DÜNYAYI YÖNETEN KÜRESEL ÇETELER
RUBAİ ÇALIŞMALARIM
Modern Çağın Tuzakları
Konya’da bir yalanın hazin hikayesi! Çamur at izi kalır Yalan yaz bilmeyen inanır
Dil Giderse Hafıza Susar…
YASAL KUMAR (!), YASA DIŞI KUMAR.
Faiz dışı fazla vermeye daha fazla odaklanmalıyız
Modern ihtiyar heyetleri: Sosyal medya ve ilişki danışmanları
DÜNYA İMTİHAN YERİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
SANDWİCH -EKMEK ARASI
Ağaların Arasında Bir Maraba
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Arapça'da "dörtlü, dörtlük” anlamına gelen Rubai kelimesi (çoğulu Rubaiyyat) edebiyatta dört mısradan meydana gelen şiirlere verilen addır. Rubai, aruz ölçüsüyle yazılır. Birimi dörtlüktür. 4 dizelik (mısralık) bir Divan Edebiyatı nazım biçimidir.
Rubai Türk edebiyatı olup, Orta Asya'dan İran'a geçmiştir. İslâmiyet'ten sonra aruzla söylenmesiyle meydana gelmiş bir İran nazım şeklidir.
Tasavvuf heyecanını dört mısralık bir nazım kalıbı içinde ifade etmeye imkân sağladığı için sûfîlerin ilgisini çekmiştir. Tasavvufî Rubainin Fars edebiyatındaki mucidi Ebu Saîd Ebü'l-Hayr'dır.
Rubâî, Klasik Türk, Fars ve Arap şiirinde kendine özgü aruz vezinleri olan, bu vezinlerin haricinde başka bir vezinlerle yazılmayan, az sözle çok şey ifade etmeyi amaçlayan, düşünce yönü ağır basan dört dizelik bir nazım biçimidir.
15. yüzyılda Çağatay Türk edebiyatının en önemli şairi ve ilk Türkoloğu olarak nitelendirilen Ali Şîr Nevâyî (ö. 906/1501), Mizânü'l-evzân adlı eserinde, rubai nazım şeklinin Hezec bahrinin ahrem ve ahreb kalıplarından ortaya çıkartıldığını dile getirir. Verdiği bu bilgiyle Ali Şîr Nevâyî, Türk edebiyatında rubai nazım şekline özgü bir kuralı ilk defa dile getiren kişi olma özelliğini taşımaktadır.
Rubai, gazelin ve tasavvufun zirveye çıktığı VII. (XIII.) yüzyılda da gelişme göstermiş, Ferîdüddin Attâr Rubai türüyle Muḫtârnâme adında bir eser kaleme almıştır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin 2000 civarında Rubaisi bulunmaktadır.
Rubailerde aşk, şarap, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, hayatın anlamı ve hayat felsefesi, tasavvuf ve ölüm gibi konular işlenir.
Rubailer ya birinci, ikinci ve dördüncü mısraları kafiyeli, üçüncü mısraı serbest ya da dört mısraı birbiriyle kafiyeli şekilde olur.
Ali Nihat Tarlan da rubai ile ilgili fikirlerini beyan ederken şöyle bir tanım yapmaktadır: "Birbirine yakın, muayyen bir vezinler kalıbı içinde dört mısraa bir fikri ve duyguyu sığıştırmak, hiçbir tarafı açık bırakmamak, kısa, özlü, esprili bir minyatür vücuda getirmek; işte rubai budur.”
Rubai, Türk şiirinin etkisiyle ortaya çıkmıştır. İran'a Türkistan tarafından geldiğini söyleyenler de vardır. M. Fuad Köprülü ile Nihad Sâmi Banarlı, eski Türk şiirindeki dörtlüklere çok benzeyen Rubainin, eski İran edebiyatına ait dörtlüklerle ve beste ile söylenen bir nazım şeklinin İslâmiyet'ten sonra aruzla söylenmesiyle meydana gelmiş bir İran nazım şekli olduğu görüşünü savunmuştur.
Rubai, İlk iki dize, asıl verilmek istenen fikre okuyucuyu hazırlar. Asıl verilmek istenen fikir ve tema üçüncü veya dördüncü dizede verilir.
