KONYA’MIZ İKİ KIYMETLİ İLİM ADAMINI KAYBETTİ!

"Âlimin ölümü, âlemin ölümüdür”

 

  1. Zira iki değerli ilim adamını kaybettik! Elbette Takdiri ilahi, tabii ki Allah'tan gelene razıyız. Ama insan; sevdiği, ilminden, irfanından, sohbetinden, yol gösterici tavrından, teşkilatçılıklarından, öğüt verici özelliklerinden dolayı bu kıymetlerin ölümü üzüyor.

Konya'nın manevi mimarlarından merhum Hacıveyiszade Mustafa Kurucu Hoca Efendinin torunlarından Prof. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşçı, vefat etti.

1964 yılında Konya'da dünyaya gelen Küçükaşçı, ilk, orta ve lise eğitimini yine Konya'da tamamladıktan sonra 1990 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu.

Küçükaşçı, 1990'da doktorluk unvanını aldıktan sonra 2002'de de Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Orta Çağ Tarihi Anabilim Dalı'na yardımcı doçent olarak atandı.

2007'de Orta Çağ doçenti olan Küçükaşçı, 2010-2013 yıllarında MÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevini üstlendi ve 2013'te profesör oldu. 2015-2019 arasında Topkapı Sarayı Müze Başkanlığı görevini de yürüten Küçükaşçı, uluslararası "Hazineler ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Lale Geleneği" başlıklı Japonya'da düzenlenen sergiye başkanlık etti.

Bir dönem İstanbul Türbeler Müzesi Müdürü olarak görev yapan Prof. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşçı, 2016-2019 yıları arasında Topkapı Sarayı Müzesi Başkanlığı vazifesini yapmıştır.

Konya'da 1939 yılında dünyaya gelen Mustafa Uzunpostalcı, 1951'de Konya İmam Hatip Okuluna başlayıncaya kadar bazı hocalardan Kur'an-ı Kerim dersleri aldı.

Uzunpostalcı, 1958'de Konya İmam Hatip Okulundan mezun olduktan sonra İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde öğrenim gördü. Hukuk ve İslam Hukuku 1-2 kitaplarının yanı sıra Ebu Hanife'nin hayatını anlatan bir kitap kaleme alan Uzunpostalcı, yüksek İslam enstitülerinin ilahiyat fakültelerine dönüşmesinin ardından akademik çalışmalarını tamamlayarak doktor, doçent ve profesör unvanlarını aldı.

Uzunpostalcı, 1993-1996 yılları arasında Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı, 2006'da emekliye ayrıldı. Mustafa Uzunpostalcı, fikri ve ilmi çalışmalarının yanı sıra konferans, seminer, panel ve eğitim programları verdi.

Dernekçilik, vakıfçılık yönü de var hocamın. 1958'de İmam Hatip Okulundan mezun olduğunda arkadaşlarıyla birlikte "Türkiye imam-Hatip Okulları Mezunları Cemiyeti" isimli bir dernek kurdu. Bu dernek aynı zamanda "İslam'ın ilk Emri OKU" diye bir dergi çıkarmaya başladı. İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde okurken, o yıllarda çıkan ve Ahmet Said Matbaası'nda basılan sayıların matbaadaki takibi ve tashihinin yapılması işlerini de yürüttü. 1978'e kadar Oku Mecmuası devam etti. Aylık idi ve 212 sayı çıktı. Sanıyorum, alanında Türkiye'nin en uzun ömürlü dergilerinden birisi idi.

 

Şu anki Selçuk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi binasını yaptıran "İmam Hatip Okulu Yüksek İslam Enstitüsü Talebe Yurtları Tesis ve Yaşatma Derneği'nin Yönetim Kurulunda da bulundu. Bugünkü İlahiyat Fakültesinin tedrisatının devam ettiği binayı bu dernek yaptırdı. Bu dernek aynı zamanda "İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu'na üye bir dernek idi. 1966'da "Manevi Değerleri Koruma ve ilim Yayma Cemiyeti'nin kuruluşunda da bulundu.

1972'de Türk Anadolu Vakfı kuruldu. Cemiyet adı altındaki bazı dernekler kendilerini feshederek maddi varlıklarıyla birlikte vakfa intikal ettiler. 1983'te Konya'ya geldikten sonra 18 yıl bu vakfın başkanlığını yaptı.

 

İSAM dergisinde hocam şu ifadeleri kullanır; 1939 Konya doğumluyum. Ailem hem annem, hem de babam tarafından Konyalıdır. Dedelerimin kabir taşlarına baktığım zaman oldukça ileri sayılabilecek yıllara uzanan bir zamanı içine alacak kadar eskimiş olduklarını görebiliyorum. Bu bakımdan, eğer ailemiz bir başka yerden geldiyse, nereden geldiğini bilemeyecek kadar derine giden bir Konyalılık söz konusu. Annem "Hallaç Memiş"ler sülalesinden olduğu için soyadı "Pamuk" idi; babarn da "Postalcı Uzunlar" sülalesindendi; bu sebeple ailem soyadı kanunu çıkınca "Uzunpostalcı" soyadını almış. Değerlendirecek olursak "uzun", postalın sıfatı değil, postalcının sıfatıdır. Babam kunduracılık mesleğinde yetişmiş kundura malzemesi de satan bir esnaftı. Dedelerimin her ikisi de mestçi idiler.

Rabbim rahmet eylesin, mekanları âlî olsun. Ruhları için bir Fatiha üç İhlas okuyalım.

 

Yiğitler Tanıdım!

 

Tarihte nicesi gelip geçtiler,

Allah'a yol bulan yiğit tanıdım,

Zalimi kurşunla delip geçtiler,

Hak rızası alan yiğit tanıdım!

 

Oku mazisini düşün dünleri,

Dostça kucaklayın yıkın kinleri

Unutulmasın hiç büyük ünleri,

Kula aşkla gülen yiğit tanıdım!

 

İslam anlayışı birer Ensar'dır,

Gönüller sultanı ehil unsurdur,

Yıkılmayan kale çelikten surdur,

Meşk tadını bilen yiğit tanıdım!

 

Durmuyorlar asla veren el için,

Rahat etmiyorlar varan yol için,

Merhamet timsali saran kol için,

Gözyaşını silen yiğit tanıdım!

 

Terörü öldürür Hak aşkı için,

İnsanı güldürür ak aşkı için,

Sevgiyle doldurur halk aşkı için,

Sevgilerle dolan yiğit tanıdım!

 

 

 

 

Mevsimler dört iklim dolaşırlar hep,

Can pervanelerle buluşurlar hep,

Tüm kalplere girer anlaşırlar hep,

Cana şifa olan yiğit tanıdım!

Yazarın Diğer Yazıları