HAYVANLARDAKİ İLAHİ MESAJLAR

 

Nasıl ki taşlar, ağaçlar, ay, güneş Resulullah'ı (asm) tanıyorlar, birer mucizesini göstermekle O'nun (asm) peygamberliğini tasdik ediyorlar, öyle de hayvanlar taifesi de Resulullah (asm) ile alakadardır ve mazhar oldukları çeşitli mucizelerle O'nun (asm) davasını tasdik etmişlerdir. Bu konuda sahih kaynaklardan bize ulaşan pek çok mucize vardır. Numune olarak birkaç tanesini burada nakledeceğiz:

 

Mağara Muhafızları

 

Çok farklı ve güvenilir kanallardan bize ulaşan güvercin ve örümcek mucizesidir. Allah Resulü (asm) ile sadık dostu Hazreti Ebu Bekir (ra), hicret yolculuğunda müşriklerin takibinden kurtulmak için sığındıkları mağaranın kapısında iki nöbetçi gibi, iki güvercin gelip beklemeleri ve örümceğin de harika bir tarzda, kalın bir ağla mağara kapısını örtmesidir. Hatta, Kureyş müşriklerinin önde gelenlerinden Übeyy ibni Halef mağarayı görünce arkadaşlarının "Mağaraya girelim.” tekliflerine "Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki, Hazreti Muhammed doğmadan bu ağ yapılmış gibidir. Bu iki güvercin işte orada duruyor. Adam olsa orada dururlar mı?” diye cevap vermiştir.

Uçan böceklerin üzeri polenler, kirleticiler ve hava yoluyla taşınabilecek maddelerle kaplıdır. Havada uçuşan her şey elektrikle yüklüdür. Fizik kurallarına göre, bir maddenin diğer maddeye yapışabilmesi için zıt kutuplar olması gerekmekte, dolayısıyla da polenin böceğin üzerine yapışabilmesi için, birinin artı, diğerinin eksi yüklü olması şarttır.
Bir böceğin örümcek ağına yapışabilmesi için de yine birinin artı, diğerinin eksi yüklü olması gerekir.

Üzeri polenle kaplı bir böceğin ağa yapışmaması demek, böceğin kolaylıkla kaçabilmesi anlamına gelir. İşte tam bu aşamada hiç beklenmedik bir şey gerçekleşir. Örümcek ağı, hem böceğe hem de polene yapışır. İyi ama fizik kurallarına göre imkânsız olan bu durum, nasıl olur da gerçekleşir? Nasıl olur da örümcek ağlarını inceleyince üzeri polen kaplı böceklerle karşılaşabiliriz?

 

Mübarek Güvencinler

 

Yukarıda naklettiğimiz mağara muhafızı güvercin gibi, Mekke'nin Fethi'nde de yine güvercinlerin Allah Resulü'nün (asm) başı üzerinde gölge yaptıklarını, İmam-ı Celîl ibni Veheb naklediyor.

Aynı şekilde sahih kaynaklardan nakledildiği üzere Hazreti Aişe validemiz haber veriyor ki: Güvercin gibi, evcil bir kuş evimizde vardı. Allah Resulü (asm) evde olduğu zaman, hiç hareket etmeden dururdu. Ne zaman Allah Resulü (asm) evden çıksa, o zaman kuş sürekli olarak hareket etmeye başlardı. Demek o kuş, Allah Resulü'nü (asm) dinliyordu, huzurunda temkinle ve sessizce beklerdi.

Güvercinlerin eğitildiğinde çok başarılı oldukları ve algılarının yüksek olduğu daha önce yapılan laboratuvar çalışmalarında bilinen bir gerçektir. Fakat yeni bilimsel bulgular güvercinlerin eğitilmeden sokakta gördüğü yüzleri ayırt edebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermiştir.

Yerleşim bölgelerinde yaşayan güvercinlerin insanları yüzlerinden ayırt edebildikleri tespit edilmiştir.

