Taklit Ederek Gelişme Olmaz

TYB Konya Şubesi’nin kültürel etkinliklerinde konuşan Doç. Dr. Murat Ertekin, “Çağdaş medeniyet çizgisine ulaşmak için, ona ulaşmış ülkeleri taklit etmek çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak demek değildir” dedi
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi’nin 2015 yılı Kültürel Etkinlikleri’ne konuk olan Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimari ve Çevre Tasarımı Bölümü Başkanı Doç. Dr. Murat Ertekin, “Kentsel Mekân ve Sanat” konulu bir konuşma yaptı.
Değerli bilim adamı, şehircilik uzmanı konuşmacıyı can kulağıyla dinledik. Salonda herkesin de aynısını yaptığını biliyorum. Susamışız böyle konuşmalara! Hasret kalmışız, halkın hissiyatına tercüman olunan böyle toplantılara! Şu önemli konulara parmak bastı:
“Bahçe sanatının, yeşil alanların mutlaka yaşatılması ve bütün mekânlarda uygulanması gerekir. Elimizdeki bu değeri yeteri kadar kullanamıyoruz. Selçuklu Konyası, bir taraftan dinî değerleriyle birlikte yönetim tarzını belirlerken, diğer taraftan askerî kısmı da göz ardı etmeyerek bir şehir genişleme modeli ortaya koymuştur. Dolayısıyla kale kent, eklemli kent tiplerinden birisidir. Bizans yapıları gibi kale içinde yapılaşma zorunluluğu yoktur.
Çağdaş medeniyet çizgisine ulaşmak için, ona ulaşmış ülkeleri taklit etmek, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak demek değildir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Avrupa’daki kent yapıları ve mimarî tarzları bizim ülkemize de adapte edilmeye çalışılmış ya da aynı binalar yapılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla geleneksel hatta bir kopukluk oluşmuştur.
Bizim ülkemizde başka ülkelerde olmayan sekiz bin yıl öncesinden gelen bir miras, birikim ve zenginlik mevcut!
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin bile kentsel tarihi 250-300 yılı geçmemektedir. Sekiz-on bin yıl öncesine giden geniş bir sermaye birikimine sahibiz! Sahip olduğumuz birikimin dışına çıkıp da modernlik adı altında, Avrupaî tarzdaki eserlerin ülkemize sokulması ve adapte edilmesi son derece yanlıştır.
 AVM’lerin ilk çıkışı, hızla artan nüfusun, toplu konutlarda yaşayanların sosyal, ruhî ve bedenî ihtiyaçlarını karşılamak içindir. Kapitalist zihniyet bunu değiştirdi.”
Gerçekten; bütün Belediye Başkanlarının, çevrecilerin, mimarların, kente şekil verenlerin bulunması ve dinlemesi gereken bir konferanstı! Tarihi okuduğumuzda, karşımıza çıkan gerçeklerle, yapılanların hiç uyuşmadığını görüyoruz! Yol açmak, imar çalışması yapmak… adına şehirlerin özelliği ve güzelliği bozuluyor! Konya’nın bir kalesi vardı! Şimdi nerede?  Nereye gitti?     
Aslında şehirlerdeki; kültür, sanat ve tarihi değeri olan yapılarda yapılacak olan çalışmalar için halkın görüşüne, bilenlerin bilgisine sormak, “referandum” yapmak, yani şehir insanının önüne sandık koyup; “Belediye olarak şunları şunları yapmak istiyoruz, ne dersiniz?” diye sorarak, görüşüne başvurarak ortaya koyulan işler, hem şehirler için, hem belediyeler için ve hem de halkın rahatı, tarihin korunması, kültürün ayaklar altına alınmaması açısından önemlidir.
Tarih kokan, her taşının altından; kültür, sanat, tarih fışkıran şehir mi? Yoksa beton kalıpları arasında havasız, estetikten uzak, sanat özelliği olmayan, insanların şehirlerden kaçmasına sebep olan bir kentleşme mi?


Yazarın Diğer Yazıları