Ne İdi? Ne Oldu?

“Haydi, eylem yapalım, artık bu hükümet çok oldu! AK PARTİ kendini ne sanıyor? Benim kendisine oy vermediğim bir siyasi parti nasıl olur da, hükümet olur? Halk seçmiş! Çok oy almış! Bunlar fasarya, biz istediğimizi iktidara getirir, istemediğimizi iktidardan götürürüz! Ne yani, Türkiye’ye çağ atlatmak, tamamen milli sermayeyi devreye sokacak, faiz lobisine karşı durmuş, IMF’yi kapı dışarı etmiş! Sana ne? Sen bunlara ne karışıyorsun? Biz; dinine, kültürüne, tarihine, milli değerlerine saygı duyan bir iktidarı istemeyiz!”
“Ne ABD, ne Avrupa! Tam bağımsız Türkiye! Tayyip Erdoğan’ın sonu da Menderes gibi olacak! Erdoğan diktatör oldu! Taksim olaylarının müsebbibi Erdoğan’dır!”


Yukarıdaki düşünceler, eylemci grupların ifadeleri! İP, yıllarca; “tam bağımsız Türkiye, ne ABD, ne Avrupa!” sloganları atar. Dikkat ederseniz “Ne Rusya” demez. “Ne Çin” adını diline dolamaz! Tam bağımsız derken, “Rusya’ya bağlanalım Çin gibi komünist ve ateist bir rejime sahip olalım!” gibi masalımsı bir hayal görür! İfadelerinde kendisiyle çelişir! Ulusalcılardan bir sanatçı; “Erdoğan’ın sonu da Menderes gibi olacak” derken, 27 Mayıs darbesinin ülkeye ne kadar büyük zarar verdiğini bildiği halde, “Türkiye, ilerlemesin, dünyada hatırı sayılır bir ülke olmasın, dışarıya bağımlı olsun, geri kalsın…” mantığı yatmakta beyninin gerisinde!
Türkiye; 10 yılda, tarifi mümkün olmayan ilerleme göstermiş, dünyaya parmak ısırtacak performans kaydetmiş, ihracatta atılım yapmış, IMF’ye olan borcunu ödemiş ve onunla irtibatı kesmiştir! Tamamen milli sermayeyle yapılan; denizaltılar, helikopterler, uçaklar, insansız hava araçları, uydular, otomobiller, tramvaylar, tanklar, savaş araç ve gereçleri… üretmiştir!
İstanbul’a, dünyanın en büyük 3. Havaalanı, 3. Köprü, kanal İstanbul, Marmaray, tüp geçitler yapmış, dünya ekonomik krizle boğuşurken, Türkiye ekonomik yönden yıpranmamıştır! Yunanistan, ekonomik açıdan zorda kaldığı için elindeki adaları satışa çıkarmış, devlet televizyonunu satmış, memurlarına maaş ödeyemez olmuştur!


AK PARTİ iktidarından önceki koalisyonlar döneminde, her gün piyasaya gelen zamlar yüzünden halkın beli bükülmüş, enflasyon 3’lü, 4’lü hanelere yükselmiş, yağ, tüp, mazot ve halkın temel ihtiyaçları bulunamaz hale gelmiştir! Sağlıkta, eğitimde, sosyal güvenlikte insanlar ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini bilemez olmuşlardır! Dindar insanlar, dinini yaşayamaz olmuş, yaşayanlar fişlenmiş, başı örtülü olanlara hınç kampanyaları oluşturulmuş, “mahalle baskısı” almış başını gitmiştir! “kamusal alan” adı verilen bir deli gömleği giydirildi halkın üstüne! TSK’da; namaz kılan, inançlı ve Müslümanlar, “içki içmiyor, hanımının başı kapalı” diyerek ve “sicili bozuk” uydurmasıyla atılmış! Adeta bir cadı kazanı kaynatılmıştır!
Her kurum ve kuruluşa; “BÇG militanları yerleştirilmiş; görevine düşkün, vatansever, dindar insanlar ihbar edilmiş ve görevlerinden alınmaları sağlanmıştır! Milli eğitimde, “ 8 yıllık kesintisiz eğitim” safsatası ihdas edilmiş, zamanın başbakanı, “siyasi hayatım pahasına da olsa 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulanacak” demiş ve sanayide ara eleman sıkıntısının baş göstermesine sebep olmuştur!


15 gündür Türkiye’yi meşgul eden ve esnafı, sanayiciyi, ülke ekonomisini geriye doğru götüren büyük bir kaos oluşturulmuştur! Otellerin rezervasyonları iptal edilmiş, borsa tabana çakılmış, dolar, avro ve faiz fırlamış, dolayısıyla faiz lobisinin ekmeğine yağ sürülmüştür!
Bu olaylar karşısında, “eylemciler, haklı, onların haklı taleplerini karşılamak lazım, bu, demokratik bir hareket, halk artık bu hükümeti istemiyor…” demek, meseleyi sathi bazda ele almak demektir. Bunu anlamak için, batı basına bakmak yeterlidir.
Neden batı böyle bir olumsuzluk pompalıyor? Osmanlı’yı yıkan, onun başarısını istemeyen bir zihniyet, Türkiye’ye rahmet okur mu? O, o kadar önemli değil, asıl olan, içimizdeki insanların, batının zokasını yutması! Hamdolsun, iktidarda; güçlü, kararlı ve ülkesini seven bir yönetim var! Bu yüzden halkımız, bu iktidara güveniyor! Bu güveni sarsmak, teveccühü boşa çıkarmak için çaba sarf ediyorlar!


“Selvi gibi hayaller,
Döndü birer iğdeye,
Geçti Bor’un pazarı,


Yazarın Diğer Yazıları