SEYDİŞEHİR KİTAP FUARI

09 Mayıs Pazartesi günü hem kitaplarımı imzalamak hem de söyleşi yapmak için MANOLYA YAYINCILIK ve Seydişehir belediyesinin organize ettiği Seydişehir 3. Kitap Fuarına katıldık.

Sabahleyin erkenden kıymetli yazar şair Atilla Yaramış kardeşimle birlikte Seydişehir'e doğru yola çıktık. Çiğdemler çiçek açmış, dağlar yeşile boyanmış, her yer insana gülüyor. "Evet dedim bahar gelmiş, ağaçlar yapraklarını giyinmiş, doğaya can gelmiş”.

Yol boyunca; Közde çay, saf çam balı, bal burada yenir, ulan muhtarın yeri, muhtarın yeri, hilesiz bal… tabelaları sizi karşılıyor. İstediğiniz yerde, istediğiniz zaman durup çayınızı içebilir, baldan tadabilirsiniz.

Atilla kardeşimle kültür sohbeti yaptık. Güncel konuları masaya yatırdık. Yolculuğun tatlı geçmesi için her birimiz dağarcığında ne varsa boşalttı. İyi de oldu. Hani deriz ya;

-"İnsan, insanın ağısını alır”, "İki he yo diyelim”, "lafın belini kıralım”…biz de aynen öyle yaptık.

Yolculuğa yalnız gitmeyeceksiniz. Yalnız olan yolculuk çekilmiyor. Zaten Resulullah efendimizin de bu konuda tavsiyeleri var. Yolculukta kalabalık olursa, yolun nasıl bittiğini bilmez, canınız sıkılmaz ve varacağınız yere daha huzurlu varırsınız.

Kazasız belasız olarak Seydişehir'e vardık ve Belediye Kültür işleri müdürü Aziz Karakuş kardeşimizin makamında biraz dinlenip, çay molası verip muhabbete daldık. Aziz kardeşim, bendenize gideceğim okulun adını söyledi: Suğla Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi. Bir Sosyolog kardeşim ve şoförle birlikte söyleşi yapacağım okulun müdürü bizleri karşıladı ve makamında çay molası verdikten sonra konferans salonuna geçtik. Öğrenciler salonu doldurmuştu. Hepsinin gözlerinde meraklı bir bekleyiş vardı. Acaba bu gelen yazar, bize ne anlatacak? Nelerden söz edecek?

 

Okul tarım lisesi olunca, tarıma yönelik, onların ilgisini çekecek, onların dikkatlerini toplayacak bizi sabırla dinlemeye sevk edecek cümleler kurmaya çalıştım. Hepsi Âsım'ın nesli ya, öyleyse "Âsım'ın Nesli şiirini okuyarak işe başlayayım dedim.

 

Âsım'ın Nesli!

 

Bir ölür bin dirilir, bayrak için can verir,

Kefensiz yatmak için, şehit olur kan verir,

Ezanlar salalar da, cana heyecan verir,

Âsım'ın nesli canlar, vatan için şan verir!

 

Bir karış toprağını, vermedi bu vatanın,

Ruhunu incitmedi, şehit olan atanın,

Kanını akıtırlar, bu vatanı satanın,

Âsım'ın nesli canlar, vatan için şan verir!

 

Vatana saldıranlar, unutulmaz hiç bir an,

Milletim hainleri, der dest eder an be an.

Tarihte imzası var, bakıver zaman zaman,

Âsım'ın nesli canlar, vatan için şan verir!

 

Ömer'den miras bize, adaletin timsali,

Zalimlere eğilmez, onlar elif misali,

Dünyayı cennet kılar, Yunusçadır her hali,

Âsım'ın nesli canlar, vatan için şan verir!

 

Öğrenciler bendenizin can çiçekleri. Söyleşimin başında bu şiirimi de okuyunca öğrencilerin dikkati iyice toplandı.

 

Can Çiçeklerim! (Öğrencilere)

 

İrem bahçelerinde gülistanlarda açan,

Canımdan candır bunlar hepsi can çiçeklerim,

Bülbül olup şakıyan Hak terennümü saçan,

Canımdan candır bunlar hepsi can çiçeklerim!

 

Ehil bahçıvanlara adadım her birini,

Ârifan civanlara adadım her birini,

Kur'an'a yananlara adadım her birini,

Canımdan candır bunlar hepsi can çiçeklerim!

 

Ne güzeldir bu vatan Laleleri Gülü var…

Renk renk olmuş açıyor beyazı var alı var,

Sevgi dolu petekte çeşit çeşit balı var,

Canımdan candır bunlar hepsi can çiçeklerim!

 

Oku anılarını dikkat et özlerine,

Can kulağı kesilip önem ver sözlerine,

Bakıver kaçırmadan parlayan gözlerine,

Canımdan candır bunlar hepsi can çiçeklerim!

 

Safiyane renklerle alladım ben onları,

Tarlanın dikeninden kolladım ben onları,

Cennet bahçelerine yolladım ben onları,

Canımdan candır bunlar hepsi can çiçeklerim!

 

 

Hz. Mevlana'nın hayat veren prensiplerinden şu sözlerle konuşmaya giriş yaptık. Tüm öğrenciler, mesele Mevlana'dan, Kur'an'dan açılınca sessizce ve dikkatle dinlemeyi tercih ettiler.

"Umutsuz olma, ne umutlar var.

Karanlığa gitme, ne ışıklar yanar!”

 

"Gül verenin elinde gül kokusu kalır.

Tatlı dil ve güler yüzün açamayacağı kapı yoktur.”

 

 

Samimiyeti, maskesiz hayatı, riyakârlık yapmamayı konuştuk.

Bu husustaki:

"Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” ayetini serlevha kabilinden dile getirdik.

 

Mevlana'nın: "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözünün, ayetle nasıl paralellik arz ettiğini gösterdik.

Merhum Necip Fazıl'ın:

 

-"Hac, Kâbe'den döndükten sonra, namaz, camiden çıktıktan sonra başlar”. Deyip, samimiyet ve içtenliğin ne kadar önemli olduğun anlatmaya gayret ettik.

 

MANOLYA YAYINLARI'ından Hikmet Yılmaz'a, Seydişehir Belediyesi Kültür Müdürü sayın Aziz Furkan Karakuş'a çok teşekkür ederim.

Yazarın Diğer Yazıları