TOP YEKÛN TASARRUF
Hardal Tanesi
DİL KÜLTÜR İLİŞKİSİ
ULU CAMİİ
TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE KONYA KİTABI
Psikolojik Manipülasyon Nedir?
SEN YOLA ÇIK YOL SANA GÖRÜNÜR-2
Milletimiz adil ve güçlü devleti sever II
KUL HAKKI
IRAK ZİYARETİ NASIL OKUNMALIDIR
Şiir
Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
Yaz lastiği zamanı geldi
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
Toplum, sorumluluğunu bilen insanların omuzunda yükselir. Hiç bir başarı emeksiz değildir. İnsan, yaratılış itibariyle; başkalarıyla iş birliğine girmek, el ele vermek ve yardımlaşmak… durumundadır. Dünyanın hiç bir yerinde tek başına bir insanın, bütün işleri yapma imkânı yoktur. Herkesin kendine has yeteneği mevcut. Bu yetenekleri ortaya çıkarmak, yeteneklerden yararlanmak zorundayız.
Bir kimse dağ başında tek başına kalsa, orada hayatını sürdürmeye yönelse başaramaz. Mutlaka; tıraş olması, karnını doyurması, elbise giymesi, kitap okuması, sohbet etmesi… gerekir. Bu yüzden denir ki; "tek başına "ahlaklıyım” demek mantık dışıdır. Ahlakın ortaya çıkması için, başkalarına ulaşması şarttır. Mesela; güzel konuşmak, tatlı dil kullanmak, affedici olmak… bunları biz kendi içimizde bırakamayız. Mutlaka başkalarına yansıması icap eder.
Bir insan; "Müslümanım” diyorsa, diğer insanlarla diyaloga girmesi, başkalarıyla el ele vermesi, yardımlaşması gerekir. Kur'an'da; "insan başı boş bırakılacağını mı sanır?” denir. Yine yüce kitabımızda, iman ile iyi davranış birlikte zikredilir. Salt olarak iman bir anlam ifade etmez.
Sevgili peygamberimiz, toplu halde (cemaatle) kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan daha değerli olduğunu belirtir. Allah'ımız, hepimize sorumluluk vermiştir. Sorumluluğunu bilmeyenlerde sorun vardır. Ruhlar yaratılır yaratılmaz (Elest bezminde), sorumluluk duygusunu içimize yerleştirmiştir.
Kurânî anlayışta; asalaklık, başkasının sırtından geçinme, elini taşın altına sokmama, her şeyi karşıdan bekleme… anlayışı yoktur. Böyle yapanlara değer vermez. Hepimiz; "dünya- toplum” denilen bir gemideyiz. Bu gemide herkesin ayrı ayrı görevleri var. eğer görevler tam yapılmazsa, gemi yol alamaz. Diyelim ki geminin alt katındaki yolcuların suya ihtiyacı olsa, tedbirsiz olup, su getirmemiş olsalar, geminin üst katındaki yolculardan su isteseler. Üst kattakiler de; "siz suya daha yakınsınız, denizden alın” deseler. Onlar da gemiyi delip, su almaya kalksalar… bu durumda sadece alt kattakiler mi boğulur? Yoksa üst kattakilder de suda helak olur mu? Üst kattkailer belki biraz geç boğulur, ama boğulur.
Hepimiz; "benim bu gemide ne gibi görevim var? Bunu gereği gibi kullanayım, görevimde aksama yapmayayım” mantığıyla davranış sergilemelidir. "Ağzına geleni söyleyen, aklına gelmediğini duyar”, "Diyeceğin varsa, duyacağın da var” denir.
O halde başkalarına küfretme yerine, bir mum da biz yakmalı, etrafı aydınlatmalıyız.
Bu Gemi Batmasın!
Bu gemi; yıllardır yüzüyor,
Derin denizlerde, okyanuslarda,
Fırtınalarda, boralarda,
Bu gemi, Nuh'un gemisi,
Bu gemi; Vatan gemisi,
Bu gemi, millet gemisi,
Atalarımın bize vergisi....
Şehit kanıdır boyası,
Ay yıldız arması..
Geminin katları çok,
Her katta değişik insanlar,
Rengi başka, şivesi başka,
Fikri başka, düşüncesi başka...
Geminin omurgası;
Din, millet, iman, bayrak, ezan...
Bunlar iksir, lazım her an...
Geminin ilkesi; dostluk, birlik,
Huzur, kardeşlik...
Bin huzur gemisine,
Sür ileriye, gitsin uzaklara,
Açılsın açık denizlere, okyanuslara....
TOP YEKÛN TASARRUF
SELÇUKYA OKULLARDA
HASAN UKDEM’İ GÖZYAŞIYLA DİNLEDİM
NEDEN KAYBEDİYORUZ?
TEMİZ TOPLUM, İNSANCA YAŞAMAKLA MÜMKÜN
SÜNNETULLAH’TAN BİR GÖRÜNTÜ; BAHAR
ACI HAYATLAR
YARIN BAYRAM!
DÜNYANIN EN KISA VE HÜZÜNLÜ CUMA HUTBESİ
RAMAZAN İKLİMİ BİR ÖMRE BEDEL