Erdoğan Fobi!

2015 seçimleri yaklaşırken yine algı operasyonları, yine saldırı, hakaret, küfür… havada uçuşuyor! Bir yanda bakıyorum, yurt dışı kaynaklı, “made in france” imzalı benim ve bütün Müslümanların sevdiği sevgili peygamberime hakaret içeren karikatür ve resimler yayınlanıyor bir dergide! Aynı hakareti bizim içimizdeki “simonlar” da alıp Türkiye’mde, hem de % 99.9’u Müslüman olan bir ülkede yayınlamaya kalkıyor!
Almanya’da; “Uğur Mumcu ve Nazım Hikmet” anma toplantısında konu tamamen Türkiye’ye, hükümete hakarete getiriliyor! Adam bile demeye dilimin varmadığı bir mahluk; “sabah kalkıyorum Erdoğan, öğle bakıyorum Erdoğan, akşam yine Erdoğan… artık bıktım, görmek istemiyorum bu adamı! Türkiye’de iyi şeyler yapıldı ama ben Erdoğan’ı görmek istemiyorum!” diyerek; Erdoğan’ı bahane edip ülkedeki güzellikleri sabote etmek, terörün bitmesinden, kardeşliğin tesisinden, huzurun gelmesinden rahatsızlığını hakaretlerle anlatıyor! Hatta sözünün bir yerinde diyor ki, “bir iki tek atıyorum yine Erdoğan’ı görüyorum!” diyerek Erdoğan fobisi olduğunu anlatıyor!
Bu da yaşanmış bir başka olay; ihtiyar bir kadıncağız, taksiye biniyor. Taksici durmadan kadıncağızı aynadan dikizliyor. Epey yol alınca; “teyze hangi partiye oy verdin?” diye soruyor. İhtiyar ninemiz; “yavrum Tayyip’ten başkası var mı ki? Elbette ona verdim, baksana Türkiye’yi nasıl da güzelleştirdi!” deyince sanki taksici deliriyor! Hemen taksiyi durduruyor, eline sopasını alıyor, yer misin yemez misin? vura vura kadıncağızı kan içinde bırakıyor! Bununla yetinse iyi, bir de, hem ihtiyara, hem Erdoğan’a, hem Ak Parti’ye, hem de Ak Parti’ye oy veren bütün insanlara hakaret ve küfür ediyor!...
Bir sanatçı; “gelmiş geçmiş Başbakanlar içinde en çok sevdiğim insan Tayyip Erdoğan” dedi diye, adamı sanat camiası neredeyse aforoz edecek! “vay efendim, sen nasıl olur da Erdoğan’la el sıkışır, onunla bir arada olursun?”…
Paneller yapılıyor, açık oturumlar oluyor, televizyonlarda tartışmalar ediliyor. Elbette tartışma yapılacak, tabii ki kimse bir başkasını sevmeye mecbur değil. Gayet normal, insanların, ne Erdoğan’ı, ne Ahmet Davutoğlu’nu, ne de Ak Parti’yi sevmemeleri!
Fikirler mutlaka çeşitli olmalı, herkes değişik tarzda düşünce ortaya koymalı. Bu, toplumda güzellik ve dayanışmayı getirmelidir. Muhakkak; bir bilenin üstünde bir başka bilen vardır. Akıl akıldan üstündür. Ancak, tartışma, değişik fikirlerin olması; hakareti, kavgayı, küfrü, dövüşmeyi…gerektirmez. Sen benim inandığım, sevdiğim, kutsal kabul ettiklerime hakaret edersen ben de sana aynı hakareti yaparım. Senin hakaret etme özgürlüğün kadar benim de sevme özgürlüğüm var!
Baktığımız zaman, hakaret edenlerin neye hakaret ettikleri, niçin sevmedikleri de belli değil. birileri öyle dediği, birileri; “ben bunları sevmiyorum” diye söyledikleri için bu da; “öyleyse ben de sevmiyorum” diye balıklamasına ve sazanvari olayların ve sözlerin üstüne gidiyor!
Erdoğan fobisine tutulanların korkuları sadece Erdoğan mı? Onlar, Türkiye’de; kalkınma olmasın, ülke ayağa kalkmasın, terör durmasın, hukukun üstünlüğü sağlanmasın, kimin eli kimin cebinde belli olmasın, rüşvet, hırsızlık, haksızlık, talan, yolsuzluk, kapkaç, fakirlik…yine eskisi gibi olsun istiyorlar! Yine onlar; İslami hassasiyeti olan bir hükümetten rahatsızlar! Tayyip Erdoğan’a saldırmalarının altında; “nasıl olur da bir İmam Hatipli insan bizi yönetir? İmam Hatiplilerin ülke yönetmesini istemiyoruz!” düşüncesi var! Onlar, rutin olarak; dine saldıran, dini değerlere ilgisiz insanlardır! Müslümanlara şaşı, başı örtülüleri hizmetçi olarak görür, Müslümanların zengin olmasını hazmedemezler! Müslüman Holding ve şirketlerden memnun olmayan, hele Müslümanların Siyaset yapmaları, TBMM’ye girmeleri onların hiç benimsemediği, hiç kabullenmedikleri bir husus! Bir de Başbakan ve Cumhurbaşkanı olacaklar ha! İşte burada onlar halkın seçtiklerine, onların oylarına ipotek koymaya kalkarlar!
Demek ki AK PARTİ ve ekibi doğru yoldalar! Doğru yolda olanı halk iyi tanır. Ülkede iyi şeyler yapılıyorsa, onlara karşı çıkanlar olur! Ne kadar çok iyi şey yapılıyorsa, “istemezzük”çüler yerinde duramaz, uykuları kaçar! Bir yerlerden işaret beklerler! Eğer bulabilirlerse!


Yazarın Diğer Yazıları