ŞER ODAKLARI BOŞ DURMUYOR!

“Su uyur, düşman uyumaz” sözü ne kadar da doğru! Gün geçmiyor ki, AK PARTİ  hükümetini yıpratmak, ülkeyi kaosa sürüklemek, milleti birbirine düşürmek için her türlü karanlık senaryoları gündeme getirmeye devam ediyorlar! Neden son zamanlarda hızlarını artırdılar? Terör bittiği için! Bir zaman, “ülkede terör aldı başını gidiyor! AKP, terörü azdırdı! Her gün şehit haberleri geliyor, şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor!...” diyorlardı.
Hükümet, her türlü tehlikeyi göze alarak, “baldıran zehiri” içmeye razıyız diyerek, devreye girdi ve terör bitti! Bu sefer; “bakın, PKK ile pazarlık yaptılar, ülkeyi onlara peşkeş çektiler, yakın zamanda Apo’yu serbest bırakıp milletvekili de yapacaklar…” demeye başladılar!
Bitmedi; “ne yaparız, nasıl yaparız da hükümet ile ona oy verenlerin arasını nasıl ayırır ve güvenlerini sarsarız, seçimde AK PARTİ’ye oy oranını azaltırız…” düşüncesiyle boş durmuyor ve akla hayale gelmedik; yalan, iftira, karalama kampanyaları icat ediyorlar!
AK PARTİ’ye oy verenler arasında fethullah Gülen grubu da var! Ama başlangıçtan beri, “Gülen cemaati, hükümetten desteğini çekti, seçimde başka partiye destek verecekler…” diyerek halkın kafasını bulandırmaya çalışıyorlar!
Ortaya atılan iftiralar ve verilen cevaplar;  
1. Yalan; “Gezi parkı eylemlerinin arkasında Hizmet Hareketi vardı”
Cevap; Gerek Fethullah Gülen Hocaefendi’nin açıklamaları, gerekse Hizmet Hareketi’nin tavrı dikkate alındığında bu iddianın asılsız olduğu görülecek. Hizmet Hareketi, insanların şiddete başvurmayan protesto hakkına demokrasiye saygının gereği karşı değildir. Ancak, kendisine gönül vermiş olanların bu tür protestolara katılmalarını istismara açık olması sebebiyle teşvik etmez. Protestoların çevreci duyarlılıkla ve barışçıl olduğu ilk günlerde, Hükümete yakın çevrelerden insanların da katıldığı bu protestoya, Hizmet’e sempati duyan bazı kimselerin olumlu bakmış olmaları, Hizmet Hareketi’nin komplo içinde olduğu anlamına gelmez. Nitekim eylemcilere çapulcu denmemesi gerektiğini belirttiği konuşmasında Onursal Başkanımız Sayın Fethullah Gülen, masum taleplerle başlayan eylemin art niyetli çevreler tarafından istismar edilmektedir.
Gezi eylemlerinin en başındaki çevre duyarlılığına hak veren açıklamalar olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “sandık her şey değildir”, Başbakan Vekili Bülent Arınç’ın “özür dileriz”, Kültür Bakanı Ömer Çelik‘in “mesaj alındı”, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın “bütün muhalefeti birleştirdik”, AB Bakanı Egemen Bağış’ın “Gezi Parkı eylemleri çoğulculuğun ve demokrasinin bir yansıması” ve son olarak AK Parti Milletvekili İdris Bal’ın raporundaki ‘Hükümetin Gezi olayında stratejik hata yaptığı’ tespiti Hizmet’in yaklaşımından farklı değil. Başbakan Erdoğan da, olaylar hâlâ devam ediyorken tepki olarak düzenlediği Kazlıçeşme mitinginin hemen arkasından Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış törenine gelmiş ve Hizmet Hareketi’ni övmüştür. Pozisyonu itibarı ile her türlü istihbarata sahip olan Sayın Başbakan, ‘Gezi komplosu’nun arkasında Hizmet Hareketi’nin olduğunu düşünseydi bu övgüleri hiç şüphesiz yapmazdı.


