MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDE OYUN OYNANIYOR!

Bir kere şu tespiti iyi yapmamız lazım; Müslümanlar, dünyayı cennete çevirmeye aday oldukları, Allah, dünyanın idaresini Müslümanlara verdiği, en iyi yönetimi Müslümanlar sağladığı için, Müslüman olmayanların tepkisine maruz kalıyorlar! Kur'an-ı Kerim'de, “yeryüzüne inananlar hâkim olacaktır” hükmü açıktır.  
Tarihi incelediğimiz zaman, bunu açıkça görürüz. Kur'andaki peygamber kıssalarındaki olaylardan çıkartacağımız derslerdir bunlar. Ne zaman peygamberler veya peygamberlerin yolundan gidenler, idareyi ele almışlarsa, orada; adalet, insan hakları, eşitlik, kardeşlik, barış, dostluk, ülkelerin kalkınması…ortaya çıkmıştır!
Dünyada; hak ve batıl mücadelesi vardır! Dünya kurulduğundan beri hak ile batıl savaş halindedir! Onun için cihat vardır. Onun için peygamberler batılla savaşa girmişler ve batılı yenmişlerdir! Her peygamberin görevi; Tevhit mücadelesidir! Dolayısıyla her Müslüman da, peygamberlerin yolunda gitmeye mecbur olduğuna göre-ki hak yolun temsilcileridir- Tevhit mücadelesini sürdürmelidirler. Bu hususta yollarına çıkan her türlü engeli; sabırla, el ele vererek, samimiyetle, camideki gibi safları, cami dışında da sık ve düzgün tutarak, birbirine destek olarak… aşmaya çalışmalıdırlar. Bu, bir ibadettir, hem de çok önemli bir ibadet! Namaz kadar, Oruç kadar, Hac kadar, Umre kadar, Zekât kadar önemli!   
Müslümanların kökünü, dünyadan kazımak istiyorlar! Müslümanların; zengin olmamasını, yönetime talip olmamasını, ülkelerin kaderiyle oynamamasını, dünyayı cennete çevirmemesini… istiyorlar! Bunun örneklerini Türkiye'de gördük! Seçimde büyük bir çoğunlukla iktidarı ele geçiren partinin iktidardan uzaklaştırılması için her türlü Bizans oyunu oynamaktan geri durmadılar! Hala da çabalıyorlar! Kapatılması için Anayasa mahkemesine dava açtılar! Darbe yapmak için kirli tezgâhlar kurdular! Yer altı örgütleriyle birlik olup, ülkeyi kan gölüne çevirdiler terör sayesinde! Böyle kirli oyun oynayanların tek hedefi var; İnançlı, ülkeye hizmeti ibadet kabul eden, barışın, kardeşliğin, dostluğun imarına çalışanlara ülkeyi teslim etmemek! Ama yanılıyorlar, zira ülkeyi bunlar teslim etmiyor ve bunlar temsil etmiyor! Halk teslim ediyor, halk temsil ediyor! Kirli, gizli, pis oyun içinde olanlara halk prim vermiyor, bunlardan desteğini çekiyor! Eğer öyle olmasaydı; 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra tek başına iktidar olurlardı! O zamandan beri tek başına iktidar olamadılar! Bundan sonra asla olamayacaklar! Çünkü, “Hak geldi, batıl yok oldu. Batıl yok olmaya layıktır!”
Bugün de Mısır'da aynı ihanet senaryosu oynanıyor! Müslüman kardeşler (İhvan-ı Müslimin)'e yıllarca zulüm yaptı Firavunlar! Seyyid Kutub'u, Muhammed Kutub'u, Atiye Kutub'u ve Müslüman kardeşler teşkilatı lideri Hasan el-Benna'yı idam ettiler!
Siyonizm ve destekçileri, İslam ülkelerinin önce liderlerini kendi kafaları istikametindeki insanlardan seçtiler! Her ne kadar halk, Müslüman olsa da, liderin yani devlet yönetiminin Siyonizm taraftarı olmasıyla, o ülkede İslami hareketin yeşermesi ve filizlenmesine engel oldular! Bakınız, İslam ülkelerinin liderlerinin hepsi Siyonizm'e uşaklık etmektedir! Dolayısıyla başta orta doğu olmak üzere İslam ülkelerinde, kan, gözyaşı ve terör vardır! Birlik, dayanışma, kardeşlik, dostluk ve İslami anlamda bir hareketlilik görülmemektedir! Tabir yerindeyse uyuşturulmuştur İslam ülkeleri!
Kur'ani gerçeklere; kulağımızı, gözümüzü, özümüzü ve gönlümüzü açmadıkça; Müslümanlar olarak daha çok badirelerden geçeceğiz! Eğer aklımızı başımıza almazsak, eğer Allah'ın ikazlarına uymazsak yarın çok büyük tehlike bizi beklemektedir! Onun için şuurlanmak zorundayız. Bu yüzden Mısır'daki veya dünyanın herhangi bir yerindeki katliama sessiz kalmamak, bütün Müslümanların derdinin, bizim derdimiz olduğunun idrakinde olarak hareket etmeye mecburuz! Bugün tespihin imamesi kopmuş, tespih taneleri dağılmıştır!


Yazarın Diğer Yazıları