KÜRTLER DE SİLAHLARIN SUSMASINI İSTİYOR!

Doğu ve güney doğu anadolu’daki kanaat önderleri; “bu kan dursun, terör bitsin!” diye feryad ediyor! Bir kanaat önderi; “benim gelinimin birisi; Arap, birisi; laz, birisi; Çerkes, birisi, Türk. Ben de Kürtüm” diyerek meseleyi gayet veciz şekilde dile getirdi.


Fransa'da öldürülen terör örgütü PKK üyesi 3 kadın için Diyarbakır'da düzenlenen cenaze töreninde korkulan olmadı. Bu, Kürtlerin böylesine bir sansasyonu istemediği, halkın kışkırtılmasından haz almadığının işaretidir.   


Kemal Burkay, "Kürt halkı olgunlukla o töreni başlattı ve bitirdi. Hükümetin, aydınların ve bizim de kaygılarımız vardı. 'Acaba birileri çıkıp bu kitle hareketini provoke eder mi?' Olmadı, düşünenler varsa bile başaramadılar. Demek ki Kürt halkı -BDP de bunun içinde- ve hareketi olgunlaşıyor, barış istiyor. Bu çok önemlidir." dedi.


Partisinin Çukurova Park Otel'de düzenlediği 'Kürt Sorunu ve Demokrasi' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Burkay, hükümetin Kürt sorununun çözümü için başlattığı yeni girişimin 'başarı şansının' olduğunu kaydetti. AK Parti hükümetinin silahların susmasını istediğini ifade eden Burkay, daha önceki iktidarların buna yanaşmadığını savundu. 1999'da terör örgütü PKK'nın elebaşısı Öcalan'ın İmralı'ya konulduktan sonra 'silahların tümden susmasını önerdiğini' belirten Burkay, "Ama o zamanki hükümet ve güvenlik güçleri buna yanaşmadı. Şimdi hükümet bunu istiyor. Son bir iki sene edindiğimiz izlenime göre -henüz kamuoyuna yeterince açıklanmış olmasa bile- Öcalan, buna destek veriyor. Öcalan'ın PKK'nın üzerinde önemli bir etkisi var. Kürdü ve Türkü ile halk istiyor.

Silahların susması için önemli bir kamuoyu desteği söz konusu. Bu nedenle bu aşamada silahların susturulması ve tümden bırakılması için şartların düne göre çok daha elverişli olduğu kanısındayım. İçerde ve dışarıda silahların susmasını istemeyen, çatışmaların devamında fayda gören kesimler var. Bunlar da geçmişte olduğu gibi bu süreci provoke etmek için ellerinden geleni yapacaklar. Buna karşı uyanık olmak ve çabalarını engellemek lazım." dedi.


"Bazıları 'silahlar olmazsa kim bizi ciddiye alır' diye düşünüyor. Hatta bugüne kadarki kazanımları silahlı mücadelenin ürünü olarak gösteriyor. Siyasi mücadeledeki hayatım 50 yılı buldu. Şunu gördüm: 1960'lı, 70'lı yıllarda barışçı şekilde hızla gelişen bir hareketin içindeydik. Kürt hareketi o dönemde barışçı yöntemlerle taleplerini dile getiriyordu. Sistem bundan ürktü, hep önlemeye çalıştı. Görüşlerimizi söyleyip, yazdığımız dönemde gözaltına alındık, tutuklandık, baskılar gördük. 12 Mart, 12 Eylül darbesi yaşandı. Bu darbelerin amacı gelişen sol hareketi ve canlanan Kürt hareketini önlemek, ezmekti. 12 Eylül'de sistem 'sağın ve solun' içine sızarak, birbirine düşürdü. Amacı barışçıl şekilde gelişen kitle hareketini ezmekti. Toplum olarak çok büyük acılar çektik. Sadece Kürtler değil, Türkler de çok büyük zararlar gördü. Şiddet şiddeti getirdi. Şiddetin acılarını halen yaşıyoruz. Bugün bu durumdan kurtulmaya çalışıyoruz."


Turgut Özal'ın 1993'de "Kürt sorunun şiddetle çözülmeyeceğini" gören liderlerden birisi olduğunu anlatan Burkay, o dönemde bu sürecin de sabote edildiğini bildirdi. 33 askerin şehit edilmesi, Özal'ın şüpheli ölümü ve asker-sivil çatışmaların durmasından yana olanların hayatlarını kaybettiğini ifade eden Burkay, "Bütün bunlar birbirini izledi ve o dönem de maalesef kaybedildi. 2000'li yıllarda AK Parti hükümeti Kürt açılımını başlattı. Silahların susması için belli çabalara girdi. Şu anda bu çabalardan birini daha yaşıyoruz. Yeni bir girişim söz konusu. Yıllarca izlenen yanlış politikalar yüzünden bu ülke barış yüzü görmedi. Türkiye'de demokrasi kurulamadı. Şimdi öyle bir noktaya yaklaştık ki Kürtler ve Türkler olarak artık, büyük çoğunluk, şiddetle bu sorunun çözülmeyeceğini fark etti. Yeni yol ve yöntemlere yönelmeliyiz. Silahlar susturulmalı. Bunu başardığımız zaman diyalog ortamı rahatlayacak. Sorunu barışçı yollarla çözmenin kanalları daha da açılacak. Bunun güvencesi halkın kendisidir." şeklinde konuştu. Evet bu sözler üzerine çok düşünmeli ve ister Burkay olsun, isterse bir başka insan olsun artık bu ülkede; “Kürt sorunu” diye bilinen bir sorun olmamalı! Aslında Kürt sounu yok, asıl olarak terör sorunu var! ama bu terör yüzünden, daha doğrusu, Kürtlerin yoğun olarak yaşanan bölgelerde olması sebebiyle halkın kafasında; “Kürtler terörist” imajı hasıl olmuştur!


Silahlar susunca siyaset normalleşecektir. AK PARTİ hükümetiyle askeri vesayet gerilemiş, sivil siyaset ülkede rahatlamıştır! Bundan önce her şeye generaller karar veriyordu. Dolayısıyla sivil politikacılar, bir çeşit, askerin emir eri gibi çalışıyordu! Hiç unutmam; bir törende belediye başkanı bir laf etti diye, o il’in garnizon komutanı belediye başkanına yapmadığını bırakmadı! Başkan, özür dilese de susmak bilmiyordu! Politikacılar, gazeteciler, hukukçular askerlere brifing veriyorlardı! Askeri vesayet geriledi. Siyaset belli bir derecede normalleşti.


Yani bütün millet, “yeter artık silahlar sussun” demekte, “terörden illallah” lafını etmektedir! Başka değil, bu iş, yöresinde çözülür. Bölge halkı bu terörist hainlerine yüz vermediği, onlara hareket imkanı sağlamadığı zaman terörü bitmiş bil! Durum bu kadar açık ve net olduğu halde hala niye siyasiler kırk dereden su getiriyorlar anlamakta zorlanıyorum.


Yazarın Diğer Yazıları