HER YERDE O VAR!

Her yerde "O” var demek, O'nun olmayacağı, olamayacağı bir yerin, bir mekânın, bir zamanın söz konusu olmaması demektir.

Şu ayetlere göz attığımız zaman, Allah'ın her yerde, her şeyde var olduğunu açık ve net olarak görürüz. Görmekle kalmaz O'na teşekkür eder, kulluğumuzu gösteririz.

"De ki, "sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yeteneği üzerinde kim mutlak hakimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkartıyor? İşleri kim yürütüyor? "Allah” diyecekler. De ki; "O halde, Allah'a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?”

"İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Hak'tan sonra sadece sapıklık vardır. O halde, nasıl oluyor da Hak'tan döndürülüyorsunuz?”[1]

Yüce yaratıcının, insanlara pek çok lütfu mevcut. Bunlar arasında; hayatını devam ettirmesini sağlayan nimetlerin önemi yukarıdaki ayette belirtiliyor. İnsanlar ve diğer canlılar; yağmur, güneş ışığı ve ısısı olmadan varlıklarını sürdürebilir mi? Bütün bunları veren kudret sahibi Allah'tır. Eğer Allah, insana gerekli olan donanımı sağlamasaydı, bu nimetlerin bir anlamı olur muydu?

"Peygamberleri; "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için, imana çağırıyor. Onlar; "siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık delil getirin” dediler.”[2]

varlığını, birliğini ispatlayacak bu kadar aklî delil varken, insanların bu hususta şüpheye düşmeleri ne kadar anlamsızdır. Allah sevgisinden mahrum olan, imandan mahrumdur. Dolayısyla inkâr etmiş olur. İnkârcılar da, Allah'ın, insanla iletişim kurup, vahiy göndereceğine inanmadıkları için peygamberlerin bu çağrısına kulak vermemişler, onlardan insanüstü delil getirmelerini istemişlerdir. Sanki insanüstü delil (mucize) getirince inanacaklarmış gibi.

"Göklerde ve yerde kim varsa hep O'nundur. O'nun katındakiler, ne O'na ibadetten çekinir ve büyüklenir, ne de yorgunluk ve bıkkınlık duyarlar.”[3]

"İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hala inanmayacaklar mı?”

"O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri yörüngede yüzmektedir.”[4]

"Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (Meniden), sonra alakadan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir mudgadan yarattık ki size kudretimizi apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (Akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) içinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hale gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.”[5]

İnkârcılar, Allah'ın; kudreti ve dünya hayatından sonra yeni bir hayatın başlayacağı konusunda tartışmaya girmiş, zihinleri bulandırmaya, akıllarda şüphe oluşturmaya çalışmışlardır. Ama onların şeytani hileleri tutmamış, Rabbimiz, aklen, mantıken ve ilmen meseleyi açıklamıştır. Bu gerçekler ortadayken, hala Allah'a inanmamak, bu konuda tereddüde düşmek bilmem nasıl izah edilir?
 

[1] YUNUS/31-32

[2] İBRAHİM/10

[3] ENBİYA/19

[4] ENBİYA/30-33

[5] HAC/5


Yazarın Diğer Yazıları