RUH SOYGUNCULARI

Tarihçi Cemal Kutay, "Tarih Konuşuyor” isimli kitabında her Müslüman Türk'ün hassasiyetle üzerinde durması gereken tarihi bir belge yayınlamıştır. Bu belge, memlekete ihaneti vesikalarla belli olduktan sonra o zamanın azimkâr ve cesur padişahı İkinci Sultan Mahmut, patrikhaneyi bastırmış, ele geçirilen vesikalarda hiyaneti tespit edilen patrik Gregoryus'u astırmaktan çekinmemiştir. O devrin Rus sefiri general Nikola İğnatyef, patrik Yarmanos'un ziyaretine gidip sohbetlerinde, selefinin Rua Çarı Aleksandr'a gönderdiği ve Türkleri siyaset sahnesinden silmek, hatta mevcudiyetlerine son vermek için tavsiye mektubunun bir suretini kendisine vermiş olduğunu kaydeder. İğnetyef'in:

"benim, Osmanlı devleti nezdinde vazifede olduğum esnada bu teşhisler tamamen tecelli etti” dediğini kaydettiği bu gizli vesikanın aslı aynen şöyledir:

"Türkleri, maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler çok sabırlı ve dayanıklı insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzeti nefis sahibidirler. Bu hasletleri de, dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, an'anelerinin kuvvetinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir. Türkler zekidir ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkan ve kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri, kahramanlıkları, şecaat duyguları da; ananelerine olan bağlılıklarından, ahlaklarının salabetinden gelmektedir.

Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak, manevi bağlarını koparmak, dini metanetlerini zaafa uğratmak gerekir. Bunun da en kısa yolu, milli an'anelerini, maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır.

Türkler harici muaveneti (Yardımı) reddederler. Haysiyet ve şerefleri buna engeldir. Bu durum onları engellese de Türkleri harici muavenete (Dış yardımlara) alıştırmalıdır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olacaktır. Bu sebeple Osmanlı Devletini tasfiye için soyut olarak harp meydanındaki zaferler yeterli değildir. Hatta sadece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden hakikatlere nüfuz edebilmelerine sebep olabilir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribi tamamlamaktır.”

Ziya Uygur; "Siyonizm'in Gizli Protokolleri” isimli eserinde şu bilgiler yer alır;

"prensiplerimizi tatbik ederken, arasında bulunup faaliyet gösterdiğimiz milletin karakterine dikkat ediniz. Zira, milletin yeniden talim ve terbiyesi konusu ele alınmadıkça bu prensiplerin genel ve yeknesak olarak tatbik olunması bir fayda vermez ve başarı sağlamaz. Bunların tedbirli ve ihtiyatlı olarak tatbiki halinde, aradan on sene bile geçmeden en inatçı bir millet, karakterini değiştirecek ve size bir millet daha tabi olacaktır.”

Yine Ziya Uygur'un; "Tevrat'a Göre Siyonizm'in Ana prensipleri ve Protokoller” isimli kitabının 217. Sayfasındaki Masonlara ait satırları birlikte okuyalım;

"İktidara geldiğimizde, dünyanın her tarafında mason Locaları açacağız. Bu Localara mümtaz ajanları veya bu duruma yükselmeye uygun olanları cezp ve celp edeceğiz. Bu Localar, başlıca haber alma bürolarımızı ve faaliyetlerimizin en etkili vasıtalarını teşkil edecektir. Bütün bu Locaların bir temsilcisi bulunacak, idare ise bunların arkasında gizli kalacak, parolayı ve programı bu temsilci verecektir. Liberal ve ihtilalci unsurların nüvelerini yine bu Localarda teşkil edeceğiz.”

Bir zaman Türkiye'de bu oyun başarıyla uygulanmış, Mason Localarının ismi, "Türkiye'yi Yükseltme Cemiyeti” olarak çevrilmiş, halkımız bu parlak isimle avutulmuş ve hatta uyutulmuştur. Zamanın yöneticileri, fikriyat kısırlığı yüzünden işin esasını kavrayamamışlardır. Kaynak: Milli Eğitim Davamız, Hüsnü Dikeçligil, Kutluğ yayınları, İstanbul- 1975)


Yazarın Diğer Yazıları