Kudüs, İsrail’in Başkenti Olamaz -1-

Kudüs bir peygamberler şehri olduğundan tarih boyunca sürekli ilgi odağı olmuştur. Vahiy kültüründen neş'et eden birçok medeniyetin beşiği bu şehirdir.

Tarihi kayıtlara göre Kudüs, Kenaniler'in bir kolu olan Yebusiler tarafından kurulmuştur. Bu kayıtlardan Kudüs'ün kuruluşunun M. Ö. 4000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Coğrafi konumu dolayısıyla birçok kez saldırıya ve işgale maruz kalmıştır.

M. Ö. 1900 yılına doğru Hz. İbrahim (a.s.) Kudüs'ü ziyaret etmiştir. İsrail oğulları olarak bilinen yahudiler de Hz. İbrahim (a.s.)'ın oğlu İshak (a.s.)'dan olan torunu Yakub (a.s.)'ın soyundan gelmektedirler. Kudüs'ü M. Ö. 11. yüzyılda Hz. Davud (a.s.)'ın ordusu ele geçirdi ve Davud (a.s.) burayı krallığının başkenti yaptı. Ondan sonra şehre oğlu Süleyman (a.s.) hükmetti. Onun döneminde Mescidi Aksa inşa edildi. Hz. Süleyman (a.s.)'dan sonra krallığı İsrail ve Yehuda diye iki ayrı krallığa bölündü ve Kudüs (Jerusalem) Yehuda krallığının başkenti oldu. Bu krallık M. Ö. 586'da Babil kralı Buhtunnasr tarafından yıkılarak başkenti Kudüs yerle bir edildi. Şehirde yaşayan yahudiler de Babil'e sürüldüler.

M. Ö. 538'de şehir Perslerin eline geçti ve Persler Yahudilerin yeniden buraya dönmelerine, eski mabedlerini ve şehir surlarını inşa etmelerine izin verdiler. M. Ö. 332 yılında şehri Makedonya kralı İskender ele geçirdi. M. Ö. 64 yılında da Roma imparatorluğunun hakimiyetine geçti. Bu sıralarda Kudüs'te peygamber Zekeriyya (a.s.) yaşıyordu. Onun yaşlılık döneminde dünyaya gelen oğlu Yahya (a.s.) da peygamber olarak görevlendirildi. Zekeriyya (a.s.)'ın baldızının kızı olan Hz. Meryem'in oğlu Hz. İsa (a.s.) da M. Ö. 4 yılında Kudüs yakınındaki Beytilahm'da dünyaya gelmiştir. (Miladi takvime göre "0" tarihi Hz. İsa'nın doğum yılı olarak kabul edilmiş ve buna binaen Miladdan (Doğumdan) Önce - Miladdan Sonra kaydı konulmuştur. Ancak gerçekte Hz. İsa'nın doğum yılı miladi takvimde "0" olarak kabul edilen tarihten 4 yıl önce gerçekleşmiştir.)

Perslerin Kudüs'ü ele geçirmelerinden sonra yeniden bu şehre dönmelerine fırsat verilen Yahudiler M. Ö. 138'de bir ayaklanma başlattılar. Bu ayaklanma da M. Ö. 135 yılında Bizans komutanı Hadrien tarafından bastırıldı ve şehir ikinci bir yıkıma uğratıldı. Hadrien şehri daha sonra yeniden inşa etti ve Elya Kapitolino adını verdi. Yahudiler M. Ö. 66 yılında Bizans kralı Titus'a karşı yeni bir ayaklanma başlattılar. Bu ayaklanma dört ay sürdü ve ayaklanmanın bastırılmasından sonra Titus, şehri Yahudilerden tamamen arındırdı.

M. S. 614'te Kudüs, Persler (İranlılar) tarafından ele geçirildi. 627 yılında Bizanslılar şehri Perslerden geri aldılar.

Kudüs, 638 yılında Hz. Ömer (r.a.) tarafından Bizanslıların elinden alınarak İslam devletinin topraklarına dahil edildi. Hz. Ömer (r.a.) Kudüs'ün anahtarlarını aldığında şehrin halkına, tam bir din hürriyeti ve güven içinde yaşayacaklarına dair yazılı eman vermiştir. Bu tarihten sonra Kudüs, haçlı işgaline kadar sürekli İslam devletlerinin hakimiyetinde kaldı. Kudüs ve civarı 1097 yılında kalabalık haçlı orduları tarafından işgal edildi ve bu işgal 1186'da Salahaddin Eyyubi'nin bu toprakları yeniden İslam hakimiyetine kazandırmasına kadar devam etti. Bundan sonra sadece 1243'te Mısır hükümdarı İsa'nın, kardeşinin oğluna karşı kendisine yardım etmesine karşılık bu şehri Bizans hükümdarına hediye etmesi üzerine kısa bir süre işgal altında kaldı. Ancak çok geçmeden Müslümanlar Necmeddin el-Eyyubi'nin komutasında şehri geri aldılar. Kudüs, 1291'de Memlükler'in hakimiyetine geçti ve bu hakimiyet 1517'de Filistin toprakları Osmanlı devletinin eline geçinceye kadar devam etti. Osmanlı hakimiyeti 1918'e kadar sürdü. Haçlı seferleri sonunda gerçekleştirilen işgalden sonra ikinci büyük işgal 1918'de İngilizlerin Filistin topraklarına girmesiyle başladı. İngilizlerin bu topraklara girmekteki maksatları bölgede Yahudilerin bir devlet kurmalarına imkan sağlamaktı. Nitekim zamanın İngiliz dışişleri bakanı Arthur Belfour tarafından 1917'de yayınlanan ve "Belfur deklarasyonu" olarak tarihe geçen belgede bu husus dile getirilmiştir. Söz konusu deklarasyonda şöyle deniliyordu: "Haşmetli İngiliz kraliyet hükümeti, Filistin'de yahudi halkı için milli bir devlet kurulmasını memnuniyetle karşılıyor. Bu gayeye ulaşmayı kolaylaştırmak için en değerli mesailerini harcayacaktır. Şurası açıkça bilinmelidir ki, haşmetli kral, Filistin'de bulunan Yahudiler dışındaki milletlerin dini ve medeni haklarına zarar verecek veya Yahudilerin başka herhangi bir ülkede elde ettikleri haklarını ve siyasi nüfuzlarını zedeleyecek hiçbir şey yapmayacaktır."

Filistin topraklarının işgaliyle Yahudilerin buralara yerleştirilmesinin amaçlandığı 1916 tarihli Sykes - Picot Anlaşması'nda da dile getirilmişti. İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Sykes-Picot Anlaşması'nda Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurdurulması için bu topraklara Yahudilerin yerleştirilmesi karara bağlanmıştı. (DEVAM EDECEK)


Yazarın Diğer Yazıları