Akla ve şuura sahip olan insanların bazen benzer insanları karıştırmasına rağmen güvercinlerin sadece bir defa karşılaştıkları birini aylar sonra yine bir araya geldiklerinde hemen fark edip tanıyabilmeleri gerçekten çok büyük bir mucizedir.

 

Baltimur Kuşları ve Çiçekler

 

Gözümü nereye çevirsek, yüceler yücesi bir yaratıcının varlığını gösteren eşi bulunmaz kanun ve nizamlarını görmekte, üstün yaratılış örneklerine şahit olmaktayız.

Güneşli bir günde, ağaçlı bir yolda yürü ve çiçeklerin yapısındaki eşsiz güzelliği düşün bir an için. Kuşların sesine kulak ver. Ağaçların garip yaratılışlarına dik gözlerini. Yığınlarca böcekleri kendine çeken ve böylece yeni bir aşılanmayı ve ertesi yıl çok mahsul almayı sağlayan o çiçeklerdeki eşsiz tat, kendiliğinden meydana gelmiş olabilir mi? Çok küçük aşılayıcı tozların, bir çiçeğin dişi organına düşmesi veya yumurtacığına girmesi, böylece aşılanma işleminin tamamlanıp, tohumun meydana gelmesi tesadüf olabilir mi?

Bizim farkına varmadığımız bir kudret elinin, her şeyi düzenleyip bir nizama soktuğunu ve henüz başlangıcında bulunduğumuz bir yolun kanunlarını tanzim ettiğini kabul etmek ve Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak zorundayız.

Bir kuş, yalnız alışık olduğu için bizim onun sesine hayran olduğumuz ve cenabı Hakk'ın, onun ötmesini istediği için ötmüş olsun.

Yeryüzünde her gün sayısız kuşlar öter. Sayısız medhü senalar yapar yaratıcılarına. Ama bizim kulaklarımız duyamaz onları. Yeryüzünde Allah'ın sayısız lütufları ve ihsanları var, kullarının üzerinde ama insanoğlunun kapalı gözlerini açıp, onları görmesi lazım.

Baltimur kuşunun yuvasını kim yapıyor? Kim öğretmiş bu kuşa, o üstün yuva yapma sanatını? Neden benziyor bu tür kuşların yaptığı yuvaların hepsi birbirine? İçgüdü mü? Belki "evet” diyeceksiniz. Evet demekle eksik cevap vermiş oluruz.

Pekiyi içgüdü nedir? Bazıları buna; "canlıların öğrenme yoluyla değil de, doğuştan edindikleri bilgiler” Diyecektir. Halbuki buna; "Allah'ın, canlı varlıklara verdiği kuvvet” demek daha doğru değil mi?

Cenabı Allah, bu varlıkları belli kanunlara göre yarattığını ve bizim, bu kanunların mahiyetini henüz tamamen öğrenememiş olduğumuzu kabul etsek, daha iyi olmaz mı?

İnsanoğlu, yüzünü nereye çevirirse çevirsin, yığınlarca cevaplandıramayacağı sorularla karşılaşır. Bunlara cevap vermek için sayısız tahminler yapar, hayaller kurar. Evrenle ilgili ne kadar sorunun cevabını bulmuştur insanoğlu? Fakat ne yazıktır ki insanın bilgisinin artmasıyla, ilahi bilgisi de artmamış, aksine insan, evrenin sırlarından birini yakaladığını hissettikçe, bu yakaladığı bilgi kırıntısı, onun Allah'ın varlığıyla ilgili düşüncesini zayıflatmış ve böyle ihtiyacın gerekliğini azaltmıştır. Halbuki insanlık için bu bulunan gerçekler, görünen evrenin ötesinde her şeyi yöneten bir Allah'ın varlığını kabul etmenin açık delili olması gerekirdi. (SEVGİ DEMETLERİ/ Kazım Öztürk ) (23 EYLÜL 2023)

 


Yazarın Diğer Yazıları