HAYATIMIZ NASIL?

 

 

 

Bir Türlü!

 

Komşuluklar öldü, şimdi mezarda,

İnsanlık satılmaz, hiç bir pazarda,

Dostluğu sevgiyi, kitap yazar da,

Sohbete gelecek, yol yok bir türlü!

 

Hal hatır mesajla, sorulur oldu,

Ticaret mesajla görülür oldu,

Ataya mesajla varılır oldu,

Yüzlere gülecek, hal yok bir türlü!

 

Gecenin bir vakti, uykuyu böler,

Sanal âlemlerin zehrine dalar,

Kendini bir anda, gayyada bulur,

Samimi kalacak, el yok bir türlü!

 

Tefekkür etmeyi, kenara attık,

Kelamı unuttuk, battıkça battık,

Dilârâ canları, ucuza sattık,

Huzuru bulacak, dil yok bir türlü!

 

Sırça köşk yıkıldı, inkisar kaldı,

Harabeye dönen, bir hisar kaldı,

Gözyaşları aktı, ah u zar kaldı,

Neşeler salacak, dal yok bir türlü!

 

 

Kitapları iyi okursanız sayfaları arasına sıkışmış; hayata dair sırlar bulursunuz.

Hayatı; şiirlerde, romanlarda, hikayelerde, türkülerde…dahası mı? Dahası; kendi yaşadıklarımız, doğumdan itibaren ölünceye kadar geçirdiğimiz zaman. Ağladıklarımız, güldüklerimiz, sevindiklerimiz, başarılarımız, başarısızlıklarımız, övünmelerimiz, dövünmelerimiz, annemizden, babamızdan, komşumuzdan, akrabamızdan, arkadaş ve dostlarımızdan edindiklerimiz…

  1. kendi gözümüzle gördüğümüz, kendi aklımızla düşündüğümüz, kendi mantığımızla verdiğimiz kararlardır. Elbette teknolojiden yararlanılacak, tabii ki, zamanın gerektirdiği araç ve gereçleri kullanacağız. Ama yerli yerinde kullanmak şart. Bıçakla ekmek kesersen yararlı, adam öldürürsen zararlı. Çağın icabı olan şeyleri de, aklı kullanarak kullanmak, aşırıya kaçmamak gereklidir. Bu yüzden; "”yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz”, "işlerin hayırlı olanı, orta yolda olandır”…ilkelerine uymak, hayatı tatlı kılmaktır.

Hayat; başkasının aklıyla hareket etmemek, aklı kiraya vermemek, "el alem ne der” değil, "Allah ne der” diyebilmektir.

Hayat, sadece yemekten, içmekten, zevk sefa etmekten ibaret değil.

Hayatı; midesinden, cinsel organından ibaret görenler, hayatın kıymetini bilmeyen, hakka isyan bayrağı çekenlerdir.

Hayat; Allah'ın istediği doğrultuda yaşamaktır, bizzat aklı kullanmak, yaratanın verdiği beyni, hak istikamette değerlendirmektir.

Çok Günahı Var!

 

Yaralı her canın bizde ahı var,

Hali sormayanın çok günahı var,

İçinde bir boşluk her gün vahı var,

Ahlak vermeyenin çok günahı var!

 

Allah'ı anlatıp şuur verdik mi?

İçtenlikle sevip gönle girdik mi?

Mana kapısından bakıp gördük mü?

Özden varmayanın çok günahı var!

 

Neden nefret ettik niçin dışladık?

Hiç örnek olmadık her dem haşladık,

Hep nefret ettirdik ve de suçladık,

Kalbe girmeyenin çok günahı var!

 

Vatan millet aşkını tattırmadık,

Kur'an'a saygıyı hiç artırmadık,

Ruha iman ışığı yaktırmadık,

İçten sarmayanın çok günahı var!

 

Her birimizin geçtiği köprü, hepimizin kullandığı ortak alan, kadınımızla, erkeğimizle, genç ve yaşlımızla, Müslümanı ve Müslüman olmayanıyla, Türkiyeli ve dünyamızla içinde olduğumuz, olmazsa olmazlarımızdandır hayat.

"Hayat nedir?” diye sorduğumuz insanların çoğunun cevabı budur. Hayatı sadece, yeme, içme, gezme, yatıp, kalkma, zevk ü sefa etme olarak görenler de var. Yaşam veya hayat denilen zaman süreci, bir başka deyişle; ömürdür.

Doğarız, bebeklik yaşarız, genç oluruz, yaşlanır ve bir gün ölürüz. Hayat, adeta mevsimler gibidir. Mevsimlerden ilkbahar; doğum, gençlik ve yeniden dirilişi, yaz; Olgunluk, dinamizm ve kudreti, Güz; yaşlılık, iş görememe ve piri faniliği, kış; ölümü ve şeb-i arusu temsil eder. (20 ARALIK 2022)

 


Yazarın Diğer Yazıları