12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
Tekstil patronları her şeyi devletten beklemek yerine biraz özeleştiri yapmalı
Konyaspor için avantajlı fikstür
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
İMANIN İBADETE, İBADETİN DE İMANA ETKİSİ
DOĞUM VE ÖLÜM ARASINDA...
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
“Bedr’in Arslanları” kadar şanlı idiniz!!!
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İKİ DEYİM
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
İnsan, Allah’ın takdir ettiği; “irade-i cüziye” ile çok şey yapacak güce sahiptir! Bu, şu anlama gelir; dünyevi işlerde Allah’ın yasaklarını çiğnememek, İlahi yasalara aykırı tutum ve davranış sergilememek şartıyla her şeyi yapabilirsin demektir.
“Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” hatırlatması, aynı zamanda bir uyarıdır. Kur’anın; trafik işaret levhaları kabilinden olan ikaz ve uyarıları, bizim, doğru dürüst ve adam gibi bir hayat sürmemize vesiledir! Onun için Kur’an hayat kitabıdır. Bu yüzden Kur’an, ölülere indirilmemiştir. Bu sebepten dolayı Kur’an, mezarlıkta okunmak için indirilmemiştir!
Bize hayat iksiri olan, yolumuzu aydınlatan ve doğru iş yapmamıza sebep teşkil eden birkaç örnek;
“Borçlandığınız zaman yazın, bir de şahit tutun”. Bu ilkeyi her birimiz uyguladığımızda, hiç kimse, mağdur olmaz, hak yenmez, arkadaşlıklar ve dostluklar sıfırlanmaz! “peygamber pazarlığı” diyerek, hiç yazmadan, kayıt altına almadan, şahit ortaya koymadan alışverişin neresi Kur’anî? Neresi İslamî? “bana güvenmiyor musun? Baksana, sana yemin ediyorum, söz veriyorum…” gibi ifadeler, havada kalıyor, suya yazı yazmaya benziyor. İnsanlar ölümlüdür. Kur’an, işi garantiye almamızı istiyor! Hangi iş olursa olsun, ne yaparsak yapalım, borçlanma varsa yazılmalıdır.
Yıllarca önce bir işveren, iş ortaklığı yapmak için bir arkadaşına teklif götürüyor. Teklifi alan insan, bahçeli evini sermaye olarak ortaya koyuyor! İşverene olan güvenden dolayı yazmıyorlar, kayıt altına almıyorlar! Aradan yıllar geçiyor. İşverenin oğlu, ortakla tartışıyor, kavga ediyor, onları dükkândan kovuyor! Zamanında ortaklığı ve ortaya konan sermayeyi yazmadıkları için hiçbir hak iddia edemiyorlar! Yani hakları gasp ediliyor! Güvendikleri işveren, oğlundan yana tavır koyuyor! Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ortaklık yapılan; ister kardeş, ister evlat, isterse eş olsun… mutlaka yazılmalı ve Kur’anî ilke işletilmelidir. Kur’anî ilke, insanî ilkedir.
“Niçin Yapmadığınızı söylersiniz? Bir şey hakkında söz veririz, herhangi bir konuda vaade bulunuruz…en çok yalan da bu hususta devreye girer! Allah, insana yapamayacağı yük yüklememiştir. Bizim başımıza da vuran yok. Eğer söz vermişsek-ki söz vermek, bir çeşit emanettir- insanın değeri ve ayarı, verdiği sözü tutup tutmamakla belli olur. O bakımdan siyasilerin hesabı çetindir.
Sevgili peygamberimiz; “münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz ve emanete ihanet eder.” Diyerek, bizleri uyarmakta, ağzımızdan çıkan sözlerin mutlaka yerine getirilmesini istemektedir.
Bu, en çok işverenle, yanlarında çalıştırdıkları işçiler arasında olmaktadır! İşçi; ekmek parası kazanmak, aile nafakasını temin etmek için çalışmak zorundadır. Dolayısıyla sigortalı olmak da en tabii hakkıdır. Bu, aynı zamanda insanî ve islamî bir görevdir. İşe alırken; “sgk+yemek+servis.. vaadlerini verip, işe girdikten sonra asgari ücretin altında ve SGK yapmamak, çok kısa çalıştırıp, tazminat ödememek için çeşitli ayak oyunları oynamak da, “emanete ihanettir!” zira yanımızda çalışanlar bize birer emanettir. Sevgili peygamberimiz; “yanınızda çalıştırdıklarınıza; yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları kendi çocuklarınız gibi görün…” hatırlatmasını neden unutalım? Veya niçin unutuyoruz?
Bu olumsuzluklar, sadece işçi-işveren arasında cereyan etmiyor! Herkesi, her kesimi, her insanı ilgilendiriyor! “empati” kurmazsak, hayatımız zehir olur. Kendimizi başkalarının yerine koymazsak, insanî ilişkilerimizi düzene sokamayız. O vakit, küslükler, kavgalar, düşmanlıklar, kindarlıklar, kırgınlıklar, sılayı rahimlerin kesilmesi… olasıdır!
Bugün; bayramların tadı neden kaçtı? Neden birbirimize ters bakıyoruz? Niçin; “pire için yorgan yakıyoruz?” sanıyorsunuz; Kur’an ilkelerini hayatımızdan çıkardığımız, Kur’anı öldürdüğümüz için!...
12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
SÖZÜN BİTTİĞİ YERLER
OLAYLARDAN DERS ÇIKARMAK
GAZZE, DÜNYAYA BARIŞI ÖĞRETECEK!
HEP YALAN SÖYLEDİLER
SUMUD, UMUT OLDU!
MAHALLEMİZİN ÇOCUĞU; “MAHALLE MEKTEBİ DERGİSİ”
GÜNDEMİMİZ GAZZE
YAŞADIKÇA
HAYDİ AKLIMIZI TERLETELİM