Hece vezniyle rubai yazanlar hata ederler. Hece ile Gazel, Kasîde, Terkîb-i bend de yazılamaz. Hece ile Na't ve Münâcât yazılabilir.
Rubaide, sanattan ziyade anlatılmak istenen ince bir düşünce ve zarif bir eda ile söylenmiş veciz bir fikir bulunmaktadır.
Rubai türünün en önemli temsilcilerinin başında İranlı şair Ömer Hayyam gelmektedir. Türk Edebiyatında; Nabi, Fuzuli, Haleti, Yahya Kemal gibi isimler bu türün temsilcileri arasında yer alır. Arif Nihat Asya ve Nef'i de Rubai ile şiir yazmışlardır.
Bir mutasavvıf şair olarak tasavvufi terimlerin, deyimlerin hemen hemen hepsini kullanan Mevlâna, aynı zamanda dünya hayatı, dünya aşkı ile ilgili bir hayli rubai yazmıştır.
Yahya Kemal Şiirin; vezin, kafiye ve iç ahenge dayandığını söyler. Türk şiir geleneğinde önemli bir yer tutan aruzu tercih etmiştir. Aruzla günlük dil ile iç içe iç ahenge dayanan şiirler yazdı. Edebiyatımızda Rubai yazan ender şairlerimizdendir.
Yahya Kemal'in divan şiirine bakış açısını şekillendiren etkenlerden biri de aruz vezni olmuştur. Zira şiir dilini bir insan bedeni gibi düşünen Yahya Kemal'e göre aruz bu bedenin belkemiğidir ve Türkçe bu belkemiğinin etrafında gelişerek varlık bulmuştur. Bu sebeple aruzu bilmeyenler, edebî Türkçeden de haberdar olamayacaklardır.
Yahya Kemal, divan edebiyatı ile halk edebiyatının birbirinden tamamen ayrılmasına karşı çıkar. Yahya Kemal, gerek dersleri ve sohbetleri gerek şiirleri ve yazıları vasıtasıyla divan şiirinin ve divan şairlerinin yeni nesillere tanıtılması ve benimsetilmesinde önemli bir rol üstlenmiştir.
Yahya Kemal'in şiirleri incelendiğinde görülecektir ki Tasavvuftan Tarihî olaylara, Kur'an-ı Kerim'den bâtıl ve gerçek bilimlere, atasözleri ve deyimlerden gündelik hayata vs. kadar divan şairlerini besleyen bütün kaynaklar, aynı zamanda Yahya Kemal'i de besleyen kaynaklardır.
Çok eski zamanlarda "Zerdüşt” Edebiyatında Rubai şeklinde manzume yoktur. Rubailer, Felsefi bir fikir için, dua olarak, hatta hicviye olarak da yazılmıştır.
İran Edebiyat tarihçisi E.G. Brovvne: "Rubai, İran şiir dehasının en eski mahsullerindendir ve her türlü konu için kullanılır” der.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Tâhirü'l Mevlevî tarafından kaleme alınan Edebiyat Lügati'ne bakıldığında Rubai ile ilgili verilen tarifin daha önce söylenmiş olan tariflerden farklı olmadığı görülür ve şöyle der: "Rubai, nazım şeklindedir. Dört mısralı ve 1, 2 ve 4'üncü mısraları kafiyeli olur.”
Mahşer
Vezin: (Mef‘ûlü + mefâîlü + mefâilü + feûl)
Ebedi değildir dünya, ölüm var serde,
Hani nerde makamlar, saltanatlar nerde?
Gidenlerin hepsi âsude diyardalar,
Kaçılmaz hesabın, en âdili mahşerde!
MEVLANA’NIN TEFEKKÜR ANLAYIŞI VE BİZLER!
HAYATA KAZIM ÖZTÜRK’ÜN RUBAİLERİ MERCEĞİNDEN BAKMAK
SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
HECE ŞİİRLERİ VE RUBAİLERİM
DİLÂRÂ OLABİLMEK
REFERANSIMIZ: KUR’AN OLMALI!
12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
SÖZÜN BİTTİĞİ YERLER
OLAYLARDAN DERS ÇIKARMAK
GAZZE, DÜNYAYA BARIŞI ÖĞRETECEK!