İnsanlar Aç İken Ramazanın Tadı Olur mu?

İslam dininin çok güzel uygulamaları var! Kur’an, Müslümanlara; adil, insani, vicdani hükümler emrediyor! Terörün önlenmesinde, dostlukların pekişmesinde, el birliği içinde hareket etmede, şehirlerin ve ülkelerin cennet gibi olmasında… en etkili yöntem; yardımlaşmadır!
Bugün dünyanın her tarafında Müslümanlar; kan, gözyaşı, terör, savaş, sömürü, yokluk, yoksulluk, fakirlik, pislik ve geri kalmışlık…içindedir! İslam’ın, imanın yarısı olarak kabul ettiği temizliğe riayet edilmiyor! Bunun yanında bakıyoruz batılılar, temizlik konusunda herkese parmak ısırtacak derecede! “Bu işte bir yanlışlık var!” diyorsunuz. Temizlikten kastım, maddi temizliktir.
Ziya Paşa şöyle der;
“Gezdim Frenkistan’ı kâşaneler gördüm,
Dolaştım mülkü İslam’ı viraneler gördüm!”
Mehmet Âkif Ersoy, Avrupa’ya seyahat eder. Dönüşünde;
-üstad, anlat bakalım intibalarını, neler gördün, nasıl buldun Avrupa’yı?” diye sorarlar.
Âkif şu cevabı verir;
-“onların dini bizim işimiz gibi. Bizim işimiz onların dini gibi”.
Suriye’de savaş, katliam başladığı günden bu yana Suriye halkı, memleketini terke mecbur kalmış! Türkiye’ye gelenlerin sayısında her geçen gün artış var! Sağ olsun devletimiz ilgileniyor, gerekli yardım ve desteği veriyor! Halkımız, bu insanların yanında! Fakat şu bir gerçek ki; bu insanlar, kendi yurtlarında zengin idiler, malları, paraları vardı! Muhannete muhtaç olmayacak kadar kazanç içindeydiler! Ülkelerini terk edince muhtaç duruma düştüler! “elden gelen öğün olmaz o da vaktinde gelmez” şeklinde bir özdeyişimiz var.
Suriye’den sonra katliam sırası Irak’a geldi! IŞİD isimli terör örgütü, önüne gelen insanı katlediyor! “Allahu ekber” diyerek insan kesiyor! Allah adını kullanıyor! İslamı alet ediyor! Irak zulmünden kaçan insanlar da Türkiye’ye sığınıyor! Başka ülkelerin kılı kıpırdamıyor! Hele “İslam ülkesi” adıyla maruf bir çok ülke adeta ölü gibi! Dünyayı sadece beş devlet mi yönetiyor? Beş devlet mi yönetmeli? BM; beş devletin iki dudağının arasından çıkacak söze göre hareket ediyor! Pekiyi İİT’ye ne oldu? O, ne iş yapar? Arap Birliği teşkilatının görevi ne?    
Dün bir hayır kuruluşuna uğradım. Hayır kuruluşunun önü ana baba günü! Kimi görseler, “sadaka” diye yanına geliyor, ardından gidiyorlar! Diğer kuruluşlardan; giyecek, yiyecek ve diğer yardımları aldıkları için bu hayır kurumu yalnızca ekmek veriyormuş! Devlet de her ay 200  T.L. parasal yardım yapıyormuş! Bizim insanımız böylelerini mağdur, boynu bükük bırakmaz ve bırakmıyor! Mesele bu değil. Asıl mesele; bu insanları bu hale kim ve neden getirdi? Bunların da adam gibi yaşamaya hakları yok muydu? Bunlar da; bizim gibi çocuklarına, ailelerine insanca yaşama hakkı sunmaya hakları yok mu? İnsanca çalışmak, alınterleriyle, emek vererek iş yapıp rızıklarını temin etmek hakları değil miydi?
Bir Irak’lıyı dinledim. Altı tane çocuğu varmış. Beş yüz lira kira veriyormuş. Annesi ve babası Irak’ta kalmış. Irak’tayken çok güzel işi varmış. Mesleği kaynakçı. Adamcağız, yardım için gelmiş!
İstismar edenler de vardır fakat her birimiz, her insanımız şu mübarek razaman ayında; her insana kol kanat germek, zekat ve fitrelerini, sadakalarını, yardımlarını bu insanlara ulaştırmak, adak, sadaka kurbanı, şükür kurbanlarını bu misafirlerle paylaşmak, iftar sofralarımızda bunlara da yer açmak, yaralarını sarmak… mecburiyetindedir.
        Adı, milliyeti, cinsiyeti, ırkı, ülkesi, dini, mezhebi… ne olursa olsun eğer insanlığa el uzatılmazsa korkarım ki dünyayı büyük bir kaos beklemektedir! Zira ağlayanın malı, güleni ondurmaz! Mağdur insanlara el uzatmayanlar bir gün, el uzatılacak duruma gelir!


Yazarın Diğer Yazıları