“LA”DAN “İLLA”YA URUC EDEBİLMEK!

"La”dan "illa”ya terfi etmek, "illa”ya uruc etmek için ihsan mekanizmasını çalıştırmak gerekir. Yeryüzü, "illa”ya terfi edenlerin başarılarıyla doludur. Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman her yerde "illa” örneğini görmemiz mümkün şöyle ki;

"Allah, geceyi gündüzün, gündüzü de gecenin içine sokar. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.”

"Allah, hakkın ta kendisidir. O'nu bırakıp da taptıkları ise, batılın ta kendisidir. Şüphesiz ki Allah yücedir, büyüktür.”

"Allah'ın gökten yağmur indirdiği, öylece yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmedin mi? Şüphesiz Allah, çok lütufkârdır, hakkıyla haberdardır.”

"Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. Şüphesiz ki Allah elbette zengindir, elbette övgüye layıktır.”

"Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emir uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.”

"O, size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır. Şüphesiz, insan çok nankördür.”[1]

"Ey iman edenler! Şüphesiz ki benim arzım (Yeryüzü) geniştir. O halde, ancak bana kulluk edin.”

"Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.”[2]

"Ant olsun, eğer onlara; "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan, mutlaka; "Allah” diyeceklerdir. O halde nasıl Haktan döndürülüyorlar?”[3]

"Ant olsun eğer onlara, "Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, "Allah” diyeceklerdir. De ki; " hamt Allah'a mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar.”[4]

"Sizi topraktan yaratması, O'nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer olmuş, çoğalıp yayılıyorsunuz.”

"Kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”

"Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.”

"Geceleyin uyumanız ve gündüzün O'nun lütfundan istemeniz de O'nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır.”

"Korku ve ümit kaynağı olarak şimşeği size göstermesi, gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi, O'nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır.”[5]

"De ki; "Size göklerden ve yerden kim rızık verir?” De ki, "Allah”. O halde, ya biz hidayet veya apaçık bir sapıklık üzereyiz, ya da siz.”[6]

"Hamt, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”[7]

"O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da, Batıların da Rabbidir.”[8]

"O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı. Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat) karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk (Mutlak hakimiyet) yalnız O'nundur. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde, nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?”[9]

"O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece; "Ol” der, o da oluverir.”[10]

"Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.”[11]

"Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Dilediğine rızkı bol verir ve dilediğine kısar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir.”[12]

"O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.”[13]

"Allah, içinde gemilerin, emriyle akıp gitmesi, O'nun lütfunu aramanız ve şükretmeniz için denizi sizin hizmetinize verendir.”[14]

"Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, /Rahme) atıldığında az bir sudan (Meniden) yaratmıştır.”

"Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.”[15]

"O, ilk ve sondur. Zahir ve batındır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.”[16]

"O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahman'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?”

"Sonra tekrar tekrar bak! Bakışların (Aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) aciz ve bitkin halde sana dönecektir.”[17]

"Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? Sizleri (erkekli- dişili) eşler halinde yarattık. Uykunuzu bir dinlenme sebebi kıldık. Geceyi (size örten) bir elbise yaptık. Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık. Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık. Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.”[18]

Ayetler açıkça; "ben buradayım, her an yanınızdayım, size şah damarınızdan daha yakınım”… diye haykırıyor! Durum böyle olunca ve aşağıdaki ayetler de gözümüzün önünde durunca, inanmamaya sebep var mı? Her şey bu kadar ayan beyan olduktan sonra; "inanmıyorum, Kabul etmiyorum, gözümle görmediğime inanmam!….” Demek kadar akılsızlık olabilir mi? Sonra gözümüzle görmediğimiz sadece Allah mı? Elektrik akımını görüyor muyuz? Sevgiyi, acıyı, hüznü, mutluluğu… görmemiz mümkün mü? Bunları görmüyoruz diye inkâr ediyor muyuz? Böyle bir yanlışa düşülüyor mu? (31 AĞUSTOS 2021)

 

 

[1] HAC/61-62-63-64-65-66

[2] ANKEBUT/56-57

[3] ANKEBUT/61

[4] ANKEBUT/63

[5] RUM/20-21-22-23-24

[6] SEBE'/ 24

[7] FATIR/1

[8] SAFFAT/5

[9] ZÜMER/6

[10] MÜMİN/68

[11] HUCURAT/18

[12] ŞURA/12

[13] DUHAN/8

[14] CASİYE/12

[15] NECM/45-46-47

[16] HADİD/3

[17] MÜLK/3-4

[18] NEBE'/6-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16


Yazarın Diğer Yazıları