DOLAR
41,46
EURO
48,66
STERLİN
56,07
GRAM
4.977,34
ÇEYREK
8.190,01
YARIM ALTIN
16.343,02
CUMHURİYET ALTINI
32.527,56

HEPİMİZİN SORUMLULUĞU VAR!

 

 

 

Hayat dediğimiz şey; yaşanan, çekilen sıkıntılar, mutlu eden sevinçler, ömrümüze ömür katan, mesrur eden güzellikler bütünüdür. Hayat, biteviye düz bir yol değil. Hep mutlu olmak, hep kederde kalmak mümkün değil. Hayat, zıddıyla kaim.

Sık sık karşılaştığımız bir olay. Bazıları camilerde yatıp kalkıyor. Caminin içinde ve dışında yatan insanları görüyoruz. Sanırsınız ki burası bir yatakhane. Bayağı irkiliyoruz. Bu konudan cami görevlileri de mağdur. Aslında güvenlik sorunu oluşturma durumları yok. Ama olmayacak diye bir şey de diyemeyiz.   

Esasında cemaat olarak bizlerin böyle durumda sessiz kalmamamız, insanların sorunlarına eğilmemiz, dertlerine çare bulmak için çaba sarf etmemiz gerekir. Cemaat şuuru böyle bir şey. Namazı bitirip, çekip gitmek, kimse ile irtibata geçmemek, halin nedir diye sormamak, insanların ahvaline bîgane kalmak, üç maymunları oynamak ne islamî yönden, ne vicdanî yönden, ne de insanî yönden doğru bir iş değil.

Hangi birimiz soruyoruz; "neyin var? Halin nice? Aç mısın, açık mı? Kimsin? Nerelisin? Ne iş yaparsın?...” bu insanlardan hepimiz sorumluyuz. Kendine Müslümanlık ve ilgisiz Müslüman olamaz.

Eğer bir yerde aç varsa, sıkıntıda olanlar mevcutsa, sokak çocuğu dediğimiz canlar cirit atıyorsa… "Hepiniz topluca Allah'ın ipine sarılın, parçalanıp ayrılmayın” ilkesine uyulmuyor demektir. Rabbimiz sık sık uyarıyor; "Niçin yapmadığınızı söylersiniz?”, "Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın”..diyerek.

Necip Fazıl'ın şu güzel ve evrensel sözünü hiç unutmam. Şöyle der:

"Namaz, camiden çıktıktan sonra, Hac, Kabe'den döndükten sonra başlar” der.

 

Şayet evimizde sıcak yemek yiyor da, bir kaşık çorbaya muhtaç olanları görmüyorsak, yatacak yerleri olmayıp da cami köşelerinde yatanlar yüreğimizi kanatmıyorsa imanımızı sorguşamamız gerekir.            

Bu dünya gelip geçici! Bir gün olup öleceğiz! Buna imanımız tam! Ama ilgisiz olan bizler, mezarda nasıl yatacağız? Oradaki dehşetli durumu aklımıza getirmiyor muyuz?

Para, güç, makam...bizi kurtaracak mı sanıyoruz? Merhametsizliğin acısını mutlaka ama mutlaka çekeriz!

Yazılanlar, söylenenler, hatırlatmalar hala uyandırmıyor mu? Ne zaman kendimize geleceğiz?

 

Kul Himmet üstadım gelse otursa,

Hakkın kelamını dile getirse,

Dünya malını kayda geçirse,

Karun kadar malın olsa ne fayda?

 

Vallahi ve billahi bu halimizle Rabbimize hesap veremeyiz.

 

 

 

 

 

       Çok Günahı Var!

 

Garip gurabanın bizde ahı var,

Hali sormayanın çok günahı var,

İçinde bir boşluk her gün vahı var,

Candan sarmayanın çok günahı var!

 

Allah'ı anlatıp şuur vermedik

İçtenlikle sevip gönle girmedik

Mana kapısından bakıp görmedik

Öze varmayanın çok günahı var!

 

Her zaman nefret ettik hep dışladık,

Hiç örnek olmadık sıkça taşladık,

Her an iteledik ve de fişledik,

Gönle girmeyenin çok günahı var!

 

Kalbe sevgileri aktıramadık,

Kur'an'a saygıyla baktıramadık,

Barış ışığını yaktıramadık,

Şuur vermeyenin çok günahı var!

 

Samimi olmadık riyaya koştuk,

Kur'an'ı bıraktık batılla coştuk,

Dünya yalanına şaştıkça şaştık,

Hakka ermeyenin çok günahı var!

 

 

Ensar Olamadık!

 

Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?

Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.

Elleri değil de, ruhlar birleşti,

Biz hala bir Ensar, olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeş”, der Kur'an'ımız,

"En güzelini ser”, der Furkan'ımız,

"Helal olanı ver”, der Rahman'ımız,

Biz hala Kur'an'la, dolamadık ki!

 

Mümini döveriz, dine söveriz,

Batıla; "gel, gel” der, Hakkı kovarız,

Hakikate bakmaz, yalan severiz,

Samimi Müslüman, kalamadık ki!

 

İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,

Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,

Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,

Hakikati asla, bulamadık ki!

 

Nebiyi dinledik, ashabı da hep,

Tâbiyi dinledik, ahbabı da hep,

Veliyi belledik, erbabı da hep,

Hiç birisinden ders, alamadık ki!


Yazarın Diğer Yazıları