Hiddet Ve Asabiyette Ölü Gibi Olmak

  Mevlana; “Hiddet ve Asabiyette Ölü gibi ol” der. Bu, herkesin bildiği; “yedi öğüt” içinde mütalaa edilir.

  Hz. Peygamberimiz; “Ölmeden önce ölünüz” şeklinde bir hayat ilkesi koyar ortaya. Ayrıca; “Öfkeliyken karar vermeyiniz”, “eğer ayakta öfkelenmişseniz oturunuz. Otururken öfkelenmişseniz ayağa kalkınız…”Buyurarak mutlaka pozisyon değiştirmemiz gerektiğini anlatır.

  İnsanın olduğu yerde olumsuzluklar vardır. Olacaktır da! Önemli olan, olumsuzlukları zararsız, kırmadan dökmeden, insanları incitmeden, halk tabiriyle fincancı katırlarını ürkütmeden çözmektir. Atalarımız, “dilin kemiği yok” derler. Öyledir. Ağzımıza geleni söylersek, aklımıza gelmeyeni duyarız. Her zaman; aklımız, hissimizin önünde yer almalıdır. Sevgili peygamberimiz, “kahraman, rakibini minderde yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesine hâkim olandır” buyurur. Aslında peygamberimizin, daha doğrusu bütün peygamberlerin sözleri hayat ilkesidir. Onlar, topluma yön verir. Peygamberler, toplumun önderi ve manevi dinamikleridir.

  Öfke, asabiyet, kin, düşmanlık, nefret, kavga, savaş, terör… kimse tarafından sevilmeyen, kabul edilemeyen olumsuzluklardır. Bakınız Suriye’deki olaylara! Ülkemizin yıllardır başını ağrıtan, her birimizi kahreden teröre! Bunlar, insanların psikolojisini bozmakta ve toplumda huzursuzluk hasıl etmektedir.

“Hiddet ve asabiyette ölü gibi olmak” deyince “ölü gibi olmak” nasıl olacak? Diri gibi olmak dururken, neden ölü gibi olacağız? Bu söz; “ölmeden önce ölünüz” sözünün bir başka açıdan ayrıntısıdır.

  Dünya sevgi üzerinde durur. En büyük sevgi Allah’tadır. O’nun sevgisi, bir insanın öz annesinin sevgisinden fazladır.

  Sevgi; insanlar arası iletişimin, karşılıklı anlaşmanın, dostluğun, saygının, barışın anahtarıdır. Aileleri birbirine bağlayan sevgi unsurudur. İnsan, sevgiye koşar, nefretten kaçar. Allah’ımız Kur’anda Hz. Musa’ya; “Ey Musa! Firavun’a tatlı söz söyle, belki imana gelir” diyerek, yakınlaşmanın, barışı sağlamanın en önemli yolunu göstermiştir.

  Bugün dünyada; kin, kan, savaş, terör, gözyaşı varsa altında sevgisizlik yatmaktadır. Sevgi, cennete götüren bir unsurdur. Sevgiyi çağrıştıran anahtar da; selamdır. Mevlana bu hususta şunları söyler;

  “Sevgi; acıları tatlıya çeker, tatlılaştırır. Çünkü sevgilerin aslı, doğru yola götürmedir. Kahır ise, tatlıyı acılığa çekmektedir. Acı, tatlı ile bir arada bulunur, bağdaşır mı? “

  “Acı, tatlı; bu gözle görünmez. Basiret ehli, onları, akıbet penceresinden görmeyi bilir. Akıbeti gören göz, doğruyu görebilir. Âhiri (Sonu) gören göze ise, gururdan, körlükten ibarettir.”

  “Nice tatlılar vardır ki, şeker gibidir fakat o şeker içinde zehir gizlidir. Aklı en üstün, anlayışı en keskin olan, kokudan anlar. Öbürü ise ancak dudağına, dişine değince fark eder.”

  “Sevgi; düşünce ve manadan ibaret olsaydı, senin oruç ve namazının zahiri suretleri de kalmaz, yok olurdu.”

  “Ey ulu kişi! Zahiri iyilikler, gizli sevgilere şahittir. Şahidin de bazen doğrucu, bazen yalancı olur. Sarhoş, bazen şaraptan olur, bazen de ayrandan. Ayran içen de kendini sarhoş gösterebilir. Gürültü eder, sarhoş görünür. O riyakar da, kendisini sevgi sarhoşu sansınlar diye oruçlu görünür, namaz kılar.”

  “Sevgi gönülde şulelendikçe büyür, nihayet sevgi sahibi, eserden kurtulur. Sevgisini bildirmeye ihtiyaç yoktur. Çünkü sevgi, nurunu bütün kâinata yaymıştır.”

  “Sevgiden acılıklar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın kesilir, sevgiden tortulu, bulanık sular, arı duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur.”

  “Bu sevgi de bilgi neticesidir. Saçma sapan şeylere kapılan kişi, nasıl olur da böyle bir tahta oturur ki?Noksan bilgi nerden aşkı doğuracak? Noksan bilgi de bir aşk doğurur ama o aşk, cansız şeylerdir.”

  “Noksan bilgi sahibi, cansız bir şeyde dilediği şeyin rengini görünce adeta bir ıslıktan sevgilinin sesini duymuş gibi olur. “

  “Allah’tan uzak düşen her kötü kişinin kâfirliği, Firavunluğu, umumiyetle akıl noksanından ileri gelmiştir. (KAZIM ÖZTÜRK, Mevlana’nın Tefekkür Dünyası, Tebeşir (Çizgi Kitabevi) Yayınları)


Yazarın Diğer Yazıları