Müslümanlığımız Ezeldendir!

Bezm-i Elest
Dünya yaratılmış, insan yaratılacağı, nesillerin devam edeceği, zürriyetlerine:
-“Elestü bi Rabbiküm?” diye sorunca;
-“Kâlu belâ”
- “Ben sizin rabbiniz değil miyim? Hitabının yapıldığı, onların da;
-Evet dedikleri meclisin adıdır.
Bu bir sözleşmedir. Allah ile kulların sözleşmesi. Her insanın, babanın sperminden anne rahmine intikal etmesiyle başlar, oluşumunu tamamlayıp dünyaya gelmesinden sonra ergenlik çağına girinceye kadar devam eder.
İnsanın kendisini ve çevresini tanıması, bilgi sahibi olması bu devreye ulaşmasıyla olur.
Akıllı olan ve ergenlik çağına eren her insanın, yaratılmış olduğunu, yaratanına itaat etmesi gerektiğini tefekkür etmesi, muhakeme yürütmesi gerekmektedir.
İnsan, Allah’ın varlık ve birliğini kabule yönelik yaratılmış, O’na karşı şükran borcuyla dolu bir hayat sürmeye yöneliktir.   
İnsanın var edilişi, Allah’ın; “ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna; “evet” dememek için bir sebep bulunmamaktadır.


Bezm-i elest; “la ilahe illallah Muhammeden resulullah” Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed (SAV) O’nun resulüdür cümleleri içinde cereyan eder.
Denmek isteniyor ki; Allah’ım, bunca nimet senden, bunca kudret senin, bu evrende ancak sen varsın. Beni, yaratıkların en şereflisi olarak yarattın, bana; el, ayak, dil, kulak, konuşma yeteneği, düşünmek için beyin ve akıl verdin!
 “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevrmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.”
“Gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır.”


“O (Allah), içinde dinlenesiniz diye geceyi sizin için karanlık, gündüzü de aydınlık kılandır. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır.”
“Biz geceyi ve gündüzü kudretimizi gösteren iki alamet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip, gündüz alametini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık.”
“O (allah), geceyi size örtü, uykuyu istirahat zamanı, gündüzü de hareket ve çalışma vakti yapandır.”
“O (Allah), öğüt almak isteyen ve çok şükredici olmayı dileyen kimseler için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getirendir.”
Daha buna benzer sayısız nimetlerle karşı karşıyayız! Öyle olunca;
-Allah’tan başka her şeyi inkar ediyorum, ancak Allah’ın varlığını benimsiyor, yalnız O’na boyun eğiyorum” sözünden dışarı çıkmak mümkün olur mu?
Bunun adına; “L”dan “İLL” ya demek doğru olmaktadır.   


 Hayat iki kelimeden ibaret; “L” ve “İLL”. Evet diyebilmek için önce hayır demeyi öğrenmek, hayatımızda; “Hayır” lara da yer vermek gerekir.
Hiçbir insan; dik duruşundan ve şahsiyetinden taviz vermek, adamlık özelliğini kaybetmek istemez.
“hayır” demek; inanca, insani değerlere, insani özellikleri bertaraf eden bütün kötülüklere, “Dur” demektir.
“Lâ” olmadan, “İllâ” olmaz. Onun için; “Lâ İlahe İllallah” ilkesinde; “Allah’tan başka bütün ilahlara, ilah yerine konulanlara, Allah’ı devre dışı bırakmayı kendine meslek edinmiş Allah’ı inkâr eden bütün İZM’lere, dünyayı teröre gark eden, barışı baltalayan her felsefi akıma “Hayır” diyerek kararlı olmaktır.


Yazarın Diğer Yazıları