!
Çok çok önemli olan; “DİNDAR GENÇLİK” mesajı tuttu! Bir zamanlar kapatılan İmam Hatip okulları açıldı! Hem de ne açılma. Her ilde en az beş altı tane İmam Hatip açıldı! Konya il Milli eğitim Müdürü, bir süre önce Konya’da İmam Hatip sayısının 100’ü geçtiğini söylemişti!
Okullara, Kur’an-ı Kerim ve Siyer dersleri konuldu. Çocuklarımız; dinini ve peygamberini en doğru şekilde öğrensin, yanlış yollara sapmasın, insanlara ve ülkesine yararlı olsun diyerek! Dinini, diyanetini, Allah’ını, Peygamberini, Kitabını… iyi öğrenen ve hayatına uygulayanlar; terör olaylarına bulaşmaz, ülkeye ihanet etmez, “devletin malı deniz yemeyen domuz” anlayışıyla hareket etmez, ülkeye hizmeti ibadet kabul eder, rüşvete, iltimasa, harama el sürmez, “emredildiği gibi dosdoğru” olur, “iyiliği emredip, kötülükten sakındırır.”….      
Yalnız bu yapılan işlemlerden bazılarının rahatsız olduğu görülmektedir! Açılan imam hatiplerden, orta öğretimdeki başörtüsü serbestliğine varıncaya kadar, pek çok alanda, hem de halkın önem verdiği ve hassas bir konu olan inanç konusunda bazılarının uykusu kaçıyor! Hatta diyorlar ki; “okullardaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinin zorunluluktan çıkartılması gerekir. Kimseye bir ders dayatılamaz!” diyorlar.
Bunu diyenlerin aklının gerisinde; “İslami hassasiyete yönelik hiçbir şey istemiyoruz” düşüncesi var! Ne zaman Kur’an’a, İslama yönelik bir tavır, düşünce ve fikir… ortaya atılsa hop oturup hop kalkıyorlar! Ama seçim zamanlarında dindarların oyunu alabilmek için; başörtüsü ve Kur’an dağıtma yoluna gidiyorlar! Yani çifte standart uyguluyorlar!
Neden, başörtüsü devreye girince hafakanları kalkıyor? Niçin “dindar gençlik” lafından gocunuyorlar? İnancını uygulamaya çalışanlara, “siyaset yapıyor, siyasal İslam” diyerek, kendilerini sütten çıkmış ak kaşık mı sanıyorlar?
AK PARTİ’yi, dini değerlere önem verdiği için bir kaşık suda boğmaya çalışıyorlar! 12 yıldır iktidarda olmasını çekemiyorlar! Halkın desteğini kıskanıyorlar! Her seçimde oyunu artırarak tekrar işbaşına gelmesinden rahatsızlar! Fakat, “biz neden iktidar olamıyoruz? Neden halk bize yetki vermiyor? Nerede hata yaptık? Siyasetimizdeki kırılma noktası ne?... diye sorgulama durumunda kalmıyorlar!
İktidar mı olmak istiyorsunuz? Halkın değerlerine saygılı olacaksınız, dindar gençlik, dindar insanlar, İslam ve dinden korkmayacaksınız, samimi olacak, inançlı hareket edeceksiniz. “namaz kılmıyorum ama ben de Müslüman’ım” demekle olmaz. “içki içme” anını insanlarla paylaşmakla halka değer verilemez! Şimdi anladınız mı neden halkın size iktidar vermediğini?


Yazarın Diğer Yazıları