İstiklal Mücadelemiz

Her taraftan Türkiye’ye saldırının olduğu, “hasta adam” dedikleri Osmanlı torunlarının ayağa kalkışından rahatsız olan batı ve haçlılara karşı topyekun  “istiklal mücadelesi” veriyoruz! 
İstiklal savaşında merhum Âkif, “istiklal marşı” ile bize moral veriyor, bizi diri tutmaya çalışıyor. O günden bu güne; tazeliğini, güncelliğini, canlılığını hiç yitirmeyen marşı bir kez daha hatırlamamız gerekir diye düşünüyorum. Hatta hiç unutmamamız, hatırımızdan çıkarmamamız şarttır. 
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O, benimdir, o, benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben, ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
 
Âsım'ın Nesli
Dimdik ayakta, Âkif'in düşündüğü "Âsım'ın nesli",
Ezelden, ebede kadar susmayacak Hakkın ilahi sesi!
"Anadolu mektebi" gençlere şuur veriyor,
Her bir gencimiz bizlere gurur veriyor!
"Âsım'ın nesli" bir sembol, dünden yarına,
Adım adım, dalga dalga yayılıyor her yana!
 
Her gün hicrette, her gün fetihte ve her gün savaştayız. Günahtan sevaba yöneliş: Hicret, 
beden kalesindeki nefsi alt edip, ele geçirmek: Fetih, nefisle mücadele: Savaştır. Bu yönüyle; "savaşsızlık" mümkün değil. Kur'an anlayışındaki; "cihat" budur. O zaman, her insan cihat yapmak, hicret etmek ve fetihte bulunmak zorundadır. İnsanın değeri böyle anlaşılır. Adam olmak bunlarla mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları