Pensilvanya’dan TSK’ya Şantaj

Asılsız ihbar mailleri, tehdit ve şantajlarla 2010 yılında istifa etmek zorunda kalan eski Deniz Harp Okulu Komutanı emekli Tuğamiral Türker Ertürk Sabah gazetesine çarpıcı ifadeler kullanıyor!
Meslek hayatı takdirnameler ve başarılarla dolu Deniz Harp Okulu Komutanı Türker Ertürk, paralel yapının oyununu, nasıl bir örgütlenme içinde olduklarını ve amaçlarını şöyle anlattı:
“Cemaatle ilk defa 2008 yılında Deniz Harp Okulu'na komutan olarak atandığımda karşılaştım. Çünkü öğrenci seçim kurulunun başındayım. 2009 yılında işler çığrından çıktı. İmzasız ihbar mektupları ve internet vasıtasıyla milyonlarca e-posta gelmeye başladı. Öğrenciler karalanmaya başladı, arkasında deliller olmayan kanıtlanmamış suçlamalar yapılıyordu.
Bu saldırıların en başında bayan öğrenciler geliyordu. Okulun en başarılı öğrencilerine yönelik bir çalışma yapıldığını tespit ettim. Ben bu hareketle bunun arkasında bir kumpasın olacağını sezerek araştırmalarımı derinleştirdim.
O süreçte en çok dikkatimi çeken sosyal paylaşım siteleri ve internet aracılığıyla yapılan saldırılarda genelde kaynağın ABD olmasıydı. Asılsız ihbar mailleri ve tehditlerin yapıldığı bilgisayar IP'lerini aldığımda Pensilvanya IP'si çok fazlaydı. Bu işte cemaatin parmağının olduğunu o zamanlar sezmeye başladım. Yaşananların akabinde benim kumanda ettiğim bir okulda bu yapılanmayı gerçekleştiremeyeceklerini anladılar.
Cemaate bağlı internet siteleri ve bazı gazeteler vasıtasıyla "Bu okulda fuhuş yapılıyor, ibadet yasak, dindarlığa izin verilmiyor, Alevi yapılanması var, eşcinseller var" suçlamalarıyla kamuoyu oluşturmaya çalıştılar. Amaç belliydi o başarılı insanları yok ederek alttan bir yapılanma gelmesini sağlamaktı.
Harp okulunda cemaat yapılanması mevcuttu ve bir imamı vardı. Bunların ortaya çıkarılması için çok mücadele ettim, soruşturma açılmasını istedim ama Deniz Kuvvetleri'nden gerekli desteği alamadım. Görüştüğüm askeri savcı bana bunların katalog suç olmadığını, dinleme yaptırılamayacağını söyledi. Sivil mahkemeden bunu talep edebilirdik ama sivil mahkeme de zaten ele geçirilmişti.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı diğer kuvvet komutanlıklarına nazaran cemaatçi yapılanmanın en az olduğu yerdir. O yüzden cemaat en fazla itibarsızlaştırma çalışmasını bizlere yaptı. Aşağıdan gelen bir yapılanma olduğu için bu yapılanmanın yukarıya taşınabilmesi için yukarıda bir temizlik yapmaları lazımdı. Mesela benle beraber amiral olan sınıftan 6 kişiydik, kimse kalmadı. Halbuki bizim sınıfımızdan kuvvet komutanı çıkacak bir durum olması lazımdı.
Cemaatin ana gayesi Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirmek, Türkiye Cumhuriyeti'ni kendi fikirleri ve görüşlerine göre dizayn etmektir. Cemaate karşı çıkılamaz da Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ele geçirirse bugünkü yönetime bile darbe yapar, suikast yapar ve devleti ele geçirir.
İmzasız ihbar mektuplarına işlem yapmam isteniyordu ben de yapmak istemiyordum çünkü gerçekliğine dair hiçbir belge yoktu. Yırtıp atıyordum. Bir gün Ankara'dan soruşturma ekibi geldi ve okulda 45 öğrencinin eşcinsel olduğu iddia edilerek soruşturma yapmak istediler, ben de ilerleyen süreçte üst düzey subay olacak öğrencilerin genç yaşta travma yaşamaması için bu soruşturmayı yaptırmadım.
Cemaat bir CIA kuruluşu
Cemaatin üyeleriyle konuşursanız kendilerinin yerli yapılandıklarını söylerler ama cemaat tam tamına bir Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA kuruluşudur. ABD tarafından sevk ve idare edilmektedir. Hatta cemaatin lideri şu anda Pensilvanya'da rehindir. Bağımsız düşünme yetisine sahip değildir. O yüzden cemaate karşı durmak antiemperyalist bir mücadeledir.
Paralel mücadele farzdır
Farklı görüşlerde bile olsak asgari müşterekte birleşmemiz lazım. Pensilvanya'da konuşlanmış cemaat, barışımızı bozmak için saldırılara başladı. Buna karşı tüm kurumlarda, başta TSK olmak üzere temizlik yapılması ve tüm kurumların cemaatle mücadele etmesi farzdır.
Başbakan'a sahip çıkmak gerek
Cemaat bu sisteme hakim olursa Türkiye'de sandık ve demokrasi işi biter bir daha da cemaatin gitmesi söz konusu olamaz. Bunun için legal yollarla iktidara gelmiş olanlara sahip çıkmak gerekiyor. Bugün emperyalizm AK Parti'nin daha doğrusu Tayyip Erdoğan'ın defterini dürmek istiyor. AK Parti'yi kısmen dönüştürerek başka bir isimle yollarına devam etmek istemektedir.”  (Star gazetesi, 22 Nisan 2014)
Bu tespitler tamam da, herkesin aynı noktada birleşmesi gerekir. Bu husus, parti konusu değil. “Bize ne, yapılanlar Erdoğan’adır, AK PARTİ’ye karşı bir cephe oluşturmaktır…” yaklaşımı, ülkeye zarar verir ve vermiştir!


Yazarın Diğer Yazıları