2. Yalan; “Gezi Eylemcilerini Hizmet’e yakın savcı ve hâkimler tutuklamayıp salıvermiştir.
Cevap;  ” Bütün savcı ve hâkimler kamu görevlisi olup HSYK’nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Şayet yapılan görevin ifası konusunda yanlışlıklar varsa sorumluluk Adalet Bakanlığı ve HSYK’ya aittir. Son dönemde medyada yer alan bazı haber ve yazılar sayesinde Hizmet’e yakın olduğu iddia edilen yargı mensuplarının zaten tasfiye edildiği de kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Üstelik uzun zamandır tutuklu yargılamaları problem olarak gören çevrelerin, şimdi “yargı neden tutuklamıyor” diye şikâyetçi olmaları büyük bir tutarsızlıktır. Ergenekon davalarını gayrimeşru hale getirmek için vesayetçi çevrelerin dillerine doladığı “Cemaatçi yargı” ithamının şimdi başka çevreler tarafından gündeme getirilmesi ve bunların tepki görmemesi düşündürücüdür.
3. Yalan; “Hizmetle bağlantılı polisler, eylemcilerin çadırlarını yakarak ve sert müdahale ederek eylemlerin büyümesini sağladı”
Cevap; Kolluk güçleri kamu görevlisi olup İçişleri Bakanlığı’nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Hükümetin emrindeki kolluk kuvvetlerinin yaptıklarının sorumluluğunu bir sivil toplum hareketine mal etmek mantık dışıdır. Nitekim olayların ilk başladığı andan itibaren bütün müdahale talimatlarının Hükümetten geldiği ve çadırları belediye zabıtasının yaktığı daha sonra ortaya çıkmıştır. Sayın Başbakan da, emniyet güçlerine talimatları kendisinin verdiğini ifade etmiş, emniyet güçlerine destek çıkan açıklamalar yapmış ve nihayet onları olaylardaki performanslarından dolayı ödüllendirmiştir. “Darbe tehdidi konusunu gündemde tuttuğu için eleştirilen Hizmet Hareketi’nin darbelere sıcak bakması asla mümkün değildir.


4. Yalan; “Cemaat Mısır’daki darbeye karşı çıkmıyor”
Cevap; Türkiye’deki her darbeden mağdur olmuş bir hareketin darbelere karşı olmaması düşünülemez. Bu yaklaşım ile Hizmet Hareketi’nin kamuoyu nezdindeki itibarının yıpratılmaya çalışıldığı açıktır. Darbe tehdidi konusunu gündemde tuttuğu için eleştirilen Hareket’in darbelere sıcak bakması asla mümkün değildir. Fethullah Gülen Hocaefendi, Mısır’daki olaylar üzerine açıkça “Demokrasi bir kere daha darbe yedi” demiştir. Hocaefendi, iktidara gelmesinin üzerinden bir yıl bile geçmeden, “hata yaptı” denilerek Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin, Türkiye’deki 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin benzeri bir darbe ile görevinden uzaklaştırılmasının tarihe kara bir leke olarak geçeceğini vurgulamıştır. Hizmet Hareketi’ne yakın olan medya organlarının hiçbirinin editoryal çizgisinde darbeye sıcak bakan bir üslup olmadığı gibi, bu organların tüm yayınları net bir şekilde darbe karşıtı olmuştur. Bazı Batılı siyasi çevrelerin Mısır’daki darbe karşısındaki ilkesiz tutumunu da en net şekilde bu medya organları eleştirmiştir.
Diğer yalanlar ve verilen cevapları internetten okuyabilir, gerçekleri net olarak görebilirsiniz. Aslında bu konuları anlamak için, uzman olmaya gerek yok. Görünen köy kılavuz istemez.


Yazarın Diğer Yazıları