İmralı Görüşmeleri (2)

“İmralı görüşmeleri” de desek, “terörü bitirme” meselesi de desek; konu çok hassas ve önemlidir. Öyle sanıldığı kadar, akşamdan sabaha olacak şey değildir. Eğer öyle olsaydı, şimdiye kadar çözülmesi gerekirdi. Bu uğurda ne canlar gitti, ne insanlarımız heba oldu! Gerçek anlamda ve köklü çözüm getirmeyi isteyen, “bir daha kan akmasın, fidan gibi yiğitler toprağa düşmesin” diye kefenlerini yanlarına alarak can siperane gayret edenlerin sayısı az değil.
Konuya; Oslo görüşmeleri, Oslo mutabakatı, İmralı’da teröre taviz, APO serbest kalacak, bu gidiş ülkenin bölünmesi demek, artık Türklük, milliyetçilik bitti… şeklinde yaklaşanlar var! Bir bütünlük içinde ele alınırsa, böyle olmadığı açıkça görülür. Ülkede terörün bitmesiyle ilgili olarak olaylara at gözlüğüyle bakamayız, bakmamalıyız.


Bir süre önce; “dağa çıkan çocuklara ağlamayan insan değildir” diyen Diyarbakır Emniyet Müdürünün içindeki sızıyı kavrayamayan, dağa zorla kaçırılmış, ailesinden, anne ve babasından koparılmış gençlerin sönen istikballerine yanmamak mümkün mü?
Farz edelim ki senin, benim veya herhangi birimizin; o yörelerde dükkanımız olsa, tezgahımız bulunsa, teröristler gelip; “bugün kepenkleri açmayacaksın, örgüte her ay şu kadar para vereceksin…”dese ne yaparız? Çocuğumuzu elimizden almak için her türlü tehdit, her türlü korkutma ve de cana kıymaları uygulasalar yapacak bir şeyimiz olabilir mi? Böyle bir durumda onlara boyun eğenlere; “şerefsiz, teröre yardım ediyor, öldürün, bu da terörist” diyebilir misiniz? Diyebilir miyiz? Demeli miyiz? Bu insanların da; bu vatanda, bu ülkede yaşadığı sürece başları ağrımadan, huzur içinde ömür geçirmeleri hakları değil mi? sakın ha; “Kazım hoca teröre destek veriyor, teröristlerin yaptıklarını haklı göstermeye çalışıyor, öldürülen teröristlere acıyor…” gibi bir çıkarımda bulunmayın. Tabii k; “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir /tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” diyen Ziya Paşa’nın sözlerine uygun şekilde hareket etmek zorunludur. Kimse, evine giren hırsıza, “aman ne iyi yaptın da evime girip hırsızlık yaptın! İyi ki varsın!” diyebilir mi? Terörist ile teröre zorla katılanları bir tutmamak gerekir.  Öğretmen, doktor, öğretim görevlisi, polis, jandarma, vali, kaymakam veya herhangi bir kamu görevlisi, canla başla görevini sürdürürken, teröristlerin belasına uğramış olsa, mesela dağa kaçırılsa, teröre katılması sağlanmış olsa… olsa, olsa, olsa…ne yaparsınız? Ne yaparız?
Bir bölgeyi hükümleri altına alsalar- mesela bir il’i, ilçeyi, beldeyi, köyü… buradaki pisliği gidermek için topyekun orayı imha mı edersiniz? Halkını tamamen uçaklarla yerle bir mi edersiniz? Yoksa meselenin köküne inerek çare mi üretirsiniz? Eğer çare olacaksa terörü yönetenlerle görüşmeler mi yaparsınız? Sivrisineklerle mücadele etmek yerine bataklığı kurutmak en iyi çaredir.


İşte yapılan budur. Bu hususta ülkenin değişik kesimlerinden, kanaat önderleri ve yetkililerin görüşleri de bu istikamette; Fethullah Gülen: Fethullah Gülen, İmralı'da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri değerlendirirken şunları söyledi. "Sulh hayırdır, hayır sulhtadır". "Milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmama kaydıyla, o mefkureye saygı devam ettiği müddetçe -bence- el de öpülebilir, etek de öpülebilir."
PKK liderlerinden Murat Karayılan: Murat Karayılan Abdullah Öcalan'la anlaşmanın yetmeyeceğini; kendileriyle de müzakere edilmesi gerektiğini açıklamıştır.
4 Ekim 2011 tarihinde Bingöl karayolunda güvenlik güçleriyle girilen çatışmada öldürülen PKK terör örgütü mensubu 'Hasan Engin' kod adlı 1988 doğumlu Müslüm Göçer'in, Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi'ne bağlı Ömerli Köyü'nde yaşayan ağabeyi Mustafa Göçer, Türkiye'deki barış süreciyle ilgili net açıklamada bulundu: Kanın durmasını istemeyen kansızdır, kanından şüphe ederim… dedi.


islami kanaat önderleri bir araya gelerek kürt sorunu ve imralı görüşmeleri hakkında görüşlerini deklare ettiler. toplantıya katılan abdurahman dilipak, ırkçı, şoven, ulusalcı davranışlardan vazgeçilmesi ve suçumuzu kabul etmemiz gerektiği ifadelerini kullandı.
sivil dayanışma platformu'nun organizasyonuyla istanbul'da bir araya gelen sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri, kürt sorunu ve imralı görüşmelerini masaya yatırdı. kanaat önderleri, "barış, islam temelleri üzerinde kurulmalıdır. bu şekilde kalıcı barış sağlanmış olur." görüşünde birleşti.
Çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Kafamıza göre takılamayız. Hele hele hamasi nutuklarla sonuca varmamız mümkün değildir. Yıllardır neden; “terörün durmadığı” konusunu çok iyi tahlil edip, ameliyat masasına yatırmamız artık kaçınılmazdır.
 Eğer bu konu çözülmezse, yarınlarımız karanlıklar içinde kalacak, üzerinde yaşadığımız, bir tarih ve kültür mirasımız olan güzel vatanımız elimizden alınacaktır! Bu, kimin vatansever, kimin değil olduğunun bir çeşit test’i olacaktır.


Yazarın Diğer Yazıları