Hoş Geldin, Kıymetli Misafirim!

Evimize bir misafir gelse, elimizdekini, avucumuzdakini veririz. En değerli şeyleri ikram etmekten haz alırız. Misafir gelmeden önce evimizi bir güzel temizler, onun rahat etmesi için her türlü çabayı sarf ederiz. Geldiği zaman da, üzmemek, kırmamak ve bizden hoşnut olması için çareler ararız. Evimizde kaldığı sürece hiçbir hata, kusur işlememeye gayret ederiz. Misafiri ağırlamak bizim kültürümüzün bir parçasıdır. Kendimiz yemeyiz, misafire yediririz. Bir yıllık yoldan kıymetli bir misafir geldi evlerimize, gönüllerimize. Geleceği haberini daha önceden haber almış ve kendimizi ona göre, onun rahat etmesi yolunda hazırlamıştık. İlk gelme haberini, Regaip durağında aldık. Denildi ki; "iki ay sonra evinize çok kıymetli bir misafir gelecek. Ta uzaklardan, bir yıllık yolu tepip geliyor, yola çıktı.” aradan bir süre geçince haberci tekrar hatırlatıyor; "hani Regaip durağındayken bir misafir gelmek üzere olduğunu haber vermiştim ya, yolunu iyice yaklaştırdı, onu karşılamaya hazır mısınız? Yakında Berat durağında mola verecek. On beş gün sonra evlerimizi şereflendirecek. Aman mahcup etmeyelim, üzmeyelim, kırmayalım, mahzun bırakmayalım.” Berat durağında haber ileten misafirimiz bugün geldi. Müjdeler getirdi. Eli dolu dolu. Üç tane büyük hediye paketi var elinde; "Rahmet hediye paketi”, "Mağfiret hediye paketi”, "Günahlardan arınma hediye paketi”. Önce Rahmet hediye paketini açacak; on gün o paketten yararlanmamızı sağlayacak. İkinci on gün rahmet hediye paketi açılacak. Üçüncü on gün de günahlardan arınma paketini açıp elindeki paketleri bitirecek. Onar gün arayla bu paketleri açıyor ki, bizlere misafire gereken önemi verip vermediğimiz ortaya çıksın. Eğer bu paketi iyi kullanmazsak, diğer paketlerin açılıp, açılmamasının bir önemi kalmıyor. Şayet üç paketi de yerli yerince kullanır, hakkını verir ve içindeki hediyelere hak kazanırsak, sonunda misafir bize veda ederken daha büyük iki hediye paketi sunacak; "Kadir hediye paketi” ve "Bayram hediye paketi”! Bu hediye paketleri şimdiden hayırlı olsun. Hediyelere layık olarak, misafirimize gereken ihtimamı göstermeye çaba sarf edelim. Misafirimizi kırmayalım. Kırmamayalım ki bir daha geleceğinde o değerli konuğumuzu yüzümüzün akıyla karşılayalım.             Ramazan Kızgın çölde yalınayak yürüyorum, Serap mı, göl mü, hayaller görüyorum, Ateşte yandım, eridim, kül oldum, Oruçla kendime geldim, kul oldum. Dudaklarım kurudu, susuzluktan, Oruç, tut sen beni, duygusuzluktan, Bana kuvvet ver, tüm uykusuzluktan. Ramazan; yasakları imsaktır, Göze, kulağa, haram yasaktır. Ramazan; cennete açılan kapı, Nefsini tanımak, dinamik yapı! Ramazan Hürmetine Kuruyan dudaklara, yanan ciğerlere, Güneşten şerha şerha olmuş yüreklere, "bir su yok mu” diyen dileklere, can suyu lütfet ramazan hürmetine. Sabrımız kalmadı, merhamet bitti, Özümüz eridi, destekler gitti, Ahlak erozyona uğradı beyni felç etti, Olumsuzluktan kurtar ramazan hürmetine. Soframız tekli, işimiz tekli, Düşüncemiz karanlık, fikrimiz bentli, Ellerimiz kalkmıyor hepsi kenetli, İstikrar nasip et ramazan hürmetine. Gönlümüzdeki günah kirini, Sırtımızdaki vebal yükünü, Aşamadığımız engel bükünü, Aşmayı lütfeyle ramazan hürmetine.

Yazarın Diğer Yazıları