HER ŞEYDE REFORM ŞART!

Çeşitli zamanlarda reformlar yapılmış, ülkenin ve vatandaşların daha müreffeh yaşamaları sağlanmıştır.

Zamanın şartlarına, ihtiyaca ve halkın isteklerine göre, yenilik yapılması, yasalar çıkartılması kaçınılmazdır. Eski, iş görmeyen, hantal, kambur niteliğindeki yasaların değişmesi zorunludur.

Örnek verecek olursak; eskiden ulaşım; develer, katırlar, eşekler, filler, at arabaları ve bisikletlerle… yapılırdı. Bugün, daha seri, daha çok zamandan kazandıran ve modern araçlar var. uçakla; Konya'dan İstanbul'a 1 saatte gidiliyor.

Eskiden; Kara trenler vardı. Yüksek olduğu için inilip binilmesi çok zordu. Hele engellilerin binmesi mümkün değildi. Hele gideceğiniz yere, mesela İstanbul'a 10 saatten önce varamazdınız. Karanlık ve sağlıksız bir yapıya sahiptiler! Tabii, o zamanın şartları onu gerektiriyordu belki, ama bu gün? Evet bu gün artık onları kullanamazsınız. Bugün YHT (Yüksek Hızlı Tren) devreye girdi. Konforlu, aydınlık, rahat, engellilerin de yararlanabileceği yapıda!

Şehir içi toplu taşımada atlı tramvaylar kullanılırdı eskiden. Hem mesafesi kısa, hem de yavaş giderdi. Atlar yorulunca dinlenmek zorunda kalırlardı. Sonra otobüse dönüldü. Şimdi her yönüyle modern, rahat, konforlu ve uzun mesafelere kadar gidebiliyor ve aynı zamanda da zamandan kazandırıyor!

Kimse; "arkadaş, ben bu yeni araçlara binmem, yenilikten nasiplenmem, eskiden olduğu gibi yine develerle, katırlarla, bisikletle, faytonla, kara trenle, atlı tramvayla… yolculuk ederim” diyor mu? Diyebiliyor mu?

Hayat, ister istemez bazı şeylerin değişmesini zorunlu kılıyor. Değiştirirken; özümüzü kaybetmeden, bizi biz yapan, değerlerimizi ayaklar altına almadan, benliğimizi kaybetmeden yolumuza devam etmek mecburiyetindeyiz.

Yani yeniliklerimizi; yerli olarak, kendimizden olarak, yerli malını tercih etmek gerektir. Dışardan alınan, yabancıdan gelen ve taklit edilen şeyler, bize değer katamaz. Aksine değerlerimizi alt üst eder ve bozar!

Reform çalışmaları her alanda olmalı; Dilimizde, kültürümüzde, Milli Eğitimde, Hukukta, sanayide, ticarette, imalatta…

  1. bizi tanıtan, bizi anlatan, bizi gösteren, dışarıdan gelenlerin; "Burası Türkiye, Osmanlı'nın ve Selçuklu'nun şehirleri, tam anlamıyla Anadolu…İslam'ın temsilcisi olan insanların mekanı” diyebildikleri yerlere ve görsellere ihtiyacımız var. camilerimiz, türbelerimiz, hankahlarımız, hanlarımız, kervansaraylarımız, bedestenlerimiz, arastalarımız, çarşı ve pazarlarımız, yollarımız, evlerimiz, kalelerimiz… tamamen bizi yansıtmalı.

Özellikle ve öncelikle Milli Eğitim'de yapılacak reform önemli. Zira her şeyin temeli Eğitimden geçer. Milli şuur, Ahlak, karakter, dini anlayış… eğitimle elde edilir. Dünle bugünü anlamak, idrak etmek, Eğitim sayesinde olur. O bakımdan en önemli ve birinci görevimiz; Eğitimi revize etmek olmalıdır. Hamdolsun epey mesafe kat edildi- Okullara Kur'an, Siyer dersleri konması, Halk Eğitimlerinde; Osmanlıca, Arapça, Kur'an Kursları… açılması- ama yeterli değil. Öyle bir Eğitim Sistemi olmalı ki, hiç bir hükümetle değişmemeli, hükümetlerin değil, Devletin Milli Eğitim politikası ikame edilmelidir.

 

 

Samimiyet!

 

Tertemiz bembeyaz tortusuz hayat,

Dostların geçtiği yol samimiyet,

Amasız fakatsız korkusuz hayat,

Yıkmayan dökmeyen yel samimiyet!

 

Alnı açık gezer dümdüz saflarda,

Hiç hilafı olmaz asla laflarda,

Her zaman her vakit gözü aflarda,

İnsanca uzanan el samimiyet!

 

Göründüğü gibi gezer dolaşır,

Gönüller fetheder cana ulaşır,

Muhabbetlerle her yana ulaşır,

Sevgiyle sarılan kol samimiyet!

 

Kafanın içinde art niyet yoktur,

Aslından süzülen berraklık çoktur,

İçilen süt gibi bembeyaz aktır,

Riyaları silen sel samimiyet!

 

Kalpleri fetheyle Yunus misali,

Ahlakta irfanda Yusuf emsali,

Canlara canlar kat Leyla timsali,

Düpedüz dosdoğru kal samimiyet!

 

Elinle dilinle kimseyi kırma,

Şefkat kanadı ger bîgane durma,

Günahı setreyle yüzüne vurma,

Elif gibi dimdik ol samimiyet!

Yazarın Diğer Yazıları