İnsanlığın Kurtuluşu

İnsanlığın kurtuluş reçetelerinden birkaç tanesini sunacağım siz değerli okurlarıma. Kur’an, baştanbaşa kurtuluş reçetesi, onun tebliğcisi, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), dünya çapında bir lider, insanlığa örnek bir değerdir! Kutlu doğum haftalarında değil, her zaman O’nu anmaya, anlatmaya, hayatımızı, hayatı gibi kılmaya muhtacız!
 “Asra yemin olsun ki insan zarardadır. Ancak, iman eden, Salih amel işleyen, Hakk’ı ve sabrı tavsiye edenler hariç”,
“Niçin yapmadığınızı söylersiniz?”,   
“Nitekim kendi aranızdan, size ayetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.” (Bakara/151)
“Andolsun, Allah, müminlere kendi içlerinden; onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.”( Âl-i İmran/ 164)
“(Ey Muhammed!) şüphesiz biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.” (Fetih/8)
“O halde, yalanlayanlara boyun eğme. Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba, bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye; “mal ve oğulları vardır” diye sakın boyun eğme!”(Kalem/10-11-12-13-14)
“Allah nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar; fakat allah, kafirler istemeseler de nurunu tamamlayacaktır.” (Saff/9)
“Allah’a ve resulüne düşmanlık edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır…”( Mücadele/5)
“Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de yasak ettiyse ondan vazgeçin…”(Haşr/7)
Sakın Terk-i Edepten!
Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-i hüdâdır bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafâdır bu.
Habîb-i kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazîlette
Tefevvuk-kerde-i arş-ı cenâb-ı kibriyâdır bu.
Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâil
Amâdan açdı mevcûdât dü çeşmin, tûtiyâdır bu.
Felekde mâh-ı nev bâb’üs-selâmın sineçâkidir,
Bunun kandili cevzâ matla-i nûr-i ziyâdır bu.
Mürâ’ât-ı edeb şartıyle gir Nâbî bu dergâha
Metâf-ı kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu”
Mânâsı:
 Edebi terk etmekten sakın; Burası Allâhü Teâlâ’nın Habibi’nin yeridir.
Burası Allâhü Teâlâ’nın nazar ettiği, Mustafâ (s.a.v.)’nın makamıdır.
Habîb-i Kibriyâ’nın yeridir ki; Fazilette üstünlük bakımından Allâhü Teâlâ’nın arşının üstündedir.
Bu mübarek toprağın parlaklığından yokluk karanlıkları sona erdi.
Yaratılmışlar iki gözünü körlükten açtı,
Zira burası kör gözlere şifa veren bir sürme gibidir.
Gökyüzündeki hilal onun kapısının yüreği yaralı âşığıdır.
O gökyüzündeki hilâle ışığının nurundan veren kandildir.
Ey Nâbî! Bu dergâha edebin şartlarına riayet ederek gir.
Zira burası meleklerin etrafında pervane olduğu ve peygamberlerin hürmetle öptüğü tavaf yeridir.”


Yazarın Diğer Yazıları